Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/6989
Karar No: 2014/26737

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/6989 Esas 2014/26737 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, hizmetlerinin hizmet cetveline işlenmesini istemiştir. Mahkeme, hizmetlerin cetvele işlenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir. Dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile çözümlenmemiş olması da dava şartıdır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138/4 maddesi, yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır. Yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin tazminatla da sorumlu tutulacakları kabul edilirken, kararın otuz gün içinde uygulanmamış olması kişisel sorumluluk için yeter sayılmaktadır. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre, hizmet tespitine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesini sağlayan 25.12.2012 tarihli Yargıtay ilamının SGK Başkanlığı ve işverene tebliğ edilmediği ve hükmün icrasının istenmediği görülmesine rağmen davalının eksik bildirgeleri işverenden istediği, işverenin eksik bildirgeleri verdiği, davalının da bu bildirgeleri işleme aldığı dikkate alındığında, hayatın olağan şartları eksik işlemlerin ikmalinde davalıya tanınması gereken makul süreye göre davanın açılmasında hukuki yarar olmadığı belirgin olmaktadır. Temyiz edilen hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138/4 maddesi
- 765 sayılı Türk Ceza Yasası'nın 228. ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Yasası'nın 257. maddeleri
10. Hukuk Dairesi         2014/6989 E.  ,  2014/26737 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi : İstanbul Anadolu 19. İş Mahkemesi
    Tarihi : 06.02.2014
    No : 2013/963-2014/34

    Davacı, kesinleşen mahkeme kararıyla tespit edilen hizmetlerin, hizmet cetveline işlenmesi istemine istemiştir.
    Mahkeme, yargılama sürecinde hizmetlerin cetvele işlenmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
    Hükmü, davalı avukatının temyiz etmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki belgeler okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Eldeki davada uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, yargılama hukuku açısından “dava şartı” ile “kesin hüküm” kurum ve kavramlarının temel hukuki esasları üzerinde durulmasında yarar vardır. Ayrıntıları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-30 Esas, 2003/57 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; dava şartları, mahkemenin davanın esası hakkında yargılamada bulunabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla; dava şartları, dava açılabilmesi için değil mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, inceler ve bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir.Dava şartları dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar varolmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması yada bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda mahkeme davayı mesmu (dinlenebilir) olmadığından reddetmesi gerekir. Bu bağlamda, olayla sıkı bağlantısı nedeni ile hemen vurgulayalım ki, dava konusu uyuşmazlığın daha önce bir kesin hüküm ile (HUMK. m.237, HMK.m.303) çözümlenmemiş olması da dava şartıdır. Bu olumsuz dava şartı adıyla adlandırılır. Birinci dava ile ikinci davanın müddeabihlerinin (konusunun), dava sebeplerinin(vakıaların) ve taraflarının aynı olması maddi anlamda kesin hüküm oluşturur (HUMK.m.237, HMK.m.303). Kesin hüküm, hem bireyler için hem de Devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemede; (Yargıtay"da) davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay"da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) da, dahası bozmadan sonrada ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. O nedenle kesin hükmün varlığı, yargılamanın bir kesiminde nazara alınmamış olması diğer bir kesiminde ele alınmasını engellemez.
    Bu açıklamalar paralelinde eldeki davada; davacının davaya konu hizmetinin tespitine dair ilk hükmün, taraflar arasında kesin hüküm olduğunda kuşku bulunmadığı gibi, taraflar yönünden usulü kazanılmış hak durumu oluşturması nedeniyle bağlayıcılığı tartışmasızdır.
    Öte yandan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 138/4 maddesi, “Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” Hükmünü; yürürlükteki yasalarda konuya ilişkin düzenlemeler içermekte olup, ayrıca, ceza hukuku yönünden, yargı kararlarının gereklerini yerine getirmeyen kamu görevlilerinin eylemleri, 765 sayılı Türk Ceza Yasası"nın 228. ve 5237 sayılı Yeni Türk Ceza Yasası"nın 257. maddesi kapsamında suç sayılmaktadır. Uygulamada, yargı kararlarını yerine getirmeyenlerin tazminatla da sorumlu tutulacakları kabul edilmekte, kararın otuz gün içinde uygulanmamış olması kişisel sorumluluk için yeter sayılmaktadır.
    22.10.1979 gün ve 1978/7-1979/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da; kişisel kusur, "İdare ajanının kamu görevini yerine getirirken, idare fonksiyonu, kamu görevi gerek ve koşullarına aykırı ve yabancı olan, bu nedenle idareye atıf ve isnat olunamayan, doğrudan doğruya ajanın şahsına isnat olunan ve kişisel sorumluluğunu gerektiren tutum ve davranış" olarak tanımlanmış; açık, kesin ve emredici yasa kurallarına bilerek aykırı davranış kişisel kusur olarak kabul edilmiş… Yargı kararını uygulamak durumunda bulunanların, kararın eksikliğini veya yanlışlığını tartışma yetkileri bulunmadığı gibi, bu kararları eksik uygulamaları, uygulamış gibi davranarak işleme yapay bir görüntü vermeleri de kararın uygulandığı sonucunu doğurmaz”(Hukuk Genel Kurulu 02.07.2008 T., 2008/4-464 E., 2008/465 K.) ifadelerine yer verilmiştir.
    Davacının kayıtdışı hizmetinin tespitine dair kesinleşmiş mahkeme kararının infazını sağlamak üzere yeni hüküm kurulmasının mümkün olmadığı kaldı ki, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, hizmet tespitine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesini sağlayan 25.12.2012 tarihli Yargıtay ilamının davacıya 25.03.2013 tarihinde tebliğ edilmesine karşın, SGK Başkanlığı ve işverene tebliğ edilmediği ve hükmün icrasının istenmediği görülmesine rağmen davalının 29.05.2013 tarihinde eksik bildirgeleri işverenden istediği, işverenin 27.06.2013 tarihinde eksik bildirgeleri verdiği, davalının da bu bildirgeleri davanın açıldığı 15.07.2013 tarihinden önce olan 02.07.2013 tarihinde işleme aldığı dikkate alındığında, hayatın olağan şartları eksik işlemlerin ikmalinde davalıya tanınması gereken makul süreye göre eldeki davanın açılmasında hukuki yarar olmadığı belirgin olmakla, davanın reddine karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı avukatının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 15.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi