11. Hukuk Dairesi 2018/3120 E. , 2019/4467 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 14. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29/05/2017 tarih ve 2015/617 E- 2017/424 K. sayılı kararın davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi"nce verilen 26/04/2018 tarih ve 2017/928 E- 2018/438 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili;müvekkili ile davalının imtiyaz sözleşmesine istinaden ülke çapında mobil telefon hizmeti sunduklarını, rakip olduklarını, davalının görsel mecralarda "Türkiye"nin 81 ilinde 2 kat hızlı internet" başlıklı reklamı yayınlamaya başladığını, davalının gerek yazılı ve gerekse görsel mecralarda yayımlanan reklamının TTK"nın 55 maddesi ile 6502 sayılı Kanuna aykırı olduğunu, TTK"nın 54.ncü maddesine göre de haksız rekabet teşkil ettiğini, reklamda karşılaştırma yapıldığını, reklamın eksik bilgi içerdiğini, yapılan mukayesenin yanlış veya yanıltıcı olduğunu, karşılaştırmalı reklamlarda, karşılaştırılan hususların test, rapor veya belgelerle ispatlanması gerektiğini, davalının reklamının gerçeği yansıtmadığını, bu hususta Reklam Özdenetim Kurulu’na başvurularak iddialarının doğrulandığını, haksız rekabet nedeniyle müvekkilinin zarar gördüğünü ileri sürerek “Türkiye"nin 81 ilinde 2 kat hızlı internet-Mobil Plus Teknolojisi Avea’da” başlıklı reklamın 6102 sayılı TTK 56. maddesi uyarınca haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitini, men’ini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini, kararın ilanını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; zamanaşımı itirazında bulunarak dava konusu reklamın açık hava bilboardlarında, gazete ve dergilerde yayımlandığını, reklamda Dual Carrier teknolojisinin kullanılarak müvekkilinin hizmet verdiğine dair tanıtım yapıldığını, doğrudan veya dolaylı olarak davacıyı kötüleyici bir ifade veya görsele yer verilmediğini, diğer operatörler ile karşılaştırma yaratacak nitelikte ifade bulunmadığını, diğer operatörlerin şebekelerinde bulunan HSPA Plus isimli teknolojinin mobil plus ismiyle belirtildiğini, hızın sadece Avea tarafından verileceğinin ve her yerde, her koşulda iki kat internet hızı sağlanacağının belirtilmediğini, müvekkil tarafından tüketicilere mobil plus teknolojisinin sunulduğunun belirtildiğini, anılan teknolojinin Avea"da karşılığı olduğu algısının oluşturulmaya çalışıldığını, teknoloji üzerinde sahiplik algısı oluşturulmadığını, Reklam Özdenetim Kurulu tarafından verilen kararın gerekçe oluşturmadığını, maddi tazminat için kusurun varlığının şart olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, reklamda doğrudan veya dolaylı olarak kötüleme veya aşağılama bulunmadığından, davacının kişilik hakkının zedelenmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı tarafından görsel mecralarda yayımlanan dava konusu reklamının karşılaştırmalı reklam olup davacının da aynı alanda faaliyette bulunması nedeniyle haksız rekabet oluşturduğu, reklamın tüketiciler tarafından ülkemizin hangi ilinde olursa olsun iki kat internet bağlantısına kavuşacağı şeklinde algılanacağı, yanıltıcı olduğu, eksik bilgi içerdiği, ""Mobil Plus Teknolojisi Avea"da"" ifadesinin anılan teknolojisinin sadece davalıya ait olduğu ve yeni oluşturulan teknoloji olduğu algısı yarattığı, dava konusu reklam nedeniyle davacının zararının ispatlanamadığı, manevi tazminat koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının “Türkiye"nin 81 İlinde İki Kat Hızlı İnternet-Mobil Plus Teknolojisi Avea"da” ifadeli görsel reklamının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, menine, maddi tazminat isteminin reddine, 2.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre; davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun, davalının zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, dava konusu reklamın haksız rekabet teşkil ettiğine dair değerlendirmenin yerinde olduğu, davacının maddi zararını, illiyet bağını ispat edemediği, manevi tazminata ilişkin takdir edilen miktarın yerinde olduğu, ilk derece mahkemesince verilen kararı usul ve esas yönünden kanuna uygun olduğu gerekçesiyle esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK"nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince, dava konusu reklam nedeniyle maddi zarar ispatlanamadığından davacının maddi tazminata ilişkin talebinin reddiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davacı tarafça yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine karar verilmiştir. Dosyada mevcut 23.05.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre dava konusu reklamın yayınlanmasından sonra davacı gelirlerinde azalma olduğu, zararın mevcut olmakla beraber ne kadarının dava konusu reklamdan kaynaklandığının belirlenemediği anlaşılmaktadır. Davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğinin sabit olduğu zararında oluştuğu ancak tutarının belirlenemediği gözetilerek 6098 sayılı TBK’nın 50/2 maddesi uyarınca hakkaniyete uygun bir maddi tazminata hükmedilmesi gerekirken İlk Derece Mahkemesince, yazılı gerekçeyle maddi tazminat talebinin reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin yapmış olduğu istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 100,72 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17/06/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.