11. Hukuk Dairesi 2019/3019 E. , 2020/1174 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 07/12/2017 tarih ve 2016/351 E- 2017/417 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 10/05/2019 tarih ve 2018/1109 E- 2019/556 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı şirket tarafından TPMK nezdinde 2015/75966 sayılı ve "HÜPO" ibareli marka tescil başvurusunda bulunulduğunu, müvekkili tarafından davalının marka başvurusuna yapılan itirazın dayanağının müvekkili adına tescilli HÜP kökünden türetilmiş markalar olduğunu, davalının, müvekkilinin tanınmış markaları bulunmasına rağmen yaptığı dava konusu başvurunun, müvekkilinin tescilli markaları ile aynı/benzer nitelikte olduğunu, HÜP hecesi ile başlayan seri markalarının bulunduğunu, taraf markaları arasında iltibas oluşacağını, davalının başvurusunun müvekkilinin SÜTAŞ tanınmış markasıyla ilişkili olduğu izlenimi de verdiğini, davalının kötüniyetli olduğunu ileri sürerek TPMK YİDK’nın 12.07.2016 tarih ve 2016-M-7040 sayılı kararının iptali ile davalının 2015/75966 sayılı “HÜPO” ibareli markasının tescil edilmiş olması halinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davalının dava konusu marka başvurusunun dışında 2013/40648 sayılı "ÖZDE HÜPO" ibareli markanın da sahibi olduğunu, davacı markalarının tamamen farklı olduğunu, hüp ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu, zayıf markanın koruma alanının güçlü markalara oranla daha dar olduğunu, TPMK arama sonuçlarına göre "HÜP" ibaresini içeren 47 adet markanın bulunduğunu, bu durumun davacının "HÜP" ibaresi üzerinde bir tekel hakkı olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin önceki tarihli 2013/40648 sayılı "ÖZDE HÜPO" ibareli markasından kaynaklı müktesep hakkının bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Türk Patent ve Marka Kurumu vekili, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, anlamsal, sesçil yönden markalar arasında benzerlik bulunduğu, zira “Hüp” kelimesinin sıvı bir içeceğin içilmesi sırasında çıkan sese çağrışım yaptığı, görsel olarak markalar arasında farklılıklar bulunsa da anlamsal çağrıştırma ve sesçil benzerliğin görsel benzerliğin düşük seviyede olmasını tolere ettiği, öte yandan sesin ortalama tüketici zihninde şekilden ön planda yer aldığı, sonuç olarak markaların benzer olduğu, davacının adına tescilli markalarının kapsamında yer alan emtialar ile davalının marka başvurusunun kapsamında yer alan 29, 30 ve 31.sınıf emtiaların tamamının aynı/aynı tür/benzer bulunduğu, 556 sayılı KHK madde 8/1-b koşullarının davalının dava konusu marka başvurusunda yer alan emtiaların tamamı yönünden oluştuğu, davalının önceki tarihli "ÖZDE HÜPO" markasının müktesep hak sağlamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne, TPMK YİDK"nın 12.07.2016 tarih 2016-M-7040 sayılı kararının iptaline, davalı adına tescilli 2015/75966 sayılı "HÜPO" ibareli markanın tescilli olduğu 29, 30 ve 31. sınıflar yönünden hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Ankara Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı Kurum vekili ve davalı şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, marka tescil başvurusuna yapılan itirazın reddine dair YİDK kararının iptali ile başvuru markasının hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde davanın kabulüne dair verilen kararı, istinaf edilmesi üzerine inceleyen Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalıların istinaf istemlerinin ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
Davacının itirazına mesnet markaları “HÜPERAKTİF PARK”, "HÜPPİ", "HADİ HÜPTÜR", "HÜPTRİK", "HÜPTÜP", "HER TENEFÜS HÜPTÜR EĞLEN GÜMBÜR GÜMBÜR", "HÜPERAKTİF", "HÜPTÜP", "İKİ ZİL ARASI ÖZGÜRCE HÜPTÜRME MOLASI" ibarelerinden; davalının davaya konu marka tescil başvurusu ise "HÜPO" ibaresinden meydana gelmektedir. Her iki taraf markalarının da ortak unsuru olan "hüp" kelimesi, yansıma bir sözcük olmakla "hüpletmek" eyleminden doğan, yiyecek ve içecek emtiası yönünden tanımlayıcılığa yakın ve ayırt ediciliği düşük bir ibaredir. Şu halde, ayırt ediciliği düşük bu gibi kelimelerin koruma düzeyinin düşük tutulması gerektiği de gözetildiğinde, taraf markaları arasında 556 sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında ortalama tüketiciler nezdinde iltibas tehlikesi yaratacak düzeyde benzerlik bulunmamasına rağmen aksi gerekçeyle yazılı şekilde İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne, davalılar vekillerinin istinaf başvurularının da Bölge Adliye Mahkemesince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle mümeyyiz davalılar yararına bozularak kaldırılması gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK"nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödedikleri peşin temyiz harcının istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 10/02/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.