Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2017/2185
Karar No: 2018/82

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2185 Esas 2018/82 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı müvekkilinin, davalı şirketin zorlamasıyla oğlu tarafından imzalanan bedeli nakit olarak yazılmış bir bonoya kefil olduğunu ve sonradan icra takibine konulduğunu, ancak müvekkilinin davalı şirkete borcu olmadığını ileri sürerek menfi tespite karar verilmesini talep ettiği bir dava görülmüştür. Davalı şirket ise davacının oğlunun şirkette çalışırken müvekkiline ait olan 29.000 TL tutarındaki tahsilatı şirkete teslim etmediğini iddia ederek davayı reddetmiştir. Mahkeme, bononun keşide tarihinde davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmaması, bononun kayıtlı olmadığı gibi, adı geçenin şirkete borcu olduğuna dair yeterli belgenin bulunmaması nedeniyle davacının sorumluluğunun olmadığına hükmetmiştir. Davalı şirketin temyiz itirazları sonucunda Hukuk Genel Kurulu dairece bozulmuş, ancak yerel mahkeme önceki kararına direnmiştir. Hukuk Genel Kurulu, bu direnme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek direnme kararının bozulmasına karar vermiştir.
Kanun maddeleri: 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. Maddesi; 1086 Sayılı HUMK’nun 429. Maddesi.
Hukuk Genel Kurulu         2017/2185 E.  ,  2018/82 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Küçükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 17.09.2013 gün ve 2011/49 E., 2013/487 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı ... Dağ. Paz. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 17.03.2014 gün ve 2014/1815 E., 2014/5130 K. sayılı kararı ile:
    "... Davacı vekili, müvekkilinin oğlu davalı şirkete işe girerken davalı yanın zorlaması ile mecburen boş senet imzalayarak oğluna kefil olduğunu, müvekkilinin borcu olmadığı halde girişilen icra takibi neticesinde oturduğu evin satışa çıkarıldığını ileri sürerek müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile %40 tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı vekili, davacının oğlu müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak çalışmakta iken topladığı tahsilatları müvekkili firmaya teslim etmediğini, davacının oğlunun da kabulünde olan 29.000 TL alacağın tahsili için icra takibine girişildiğini belirterek davanın reddi ile %40 tazminatın tahsilini istemiştir.
    Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, dava dışı ..."e ait geçerli bir borcun varlığı her hangi bir belge ile ispatlanamadığından kefil sıfatı ile senedi imzalayan davacının sorumluluğunun bulunmadığı gerekçeleriyle davacının icra takip dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespitine, davacının tazminat talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
    1- Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
    2- Davalı, davacının kefili olduğu bononun asıl borçlusu ve davacının oğlu olan ..."in verdiği zararlar karşılığında bu senedi icraya koyduğunu bildirmiştir. Davalı vekili, ... imzalı “Bu müşterilerden ödemeleri tahsil ettim ama şirkete teslim etmedim ödemeler bendedir. 6.423,4845 YTL"lik tutar zimmetimdedir. Yukarıdaki rakamı kabul ediyorum” ibareleri bulunan belgeyi mahkemeye sunmuştur. Mahkemece bu belgenin doğruluğu ve bağlayıcılığı araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir..."
    gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle mahkemece yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki bilgi ve belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Davacı vekili müvekkilinin, oğlu (dava dışı) ..."in çalışmaya başlayacağı davalı şirketin zorlamasıyla oğlu tarafından davalı şirket lehine keşide olunan bedel hanesinde “nakden” yazan bonoya kefil sıfatıyla imza koyduğunu, oğlunun işten çıkması üzerine davalı yanca bononun doldurularak icra takibine konulduğunu ve taşınmazının hacziyle satış işlemlerine başlandığını; müvekkilinin davalı şirkete borçlu olmadığını ve davalı şirket kayıtlarında bu borca ilişkin bir ibare, fatura ya da düzenleme bulunmadığını ileri sürerek menfi tespite karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... Dağ. Paz. San ve Tic. Ltd. Şti. vekili bononun tarafların özgür iradesiyle ve 50.000,-TL bedelle düzenlendiğini, davacının oğlunun müvekkili şirkette satış temsilcisi olarak çalıştığı sürede yaptığı tahsilatları şirkete teslim etmediğini, yapılan incelemede bu tutarın 29.000,-TL olduğunun saptandığını ve dava dışı ..."in bu borcu kabul ettiğini bildirerek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece alınan bilirkişi raporuna göre bononun keşide tarihinde davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki bulunmadığı, davalının usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerinde bononun kayıtlı olmadığı; bononun dava dışı ..."in işe girişi sırasında teminat olarak düzenlendiği ancak adı geçenin davalı şirkete borçlu olduğuna dair yeterli belgenin bulunmadığı, asıl borcun varlığının ispatlanamaması nedeniyle teminat bonosu altına kefil sıfatıyla imza koyan davacının da sorumluluğu cihetine gidilemeyeceği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacının takipten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
    Davalı ... Dağ. Paz. San ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazı üzerine karar, Özel Dairece yukarıdaki gerekçe ile bozulmuştur.
    Yerel mahkemece gerekçesi açıklanarak önceki kararda direnilmiştir.
    Direnme kararını davalı vekili temyiz etmektedir.
    Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dışı keşideci tarafından alt ilişki konusu borç kabulüne ilişkin olarak düzenlenen belgenin, bonoda keşideci lehine aval veren davacıyı bağlayıp bağlamayacağı; davacının borçtan sorumlu tutulabilmesi için başkaca bir ispat vasıtasına gerek olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
    Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme, bozma kararından esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
    Diğer bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanmak veya bozmadan esinlenmek suretiyle gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
    Somut olayda yerel mahkemenin direnme gerekçesinde bozma kararına esas alınan ve dava dışı kişinin tek yanlı imzaladığı belgenin davacı açısından bir bağlayıcılık taşımadığı, teminat borçlusu konumundaki davacının sorumlu tutulabilmesi için davalı yanın zararının varlığı, niteliği ve miktarını açıkça ispatlaması gerektiği, somut olayda davalı kayıtları ile dahi bu gerekliliğin yerine getirilmediği; belgenin sadece dava dışı kişiyi bağlayabileceği, bu belge dışında davacıyı sorumluluk altına sokabilecek bir delilin de bulunmadığı şeklindeki ibarelerin bozmada değinilen hususları karşılamaya yönelik açıklamalar ve daha önce dayanılmamış yeni bir gerekçe değil, hâkimin kararını güçlendiren ve önceki gerekçesini destekleyen ibareler olduğu, dolayısıyla ön sorun bulunmadığı oy birliği ile kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.
    İşin esasının incelenmesinde: tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
    SONUÇ: Davalı ... Dağ. Paz. San. ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3"üncü maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429"uncu maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin
    harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 24.01.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi