3. Hukuk Dairesi 2018/2285 E. , 2019/7573 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine dair karar verilmiş olup, davacı vekili ile davalılardan ... Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin istinaf kanun yoluna müracaat etmesi üzerine, bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan inceleme neticesinde; davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulüne davalı ...Ş. vekilinin istinaf talebinin ise esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı ve davalı ...Ş. vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dağıtım hizmeti veren davalı ...Ş."nin abonesi olduğunu, diğer davalıdan da belli dönemlerde elektrik enerjisi satın aldığını, davalıların; kayıp-kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, perakende satış hizmetleri bedeli, TRT payı, enerji fonu, dağıtım bedeli, KDV gibi adlar altında faturalara yansıtarak sözleşmelere ve kanuna aykırı olarak tahakkuk ve tahsil ettiği bedellerden fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla açmış olduğu belirsiz alacak davasında şimdilik 5.000,00 TL"nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, EPDK mevzuatı ve kurul kararları gereği tespit edilen tarifelere göre faturaların tahakkuk ettirildiğini, 6446 SK"nun 17/1.maddesi ve 4628 SK"nun 27/6.maddesi ile EPDK Kararları ve Elektrik Piyasası Mevzuatı gereğince düzenlenen faturaların elektrik maliyetinin bir unsuru olduğunu, söz konusu bedellere ilişkin kurul kararının yürürlükte ve mevzuatın bir parçası olduğundan bu bedellerin tahsil edilmesinde hukuka aykırılık olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
İlk Derece Mahkemesince; yargılama devam ederken 6719 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile Elektrik Piyasası Kanununda yapılan değişiklikler nedeniyle dava konusu bedellerin talep edilmesinin mümkün olmadığı, dava devam ederken taraflar arasındaki uyuşmazlığın ödeme veya sair nedenle son bulmayıp iadeye konu olan bedellerin yasa kapsamına alınmış olmasıyla davanın konusuz kaldığından bahsedilemeyeceği, taraflar arasındaki dava tarihinden önceki ve sonraki duruma göre haklılık ve haksızlık durumunun değişmesinin davayı konusuz hale getirmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine, taraflar lehine vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, taraflarca yapılan yargılama giderlerinin de kendi üzerlerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı ve davalılardan ... Elektrik Dağıtım A.Ş. tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalının istinaf talebinin reddine, davacının istinaf talebi yönünden yapılan inceleme neticesinde ise; dava açıldığı tarihte davacının dava açmakta haklı olduğu, yargılama harç ve giderlerinin haksız çıkan tarafa yükletileceği kuralı karşısında, davacı lehine maktu vekalet ücreti takdiri ile yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline şeklinde HMK"nun 353/1-b-2 maddesi gereğince karar bu yönlerden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesi, davacının hükmün esasına yönelik istinaf talebinin ise istinaf konusu karar usul ve hukuka uygun olduğundan, HMK"nın 353/1-b-1 maddesine göre esastan reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı ve davalı ... AŞ. vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, esas itibariyle elektrik abonelerinden tahsil edilen; kayıp-kaçak vb. bedellerin iadesi için başlatılan takibe vaki itirazın iptaline ilişkindir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/05/2014 tarihli ve 2013/7-2454 Esas 2014/679 K. Sayılı kararı ve Dairemiz kararları ile Anayasanın "Vergi Ödevi" başlıklı 73. maddesindeki “... Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır..." şeklindeki düzenlemeye göre; kayıp-kaçak, iletim, dağıtım, sayaç okuma ve perakende satış hizmet bedeli uygulamasının Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) Kararları ve tebliğleri çerçevesinde uygulama arz eden kanunlar ve ikincil mevzuat hükümleri çerçevesinde EPDK tarafından belirlenerek uygulandığı, bu tarihteki mevcut hukuki düzenlemenin EPDK"na sınırsız bir fiyatlandırma ve tarife unsuru belirleme hak ve yetkisi vermediği, özellikle kaçak bedellerinin kurallara uyan abonelerden tahsili yoluna gitmenin hukuk devleti ve adalet düşünceleri ile bağdaşmadığı, bu faturalara yansıtılan diğer kalemlere ilişkin bedel miktarlarının şeffaflık ilkesi ile denetlenebilmesi ve hangi hizmetin karşılığında ne bedel ödendiğinin bilinmesininde şeffaf hukuk devletinin vazgeçilmez unsuru olduğu, EPDK kararları ile bu bedellerin mevcut mevzuat kapsamında tüketicilerden alınmasının hukuka uygun olmadığı kabul edilmiştir.
Ne var ki, 17/06/2016 tarih ve 29745 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu Kanunu"nun 17. maddesinin birinci, üçüncü ve dördüncü fıkraları ile altıncı fıkrasının (a), (ç), (d) ve (f) bentleri değiştirilmiş ve bu bedellerin alınmasında esas olan ilgili tarifelerin düzenlenmesinde EPDK"nın Kanundaki yetkileri genişletilerek, yukarıda sözü edilen bedeller maliyet unsuru kapsamına dahil edilmiştir.
Yine, 6719 sayılı kanunun 26. maddesi ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"na eklenen;
Geçici madde 19; "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar, Kurul tarafından yürürlüğe konulan mevcut yönetmelik, tebliğ ve Kurul kararlarının bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur." hükmünü,
Geçici madde 20; "Kurul kararlarına uygun şekilde tahakkuk ettirilmiş dağıtım, sayaç okuma, perakende satış hizmeti, iletim ve kayıp-kaçak bedelleri ile ilgili olarak açılmış olan her türlü ilamsız icra takibi, dava ve başvurular hakkında 17 nci madde hükümleri uygulanır." hükmünü içermektedir.
Görüldüğü üzere, 6719 sayılı kanunun 21. maddesi ile 6446 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu"nun 17.maddesine eklenen 10.bend ile dava konusu uyuşmazlığın da özünü oluşturan bedeller konusunda, davanın açıldığı tarihteki içtihat durumundan farklı ve yeni bir düzenleme getirmiş; hem de, geçici 20. maddeyle, anılan düzenleme devam etmekte olan davalarda da uygulanacak şekilde geçmişe yürütülmüştür.
Bu aşamada, davanın konusuz kalması hakkında genel açıklama yapılmasında yarar görülmüştür.
İlke olarak her dava, açıldığı tarihteki fiili ve hukuki duruma göre hükme bağlanır (28.11.1956 tarih ve 15/15 sayılı İ.B.K). Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir nedenle dava konusunun ortadan kalkması halinde işin esası hakkında infaz kabiliyeti olan bir hüküm kurulmamaktadır.
Dava konusu hakkın davacıya ödenmesi, verilmesi ya da müdahalenin kaldırılması, davacı ve davalı sıfatının birleşmesi, yeni çıkan bir kanun yada Anayasa Mahkemesi kararı ile ya da kişiye sıkı sıkıya bağlı ve mirasçılara geçmeyen bir hakka ilişkin davalarda taraflardan birinin ölümü gibi nedenlerle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir. Bu durumda, mahkemenin, bir tespit hükmü niteliğinde olmak üzere esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmetmesi gerekmektedir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık değerlendirildiğinde; yargılama sırasında yürürlüğe giren geçmişe etkili yasa değişikliklerinin, dava konusu hakkın özünü ortadan kaldırdığı açıktır. Diğer bir anlatımla, geçmişe etkili yeni yasa nedeniyle dava konusuz kalmıştır.
Bu noktada, mahkemece; HMK"nun 331/1. maddesi uyarınca, konusuz kalan dava hakkında yargılamaya devam edilerek, dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğu tesbit edilmeli ve o tarafın yargılama giderlerine (bu bağlamda vekalet ücretine de) mahkum edilmesi gerekir.
Eldeki davada; davacı, davanın açıldığı andaki mevzuat ve içtihat durumuna göre dava açmakta haklıdır. Eş söyleyişle, davaya konu bedelleri tahsil eden davalı, davanın açılmasına sebebiyet vermiştir.
Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince, davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin ve bu giderlere dahil olan maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesi doğru olmakla birlikte yargılama sırasında yürürlüğe giren yasa değişiklikleri nedeniyle konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken davanın reddine ilişkin ilk derece mahkemesinin kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 2017/1676 E.-2017/1208 K. sayılı ilamının 1. fıkrasında yer alan "Davanın reddine" ifadesi hükümden çıkartılarak yerine "Dava konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına" ifadesinin yazılmasına ve ilamın 3. fıkrasında yer alan "davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına" ifadesinin hükümden çıkarılarak, hükmün HMK"nun 370/2. maddesi uyarınca davacı yararına DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 08.10.2019 gününde oy birliği ile karar verildi.