11. Ceza Dairesi 2017/12825 E. , 2019/8011 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Mahkumiyet
1-Sanığın ... Sosyal Hizmetler Temizlik isimli şirketin çalışanı olup, bono keşide etme yetkisi bulunmadığı halde, kendisini şirket yetkilisi olarak tanıtarak katılan ..."tan, çöp kamyonu kiraladığı ve suça konu bonoyu keşide ederek katılana vermek suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasında; katılan ..."un, sanık ile görüşmeden önce ..."nın teyzesinin eşi olduğunu söyleyen ve aynı zamanda çöp toplama ihalesini alan ismini hatırlayamadığı şahıs ile görüştüğünü, bu şahsın, ..."nın şirketlerinin müdürü olduğunu kendisi ile bu sözleşmeyi düzenleyip aracı teslim edebileceğini söylemesi üzerine sanık ... ile kiralama sözleşmesi düzenlediğini ve aracı teslim ettiğini beyan etmesi, suç tarihinde şirkete temsile yetkisi olan şirket müdürü tanık ..." nun, sanığın şirket çalışanı olduğunu, müdürü olmadığını, vekaletname almış olabileceğini ancak bilmediğini söylemesi, sanık soruşturma ve kovuşturma aşamasında, şirket sahiplerinin ve şirket müdürü ..."nun haberi ve rızaları doğrultusunda sözleşme yaptığını ve katılana bono düzenleyerek verdiğini ayrıca şirket müdürü tarafından kendisine vekaletname ile yetki verildiğini savunmuştur. Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 30.03.1992 tarihli 80-98 sayılı ve 19.04.2005 tarihli 221-38 sayılı kararlarında ayrıntılı biçimde açıklandığı üzere, belgede sahtecilik suçlarında kast, zarar vermek bilinci ve iradesi olarak kabul edilmesi, önceden verilen rıza üzerine senet düzenleyen failde zarar vermek bilinci bulunmayacağından sahtecilik kastının varlığının ileri sürülemeyeceği, ancak rızanın kastı ortadan kaldırabilmesi için fiilin işlenmesinden önce açıklanmasının zorunlu olması, rızanın açık olabileceği gibi zımni de olabileceği, özellikle iki kişi arasındaki ilişkiler, böyle bir rızanın varlığını ciddi olarak kabule elverişli olduğu takdirde, bu rızaya dayanarak başkasının yerine imza atan kimsede sahtecilik kastının varlığının kabul olunamayacağı benimsenmektedir. Bu açıklamalar ışığında, maddi gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından; sanık tarafından daha önce bu şekilde keşide edilip ödenen kıymetli evrak olup olmadığının sanık ... ve suç tarihinde şirket müdürü olan tanık ...."dan sorulmak suretiyle ilgili bankalar ve icra daireleri nezdinde araştırılması; başka belgelerin de verildiğinin tespit edilmesi halinde, bunlarla ilgili olarak yapılan yargılamalar ya da icra takiplerinde imzaya itiraz edilip edilmediğinin, ödeme yapılıp yapılmadığının belirlenmesi, sonucuna göre tüm deliller birlikte tartışılarak sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulması,
2-Kabule göre de;
a-Sahte olduğu iddia edilen senet aslı duruşmaya getirtilip incelenmek suretiyle, özellikleri tutanağa geçirilerek, yasal unsurları taşıyıp taşımadığı tartışılıp senet aslının denetime olanak verecek biçimde dosya içerisinde bulundurulmaması,
b-Uzun süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCKnin 53/1.maddesindeki hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Yasaya aykırı, sanık müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 14.11.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.