10. Hukuk Dairesi 2018/7265 E. , 2020/2950 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2018/151-2018/994
Dava, aksi Kurum işlemlerinin iptali ile malullük aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ve ödenmeyen aylıkların yasal faizlerinin davalı Kurumdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne; Davacı ... 24.09.2012 tarihi itibariyle maluliyet aylığı almaya hak kazandığının tespitine, davacının 24.09.2012-08.10.2013 tarihleri arasında almaya hak kazandığı maluliyet aylığı olan 9.870,00 TL."nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline dair karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 25’inci maddesi ile tüm sigortalılar açısından “malul sayılma” şartları yeniden düzenlenmiştir. Bu kapsamda; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25"inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır.
Ancak, 4"üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Eldeki davada ise, malullük aylığı bağlanması için 24.09.2012 tarihinde talepte bulunan davacının talebi, Kurumca çalışma gücünü %60 oranında kaybetmemiş olmadığı nedeniyle reddedilmiş, iş bu davanın yargılaması aşamasında alınan ve bağlayıcı nitelikteki Adli Tıp Genel Kurulunca verilen 18.12.2014 tarihli raporu ile davacının %60 oranında bedeni çalışma gücünü kaybettiği ve maluliyet başlangıcının 10.08.2010 tarihli rapor olduğunun belirtildiği anlaşılmış ise de, davacının hizmet döküm cetvelinden 18.11.2012 tarihinde işten ayrıldığı anlaşılmış olmakla davacıya işten ayrılış tarihini takip eden 01.12.2012 tarihinden itibaren maluliyet aylığı bağlanması ve davacının 17.08.2015 tarihli ıslah talebine göre, hükmün kısmen kabul niteliğinde olması gerektiği hususlarının dikkate alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 6217 sayılı Kanunun 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen geçici 3’üncü madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438’inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Hüküm fıkrasının tamamen silinmesi ile yerine;
“1-Davanın kısmen kabulüne;
Davacı ...’e 01.12.2012 tarihi itibari ile maluliyet aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti ile 01.12.2012 tarihinden dava tarihine kadar alması gereken 8.416,93 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Alınması gereken 674,21 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, davalı Kurum harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’ne göre hesaplanan 2.180,00 TL ücreti vekâletin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kısmen kabule göre, davalı kurum da kendisini vekil ile temsil ettirmekle, 2.180,00 TL’nin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-Davacı tarafından sarf edilen 560,70 TL yargılama giderinin hükmün kısmen kabul niteliğine göre takdiren 300,00 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7- HMK 333. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde gider avansının kullanılmayan kısmının taraflara iadesine, hükmünün yazılmasına ve kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 09.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.