19. Hukuk Dairesi 2017/5356 E. , 2019/2787 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi(Tic. Mah. Sıf.)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya sattığı malların bedelini tahsil edebilmek için yaptığı icra takibinin davalının kısmi itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, davalının 169.626,55 TL alacağa itirazının iptaline, %40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin icra takibine kısmi itiraz dilekçesinde kabul ettiği 55.669,77 TL"lik kısım dışında davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, bu miktarın da icra takip dosyasına ödendiğini belirterek davanın reddine, %40 kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda davalının defterlerine göre davalının davacıya borcunun bulunmadığı, davacının defterlerine göre 170.693,17 TL alacaklı olduğu, ancak davacı defterlerinde kapanış tasdiklerinin bulunmamasından dolayı lehine delil niteliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine, %40 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 27.11.2013 tarih, 2013/12723 Esas ve 2013/18995 Karar sayılı bozma ilamında ;”Mahkemece, taraf defterlerinin incelenmesi yönünden ayrı ayrı bilirkişi raporları alınmış olup 16.10.2012 tarihli raporda davalı ile davacı defterleri arasındaki devir karşılaştırmasında görülen farkların tam olarak tespit edilebilmesi için davalı şirketin 2006-2007-2008-2009-2011 yıllarına ait defterlerindeki kayıtların incelenerek davacı defter kayıtlarıyla birebir karşılaştırma yapılması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda mahkemece, sağlıklı bir sonuca gidilebilmesi için anılan bilirkişi raporunda belirtilen şekilde inceleme yapılarak konusunda uzman bir bilirkişiden ayrıntılı ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde , her ne kadar davacı faturaların tebliğinin yapılmadığını beyan etmiş ise de, 2010 yılı itibarı ile davalı tarafından kesilen faturaların usulüne uygun tutulduğu ve davalı ticari defterlerinde bulunduğu,defterlerin yasal kapanışlarının yapıldığı, davacının ticari defter kapanışlarının bulunmadığı, bu nedenle lehine delil olamayacağı gerekçesiyle davanın reddine, %20 kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmiş,hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dairemizce yapılan bozmada davalı şirketin 2006-2007-2008-2009-2011 yıllarına ait defterlerindeki kayıtların incelenerek davacı defter kayıtlarıyla birebir karşılaştırma yapılması gerektiği belirtilmesine rağmen davalı şirketin defterleri ibraz etmemesi nedeniyle bilirkişi incelemesinin yapılamadığı görülmüştür. Bozma öncesi alınan 16.10.2012 tarihli raporda taraflar arasındaki ihtilafın davalı tarafından kesilen “satış faturası ciro primi, alan kullanım bedeli, teşhir bedeli, hizmet bedeli,lojistik bedeli, satış faturası iade” açıklamalı toplam 162.000,22 TL bedelli faturaların davacı defterlerine kayıt edilmemesinden kaynaklandığı belirtilmiştir.Bu durum karşısında taraflar arasındaki ticari ilişki çerçevesinde, davalı yanın davacıya mal iadesinde bulunduğunu ve ayrıca hizmet sunduğunu usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerekmektedir. davalının bu konuda düzenlediği faturaların kendi ticari defterlerinde kayıtlı olması davalının savunmalarının ispatı için yeterli değildir. O halde yanlar arasında akdolunan sözleşme hükümleri de gözetilerek, aralarındaki ticari ilişki çerçevesinde davalının mal iadesi ve hizmet sunumuna konu yaptığı faturalar uyarınca malları davacı tarafa iade edip etmediği ve hizmet verip vermediğinin araştırılarak, gerektiğinde yeniden bilirkişi incelemesi de yaptırılıp tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesisinde isabet görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 30/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.