11. Hukuk Dairesi 2018/3135 E. , 2019/4480 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 24/01/2017 tarih ve 2015/359 Esas - 2017/18 Karar sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi’nce verilen 29/03/2018 tarih ve 2017/1489-2018/362 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı TPMK vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin uzun yıllardır maden suları, gazozlar şuruplar, sodalar, meşrubatlar alanında imal, satış ve pazarlama işi yaptığını, 30 ve 32. sınıflarda tescilli "elvan" ibareli markasının bulunduğunu, 2011/100159 numarası ile “has elvan+Şekil” ibaresinin 30. ve 32. sınıflarda tescili için davalı Kuruma başvurduğunu, başvurunun, Markalar Dairesi Başkanlığı"nca 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddedildiğini ve kalan emtialar yönünden başvurunun ilana çıktığını, davalı şirketin itirazı üzerine nihai olarak TPMK YİDK tarafından itirazın kabul edildiğini ve başvuru kapsamında bulunan bir kısım emtianın başvuru kapsamından çıkartıldığını, verilen kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin ayrıca “has elvan” markasına ait gazoz şişesini endüstriyel tasarım olarak da tescil ettirdiğini, müvekkilinin yıllardır “has elvan” markasını kullandığını, bu nedenle “elvan” ibaresi üzerinde müktesep hakkının bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas ihtimalinin mevcut olmadığını ileri sürerek, TPMK YİDK"nın 2015-M-4980 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı TPMK vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, markaların asli unsurlarının benzer olması nedeniyle tüketici nezdinde markaların sahibi şirketler arasında irtibat olduğu düşüncesinin doğabileceğini, davacının 132031 sayılı markasının hükümsüz kılındığını, bu nedenle anılan markanın davacı için kazanılmış hakka esas olmasının da mümkün bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı Şirket vekili, müvekkilinin 1952 yılından beri Türkiye çapında faaliyet gösteren bir gıda şirketi olduğunu, "ELVAN" esas unsurlu markalarının bulunduğunu, ticaret unvanının ayırt edici kısmının da bu ibareden oluştuğunu, davacının başvurusunda "elvan" ibaresinin müvekkilinin tanınmış markalarının aynısı olduğunu, markalar arasında iltibas ihtimalinin bulunduğunu, davacıya ait 132031 sayılı markanın hükümsüzlüğüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece tüm dosya kapsamına göre; başvuru konusu marka kapsamındaki emtiaların, 556 sayılı KHK"nın 7/1-b bendi uyarınca redde mesnet alınan markaların kapsamlarında da aynen yer aldığı, dava konusu marka başvurusunun "ELVAN" şeklinde olduğu, 7/1-b maddesi uyarınca redde mesnet gösterilen markalarda ise ortak unsur olarak "elvan" ibaresinin yer aldığı görülmekle birlikte 7/1-b maddesi ile ilgili benimsenen “dar yorumlama” ilkesi çerçevesinde taraf markalarının ayniyet ve ayırt edilemeyecek kadar benzerlik kriterini sağlamadığı, anılan maddede düzenlenen koşulların gerçekleşmediği; ancak, başvurunun 8/1-b maddesi uyarınca reddine ilişkin Kurum kararına gelince, redde mesnet markaların kapsamında yer alan emtiaların çoğunluğunun 30. sınıfta olduğu, reddedilen malların ise 32. sınıfta yer aldığı, sınıflar farklı olmakla birlikte markaların kapsamlarındaki mallar arasında benzerlik bulunduğu, birbirlerini tamamlayan ve ikame eden ürünler oldukları, taraf markalarının “ELVAN” esas unsurunu haiz markalar oldukları, davalıya ait redde mesnet markalar kapsamında birtakım figüratif unsurlar ve yine tescil kapsamındaki emtialar açısından ayırt ediciliği son derece zayıf tali sözcükler yer alsa da bu farklılıkların yalnızca taraf markalarını “aynı” olmaktan çıkarttığı, fakat markalar arasındaki benzerliği ve karıştırılma ihtimalini ortadan kaldırmadığı, dava konusu markaların benzer olup benzerliğin karıştırılmaya neden olabileceği, davacının müktesep hakkına dayanak gösterdiği 132031 sayılı “ELVAN” ibareli markasının iptali istenen YİDK kararı tarihi itibariyle hükümsüz kılındığı, dolayısıyla davacıya müktesep hak sağlayamayacağı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, TPMK YİDK"nın 2015-M-4980 sayılı kararının, davacının 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi kapsamında yaptığı itirazın kısmen reddi ile ilgili kısım yönünden iptaline, 556 sayılı KHK 8/1-b maddesi yönünden çıkartılan ürünlerle ilgili YİDK kararının iptaline ilişkin talebin ise reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre 556 sayılı KHK"nın 7/1-b maddesi hükmünün uygulanabilmesi için markalar arasındaki benzerliğin iltibasa yol açacağının ayrıca inceleme yapılmasını gereksiz kılacak derecede güçlü ve açık olmasının gerektiği, bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvuru konusu "has elvan+Şekil" ibareli marka ile redde mesnet markalar arasında bu anlamda bir benzerlik bulunmadığı bu nedenle davalılar vekillerinin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak; davacı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; davacı şirketin davaya konu işareti ilk olarak 17.05.1969 yılında 30. ve 32. sınıflarda adına tescil ettirip uzunca bir süre de markasını kullandığı ve markaya meşrubat ürünleri yönünden belli bir tanınmışlık kazandırdığı, akabinde mezkur markanın kullanmama nedeniyle hükümsüz kılındığı, buna rağmen "has elvan" işareti üzerinde davacının hukuken korunan hakkının devam ettiği, bunun yanında her iki şirketin de uzun yıllardır eş zamanlı olarak "ELVAN" asıl unsurlu markalarla, kendi sektörlerinde ticari faaliyette bulundukları ve bu sürede aralarında herhangi bir karışıklık doğmadığı, en azından bu yönde yargı makamlarına taraflarca başvurulduğuna dair bir delil sunulmadığı, söz konusu işaretlerin ürün grupları itibariyle birbirlerinden bağımsızlaştıkları, ortalama tüketiciler tarafından her iki işaretin sunulan ürün ve hizmetler itibariyle farklı olduklarının algılanabildiği, markasını tekrar kullanmak isteyen davacının dava konusu başvuruyu yaptığı, başvuru konusu işaretin 32. sınıf ürünler yönünden tescili halinde davalı markalarıyla ilişkilendirilmesinin mümkün olmayacağı, ortalama tüketicilerin halen 32. sınıf ürünler bakımından başvuru konusu işareti davalı markalarıyla değil davacının hükümden düşen markasıyla ilişkilendireceği, sonuç olarak 32. sınıfta yer alan ve yukarıda sayılan mallar yönünden taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunmadığı, diğer bir deyişle taraf şirketler yararına piyasada birlikte var olma koşullarının gerçekleştiği, gerekçesiyle davalı TPMK vekili ile davalı ... vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nce verilen 24.01.2017 tarih ve 2015/359 Esas - 2017/18 Karar sayılı kararın kaldırılmasına, davanın kabulüne, TPMK YİDK"nın 20.06.2015 tarih, 2015-M-4980 sayılı kararının, davacının 556 sayılı KHK"nın 7/1-b madde kapsamında yaptığı itirazın "kahve kakao, kahve veya kakao esaslı içecekler makarnalar mantılar erişteler pastacılık ve fırıncılık mamülleri tatlılar bal arı sütü propolis yiyecekler için çeşni ve lezzet vericiler mayalar kabartma tozları unlu mamüllerin formunu rengini iyileştircici bayatlama süresini geciktirici doğal maddeler her türlü un irmik nişastalar toz şeker kesme şeker pudra şekeri çaylar buzlu çaylar şekerlemeler çikolatalar bisküviler krakerler gofretler sakızlar dondurmalar yenilebilir buzlar tuz hububat (tahıl ve mamülleri) pekmez" emtiası yönünden kısmen reddine ilişkin 1 nolu bendi ile 556 sayılı KHK"nın 36. maddesi uyarınca verilen ret kararına karşı yapılan itirazın kabulüne ilişkin 2 nolu bendinin iptaline karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı TPMK vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK"nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK"nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı TPMK vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK"nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalı TPMK"dan alınmasına, 17/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.