
Esas No: 2016/8236
Karar No: 2018/2715
Karar Tarihi: 05.04.2018
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2016/8236 Esas 2018/2715 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/12/2014 gününde verilen dilekçe ile alacak istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 05/04/2018 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, davacının davalı ile gayrıresmi birliktelik yaşadıkları zaman diliminde ev alması için gönderdiği 48.310,00 TL’lik alacağın tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, davalının banka hesabına 11/05/2012 tarihinde 48.310,00 TL gönderdiğini, bu para ile davalının ev alacağını ve davacının da bu eve ortak olacağını, sonradan ilişkilerinin bozulduğunu, davalının evi kendi üzerine aldığını belirterek gönderilen paranın iadesini istemiştir. Davalı gönderilen paranın, daha önce davacının babasına sattığı taşınmazın bedeli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davalının paranın kendisine gönderildiğinin ikrar edildiği, ispat yükünün davalıya geçtiği, davalının da ikrarı ile birlikte ileri sürdüğü vakıayı ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davalı cevap dilekçesinde ve sonraki dilekçelerinde davacının kendisine dava konusu parayı gönderdiğini kabul etmiş ancak bu paranın davalının babası adına alınan gayrimenkulün bedeline ilişkin olduğunu iddia etmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları dikkate alındığında olayımızda vasıflı ikrar bulunmaktadır. Vasıflı ikrarda karşı tarafın iddia ettiği vakıanın doğru olduğu bildirilir; fakat bunun hukuki niteliğinin (vasfının) iddia edilenden başka olduğu ileri sürülür. Burada davacının ileri sürdüğü vakıa ikrar edilmiş, fakat onun iddia ettiği hukuki nitelik inkar edilmektedir.
Hukukumuzda vasıflı ikrarın bölünemeyeceği, yani vasıflı ikrarın ikrar eden aleyhine delil teşkil etmeyeceği, bilakis o vakıayı ileri sürenin onu ispat etmesi gerektiği genel olarak kabul edilmektedir.
Yani, vasıflı ikrarda ispat yükü (HMK m.190; TMK b.6), vakıayı ileri süren tarafta olup o vakıayı vasıflı olarak ikrar eden (gerekçeli olarak inkar eden) tarafta değildir. Yargıtay hukuk daireleri ile HGK istikrar kazanmış uygulamaları da bu yöndedir.
Somut olayımızda da davalının ikrarı vasıflı ikrar (gerekçeli inkar) olup, ispat yükü yer değiştirmemiştir. İspat yükü davacıdadır. Mahkemece ispat yükünün davalıya geçtiğine yönelik gerekçesine katılma olanağı bulunmadığından çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. 05/04/2018