9. Hukuk Dairesi 2018/1956 E. , 2018/3769 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ (İŞ)
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş akdine yazılı fesih bildirimi olmadan iddia ederek davacının işe iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı ... Belediyesi vekili, davacının işvereninin çalıştığı firmalar olduğunu, ... Belediyesinin ihale yolu ile hizmet alımı yaptığını savunarak davanın öncelikle husumetten reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 08/12/2016 tarih 2016/26822 esas 2016/20769 karar sayılı ilamıyla “ Davacıların iş sözleşmeleri her ne kadar aynı sebeple feshedilmiş ise de aralarında zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Ancak feshin geçersizliği ve işe iade davalarının özelliği gereği bu tür davalarda birden fazla işçinin tek bir dava dilekçesi ile dava açması halinde, birlikte yargılama yapılıp, hüküm kurulması doğru değildir. Zira feshin geçersizliği ve işe iade istemini içeren davalarda her davacı için fesih nedeni hizmet süresi, iş güvencesi kapsamında olup olmadığı, dava açma süresi gibi hususlar ayrı ayrı belirlenmekte ve dosyanın özelliğine uygun olarak hüküm kurulmaktadır. Keza işe iade kararının infazında da yine işçinin iş sözleşmesindeki kişisel özellikleri öne çıkmaktadır. Davacıların talep konuları aynı olsa bile, davalı işveren hakkında tek bir dava dilekçesi ile açtıkları bu davada, belirtilen olguların tespiti ve temyiz incelemesi sırasında kararın denetimi bakımından yargılamanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesi olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, birlikte açılan davanın tefrik edilerek, ayrı esaslara kaydedilip, ayrı ayrı yapılacak yargılama sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmektedir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama sonrasında mahkemece bozmaya uyularak davalar tefrik edilmiş ve davacının ... Belediyesinin Belediye Kanunu"nun 67. maddesi gereği ihale yolu ile hizmet alımı sözleşmesi karşılığı hizmet aldığı ... Organizasyon Rehberlik İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile, ... Belediyesi ... kaplıcalarında hamam sorumlusu olarak çalıştığı, davaya konu iş akdinin feshine sebep olan 07.06.2015 tarihli olayda, davacının 18.10.1998 doğumlu oğlu..."ın bayanlar hamamını çatıya çıkarak gözetlediği, çıkan tartışma neticesinde kaplıca güvenlik görevlileri tarafından durumun tespiti ile buna ilişkin tutanak tutulduğu, akabinde 03.07.2015 tarihli tebliğ belgesi ile, davacının 03.07.2015 tarihinden itibaren Destek Hizmetleri Bünyesindeki görevinden alınarak, aynı unvanla Temizlik İşleri Bünyesine 06.07.2015 tarihinde görevlendirildiği fakat davacının tebliğden imtina ettiği, ikamet ettiği köyde çalışmak istediğini aksi halde işten çıkartılmasını talep ettiğinine dair tutanak tutulduğu görülmüştür. Söz konusu olayda davacının bir kusuru olmasa dahi, sorumlu olduğu aile üyelerinden oğlunun hamam gibi kişilerin özel hayat ve özellikle vücut bütünlüğüne yönelik hassas davranılmak zorunda olunan bir ortamda, tutanakla ve tanık beyanları ile gerçekleştiği sabit olan olay neticesinde, ... gibi küçük bir ilçenin köyünde gerçekleşen olayın duyulmaması hayatın ve de küçük bir köydeki alışılagelen yaşam tarzı düşünüldüğü takdirde mümkün değildir. Dolayısı ile Belediye tesisinin hamam kısmında yaşanan olay sonrası gerek hamamdan faydalanan ve faydalanacak olan kişilerin rahat hareket edebilmesi, gerekse iş disiplini gereği davacının aynı işyerinde aynı görevle kalması etik değildir. Davaya konu olayda davacının yaptığı bir eylem olmadığı için kendisine yönelik disiplin soruşturması veyahut cezai soruşturma yapılması hukuken imkansızdır. Dolayısı ile bu sebeple soruşturma başlatılmadığından bahisle işverenin sorumlu tutulması mümkün değildir. Davacı vekilinin; "olayın henüz reşit bile olmayan bir çocuğun çatıya çıkıp orada sıkışan topu araması olayının kötü bir amaca alet edilmesinden ibarettir." şeklindeki beyanı ise, gerek davacı ve davalı ortak tanığı ..."nın, "2015 yılının yaz ayında bir takım tartışmalar üzerine dışarı çıktığımda kaplıcadan faydalanan kişilerin davacıların oğlunun bayanlar bölümünün çatı kısmına çıkarak gözetlediğini söylediler. O gün davacıların çalışma günü değildi ancak davacılar aynı köyde ikamet ettikleri için ve oğulları yanlarına gelip gittiği için çocuğun kaplıca civarında dolaşmasını yadırgayamayız. Bende davacının oğlu ile görüştüğümde, bana çatıya çıktığını ama kimseyi gözetlemediğini söyledi. Bunun üzerine davacıların oğlunu çatıda görenlerin gözetlediği hususunda itirazlarını devam ettirmeleri üzerine tutanak düzenledik." beyanı ve hayatın olağan akışı değerlendirildiğinde, mahkememizde aksi yönde kanaat oluşmuştur. Somut olayda dikkat edilmesi gereken husus böyle bir olayın küçük bir yerde bulacağı yankı ve işverenin bu hususta şüphe feshi hakkı ile hareket edebileceğidir. Şüphe feshi Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 05.10.2009 tarih, 44383/25774 E.K. Sayılı kararında; "İş ilişkisinin devamı için gerekli olan güveni yıkmaya elverişli objektif olay ve vakıalara dayanan güçlü bir şüphenin mevcut olması..." şeklinde izah edilmiştir. İşverenin bu konuda davacının oğluna soruşturma başlatmaması ve şüphe feshi kapsamında işçinin iş akdine son vermeyerek, aynı unvanla görev değişikliği teklifinde bulunması, davacının görevlendirildiği işi makul sebep olmaksızın kabul etmemesi, görevlendirme yazısını tebliğden imtina ederek, imtina sebebine yönelik gerekçede belirtmeksizin kendi insiyatifi ile hareket etmesi göz önüne alınarak işverenin feshin son çare olma ilkesine uygun hareket ettiği ve iş akdinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
4857 sayılı İş Kanunu"nun 19. maddesi uyarınca aynı yasanın 18. maddesi kapsamında kalan işçinin iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshetmek isteyen işveren, fesih bildirimini yazılı olarak yapmak ve fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde belirtmek zorundadır. Yazılı fesih bildiriminin de, fesih sebebini açık ve kesin bir şekilde içermesi zorunludur.
Yine aynı yasanın 109. maddesine göre, bu kanunda öngörülen bildirimlerin ilgiliye imza karşılığı ve yazılı olarak yapılması gerekmektedir.
Somut uyuşmazlıkta, davacının iş akdi geçerli nedenle feshedilmekle birlikte yazılı bir fesih bildirimi bulunmadığından yapılan feshin geçersiz olduğu anlaşılmakla davanın kabulü yerine reddine karar vermek hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4857 sayılı İş Yasasının 20/3 maddesi uyarınca Dairemizce aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda belirtilen sebeplerle;
1-Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-İşverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE, davacının davalı ... Organizasyon Reklamcılık Rehberlik İnşaat Taahhüt Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi nezdinde İŞİNE İADESİNE,
3-Davacının kanunî sürede işe başvurmasına rağmen, işverenin süresi içinde işe başlatmaması halinde davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olmaları kaydı ile ödenmesi gereken tazminat miktarının işçinin 4 aylık ücreti olarak belirlenmesine,
4-Davacının işe iade için işverene süresi içinde başvurması halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar doğmuş bulunan en çok dört aylık ücret ve diğer haklarının davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen davacıya ödenmesi gerektiğinin belirlenmesine,
5- Alınması gereken 35,90 TL. karar harcından davacının yatırdığı 31,40 TL. peşin harcın mahsubu ile 4,50 TL. bakiye karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 2.180.-TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 249,50 TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, davalıların yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8. Peşin alınan temyiz harcının isteği halinde davalıya iadesine,
Kesin olarak 21.02.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.