14. Hukuk Dairesi 2019/186 E. , 2019/6774 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 29.09.2017 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı kurulması talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.04.2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması istemine ilişkindir.
Davacı vekili 09.09.2013 tarihli dilekçesi ile 519 parsel sayılı 4500 m2 bağ cinsli taşınmaz lehine 509, 770, 1048, 496 sayılı parsellerden geçit hakkı tesisini istemiş 04.07.2014 tarihli keşiften sonra dahili davalılar 34 sayılı ... adına, 13 sayılı ... adına ve 12 sayılı ... adına kayıtlı bağ cinsi ile kayıtlı parsellerden 3 metre genişliğinde geçit tesis edilmesini istemiştir.
Bir kısım davalılar, davacıya komşu diğer parseller lehine önceden kurulmuş geçit hakkı bulunduğunu, az bir masrafla bu geçitler üzerinden karar verilmesi gerektiğini, davanın reddini savunmuşlardır.
Dahili davalı 12 parsel sayılı parsel maliki ... vekili keşiften sonra davaya katılmış olmakla savunma hakkının kısıtlandığını; ayrıca, geçit istenen yerin üzerindeki sergi yerinin zarar gördüğünü kendisine ait taşınmazın alt kısmında halen zeminde 3 metre genişliğinde yol olarak kullanılan kısmın bulunduğunu davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulüne 17.07.2014 tarihli rapor ve ekli krokide belirtilen (D), (D1) ve (D2) ile gösterilen yerlerden 519 parsel lehine, 34, 13 ve 12 parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine dair verilen kararın dahili davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 13.06.2017 tarih 2017/2272 Esas, 2017/5017 Karar sayılı ilamıyla, “..temyiz eden davalıya ait eski 1166 yeni 12 parsel sayılı taşınmaz aleyhine eski 1165 yeni 13 parsel sayılı taşınmaz lehine tapuda geçit tesis edildiğinden, geçit hakkının mahkeme kararında belirtilen (D2) güzergahı üzerinde olmayıp (E2) güzergahı üzerinde olduğu anlaşılmakla dahili davalı 12 parsel sayılı taşınmazın kullanım şeklini ve bütünlüğünü bozacak şekilde yeniden 17.07.2014 tarihli rapora ekli krokide gösterilen (D2) harfli yerden geçit kurulması doğru görülmemiş, bu nedenle 12 parsel sayılı taşınmazın önceden tapuda var olan ve 17.07.2014 tarihli keşif krokisinde (E2) harfli ile belirtilen dahili davalının halen zeminde yol olarak beyan ettiği kısım üzerinden krokide (E) ve (E1) harfleri ile belirtilen güzergah üzerinden yukarıdaki ilkelere uygun olacak şekilde geçit değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne 17.07.2014 tarihli rapor ve ekli krokide belirtilen (E), (E1) ve (E2) ile gösterilen yerlerden 156 ada 35 (eski 519) parsel lehine, 156 ada 34 (eski 518), 13 (eski 1165) ve 12 (eski 1166) parsel sayılı taşınmazlar aleyhine 3 metre genişliğinde geçit hakkı tesisine karar verilmiştir.
Hükmü, dahili davalı 156 ada 13 (eski 1165) parsel sayılı taşınmaz maliki ... vekili temyiz etmiştir.
Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine "Mutlak geçit ihtiyacı" veya "Geçit yoksunluğu", ikincisine de "Nispi geçit ihtiyacı" ya da "Geçit yetersizliği" denilmektedir.
Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir.
Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hallerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılması da gerekebilir.
Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 ve 1012. maddesi ile yeni Tapu Sicil Tüzüğünün "İrtifak hakları ve taşınmaz yükünün tescili" başlıklı 30. maddesi gereğince kütük sayfasında ayrılan özel sütununa tesciline karar verilmelidir.
Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
Geçit hakkının kurulması istemli bu davada fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği hüküm altına alınacak geçit bedelinin karar tarihine en yakın rayiç bedele göre belirlenmesi gerekmektedir.
Somut olaya gelince; geçit hakkı bedelinin 04.07.2014 tarihinde yapılan keşif ile belirlenmiş olduğu anlaşılmakla, keşif tarihinden temyiz inceleme tarihine kadar geçen sürede paranın satın alma gücünde azalma meydana geldiğinden fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereği mahkemece, bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak geçit hakkı tesis edilen yerin, karar tarihine en yakın tarih itibariyle rayiç değerinin belirlenmesi ve bu bedelin depo edilmesine karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dahili davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.