(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi 2017/8265 E. , 2020/1621 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Yörede 1986 yılında başlanılan ve 25.03.1992 tarihinde kesinleşen kadastro sırasında ... (...) köyü, eski 104 ada 18 parsel (yeni 837 ada 58 parsel) sayılı 4269,83 m² yüzölçümündeki taşınmazın Devlet Ormanı olarak bırakıldığı ve iş bu parselin Devlet Orman alanı ile alakasının bulunmadığından bahisle Kumluca Kadastro Mahkemesinde 1992/131 Esas sayılı dosya ile dava açıldığı ve halen davanın derdest bulunduğu gerekçesiyle vasıf ve mülkiyet haneleri açık bırakılarak tespit edilmiştir.
Kumluca Kadastro Mahkemesinin 25.06.1999 tarih ve 1992/131 ve 1999/149 sayılı kararı ile 104 ada 18 sayılı parselin bilirkişi raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 1419,83 m² yüzölçümündeki bölümün aynı adanın son parsel sayısıyla tarla vasfıyla davacı ... adına, parselin geriye kalan ve krokide (B) harfi ile gösterilen 2850,00 m² yüzölçümündeki bölümün ise aynı parsel sayısıyla tarla vasfıyla davacı ... adına tesciline karar verilmiş, davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyizi üzerine hüküm Dairemizin 14.10.1999 tarih ve 1999/8394 – 8857 sayılı kararıyla onanarak 01.12.1999 tarihinde kesinleşmiştir.
Daha sonra yörede 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında eski parsel sayısı 104 ada 18 sayılı olan dava konusu parsel, yeni parsel sayısı olarak 837 ada 58 parsel sayısını almış, yüzölçümü de 2886,05 m² olarak düzeltilmiş olup, halen yenileme çalışması ile belirlenen parsel sayısı ve yüzölçümüyle tarla niteliğiyle davalı ... adına kayıtlıdır.
Davacı ... Yönetimi 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosunun askı ilân süresi içinde kadastro mahkemesine sunduğu 26.03.2012 havale tarihli dilekçesiyle, dava konusu 837 ada 58 sayılı parselin tamamının 25.01.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman tahdidi içinde kaldığı iddiasıyla taşınmazın tamamının orman vasfıyla Hazine adına tescili istemiyle dava açmıştır.
Kumluca Kadastro Mahkemesi 22.03.2013 gün ve 2012/122 – 2013/122 sayılı kararıyla, Orman Yönetimi vekilinin, taşınmazın orman vasfıyla tescili talebinde bulunduğu, bu talebinde sadece mülkiyete ilişkin olduğu, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan yenileme çalışmalarında mülkiyet incelemesi yapılmadığı ve davacı yönetimin mülkiyet iddiası yönünden kadastro mahkemesinin görevli olmadığı gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve mahkemenin görevsizliğine karar verilmiş ve bu karar temyiz edilmeksizin kesinleştikten sonra davacı ... Yönetiminin 30.04.2013 tarihli gönderme talepli dilekçesi üzerine dosya asliye hukuk mahkemesine gönderilmiştir.
Asliye hukuk mahkemesince yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 837 ada 58 sayılı parselin 10/09/2014 tarihli fen bilirkişi ek raporuna ekli krokide (A) harfi ile gösterilen 62,08 m² yüzölçümündeki bölümünün tapusunun iptali ile bu bölümün orman vasfıyla tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmekle Dairenin 26/02/2016 gün 2015/5544 E. - 2016/2087 K. sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...Mahkemece davacı ... Yönetiminin davasının kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; dava konusu taşınmazın tamamı 25.09.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu sırasında orman tahdidi içine alınmış ise de, bu tahdide karşı parselin önceki malikleri tarafından 6 aylık ilân süresi içinde orman tahdidine itiraz davası açılmış, bu dava devam ederken dava konusu parsel hakkında orman tahdidine itiraz davasına konu edildiği gerekçesiyle malik ve vasıf hanesi açık kadastro tutanağı düzenlenmiş ve orman tahdidine itiraz davası açan gerçek kişilerin davası Kumluca Kadastro Mahkemesinin 25.06.1999 tarih ve 1992/131 E. - 1999/149 K. sayılı ve Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen kararı ile kabul edilmiş ve dava konusu parselin geldisi olan 104 ada 18 sayılı parselin gerçek kişiler adına tarla niteliğiyle tesciline karar verilmiştir.
Her ne kadar davalı gerçek kişi hükmü temyiz etmemiş ise de; HGK"nın 6.10.2004 tarih ve 2004/ 1-433 E. - 2004/483 K. sayılı kararında belirtildiği üzere; “…kamu düzenine ilişkin hususları kendiliğinden gözetmekle yükümlü olan Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine de bozabilir. Bir başka anlatımla kamu düzenine ilişkin hususlarda aleyhe bozma yasağı uygulanmaz. (Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usûlü, -2001- C:1, S:217; C:4, S:3407, 3434). Yani Yargıtay kamu düzenine aykırı bir husustan dolayı hükmü temyiz edenin aleyhine (temyiz etmemiş olan tarafın lehine) olarak da bozabilir. Çünkü kamu düzenine ilişkin hususları Hâkim (ve Yargıtay) kendiliğinden gözetmekle yükümlüdür. (Baki Kuru Hukuk Muhakemeleri Usûlü - 2001 - C:5, S:3730 )…”
Kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin olduğundan ve re"sen gözetilmesi gerektiğinden somut olayda, aleyhe bozma yasağı ilkesinin uygulanma yeri bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, temyize konu davanın HMK"nın 303. maddesi hükmü gereğince kesin hüküm nedeniyle tamamen reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde kısmen kabule karar verilmiş olması usûl ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir...” denilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulmasının ardından yapılan yargılama sonunda; davanın kesin hüküm nedeni ile reddine karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kalan yer iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce 25.09.1991 tarihinde ilân edilerek kesinleşen orman kadastrosu ve 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 7139 sayılı Kanunun 33. maddesi uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına 04/06/2020 gününde oybirliği ile karar verildi.