1. Hukuk Dairesi 2019/3000 E. , 2019/6277 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 20.01.2015 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı ... ve vekili Avukat ... ile temyiz edilen vekili Avukat ... geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Davacı, eşi ... ile aralarında görülen boşanma davası neticesinde, adına kayıtlı taşınmazların bir kısmını mahkemenin eşine vereceği, bu nedenle taşınmazların tapu kaydını başkasının üzerine yapması gerektiği yönünde davalının telkinde bulunduğunu, yaşlı olması ve taşınmazların elinden çıkacağı korkusuna kapılması nedeni ile 1095, 1096, 1038, 954, 716, 103, 104, 280, 944, 172 ada 468 parsel sayılı taşınmazlarını satış göstermek suretiyle, bedelsiz olarak boşanma davası sonuçlandıktan sonra iade edilmek koşuluyla davalıya devrettiğini, bu hususu kendi aralarında haricen tanzim ettikleri ve... ile ... isimli şahısların da tanık sıfatıyla imzaladıkları yazılı protokol ile de belgelediklerini, yine davalının bu protokol dışında kendi el yazısı ile yazıp imzaladığı 05/02/2009 tarihli belge ile kendisinden aldığı tapuların tamamını herhangi bir maddi talepte bulunmaksızın iade edeceğini, boşanma davası sonuna kadar başkasına devir yapmayacağını taahhüt ettiğini, davalının buna rağmen edindiği bir kısım taşınmazları üçüncü kişilere satış hazırlığı içinde olduğunu öğrendiğini ileri sürerek, dava konusu 10 adet taşınmazın tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, yapılan satış işlemlerinin geçerli olup, muvazaalı bir satışın söz konusu olmadığını, Düzce"de kuyumculuk yaptığını, ekonomik durumunun çok iyi olduğunu, davacının bütün mal varlığını satarak çevreden uzaklaşmak istediğini beyan etmesi üzerine gerçek anlamda satış işleminin gerçekleştiğini, ancak davacının çevresinin satılan malların ucuza gittiği şeklinde kışkırtmaları karşısında, davacının ek para talebinde bulunduğunu, bu talebi geri çevrildiğinde söz konusu davayı açtığını, davada delil olarak kullanılan protokol ve sözleşmelerdeki imzayı kabul etmediğini, imzaların kendisine ait olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının dava konusu 716 - 954 - 1095 - 1096 - 1038 - 103 - 104 - 944 - 280 ve 172 ada 468 parsel sayılı taşınmazlarını 05.02.2009 tarihli satış işlemi ile davalıya devrettiği, davalı ...’in imzasını taşıyan 05.02.2009 tarihli belgede dava konusu taşınmazların aile mahkemesinde görülen dava bittiğinde tekrar davacıya devredileceği, başkasına devredilmeyeceği hususlarının yazılı olduğu,yine 20.02.2009 tarihli “Protokoldür” başlıklı, davacı, davalı ve dava dışı... ve ... isimli şahısların imzalarını taşıyan belgede ise,dava konusu parsellerin davalı ...’e inançlı bir biçimde devredildiği, devir sebebinin davacının eşi olan ... aleyhine açtığı boşanma davası olduğu, boşanma davası sonuçlandığında davalı ...’in tapudan devraldığı yerleri tekrar davacıya devredeceği hususlarının belirtildiği, söz konusu belgelerdeki imzaların davalı tarafından inkar edildiği,...1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/321 Esas - 2015/413 Karar sayılı dosyasında katılanın ..., sanıkların ... ve ... olduğu, özel belgede sahtecilik ve güveni köyüte kullanma suçlarından yapılan yargılama neticesinde ...’ün mahkumiyetine karar verildiği, söz konusu kararın Yargıtay 15.Ceza Dairesi tarafından Özel Belgede Sahtecilik yönünden onandığı ve 23.11.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı davalardaki iddiaların, 05.02.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı uyarınca ancak yazılı delille, yazılı delil yoksa yemin delili ya da Hukuk Muhakemeleri Kanunu 202 ve devamı maddelerinde düzenlenen delil başlangıcı var ise tanık dinlenilerek kanıtlanması gerekmektedir. Eldeki davada yazılı delil ibraz edilmemiştir. Ne var ki,...1.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/321 Esas - 2015/453 Karar sayılı kararı ile eldeki somut olay nedeniyle sahte olarak düzenlenen belgeler yüzünden davalı mahkum edilmiş ve mahkumiyet kararı kesinleşmiştir. Bu durumda inançlı işlemin varlığı ceza mahkemesi kararı ile sabit olmuştur.
Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacının değinilen yönlerden yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 31.12.2014 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.100.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 04.12.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.