5. Ceza Dairesi 2017/7059 E. , 2018/8773 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Tefecilik
HÜKÜM : Davanın reddi
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 26/04/2016 gün, 2014/118 Esas ve 2016/208 sayılı Kararında da belirtildiği üzere, tefecilik suçu ile korunan hukuki yarar ve bu bağlamda suçun topluma karşı suçlar bölümünde düzenlenmesi karşısında, bu suçun mağdurunun toplumu oluşturan bireylerin tamamı, diğer bir ifadeyle kamu olduğu, eylemin belirli bir kişinin zararına olarak işlenmesi halinde bu kişinin mağdur değil, suçtan zarar gören olacağının kabulü gerektiği, öte yandan CMK"nın 260/1. maddesinin "Hakim ve mahkeme kararlarına karşı Cumhuriyet savcısı, şüpheli, sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanlar için kanun yolları açıktır." şeklindeki hükmü gereğince kovuşturma aşamasında katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmesine karşın dava ve duruşmalardan haberdar edilmeyenlere, davaya katılmasına karar verilenlere veya katılma talebinde bulunup bu isteği reddolunanlara yasa yoluna başvurmaları bakımından gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerektiği, keza soruşturma aşamasında da anılan Yasa hükmünde tarif olunan şahıslara kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen kararların da belirtilen nedenle tebliğ edilmesi gerektiği, bu itibarla dava konusu somut olayda davanın reddine gerekçe olan Yatağan C.Başsavcılığının 03/12/2007 tarihli, 2007/1064 soruşturma ve 2007/763 Karar sayılı kovuşturmama kararının, soruşturma konusunun tefecilik suçuna ilişkin olması ve Hazinenin bu suçun mağduru, sanıktan faiz karşılığı ödünç para alanların ise zarar göreni olmaları sebebiyle, bahsi geçenlere tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlanması gerekmekte olup, kovuşturmama kararının soruşturma konusu suçun mağdur ve zarar görenlerine tebliğ edildiğini gösteren bilgi ve belgelere dosya içerisinde rastlanmadığının anlaşılması muvacehesinde, varsa kararın kesinleşme şerhli onaylı bir suretinin dosya arasına alınmasından, yoksa belirtilen tebligat eksikliklerinin ikmalinden sonra itiraz üzerine veyahut da itiraz edilmeden söz konusu kararın kesinleşmesi durumunda, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23/06/2015 tarih ve 2013/700 Esas, 2015/241 sayılı Kararında da ifade edildiği üzere; aynı fiilden dolayı sanık hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kesinleşmesi, verildiği tarih itibarıyla kişiler açısından hukuki güvenlik alanı oluşturan ve kesin hüküm benzeri sonuç doğuran kovuşturmaya yer olmadığına dair karardan sonra aynı fiilden dolayı yeniden soruşturma yapılabilmesinin "yeni delilin meydana çıkmasına" ve CMK"nın 173/6. maddesi uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına dair karara ilişkin önceden karar veren mercin kararına bağlı olması ve kanun koyucu tarafından bunun ceza muhakemesi şartı olarak öngörülmesi karşısında, aynı fiile ilişkin olarak daha önceden verilip kesinleşen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar bulunduğu halde, CMK"nın 172/2. maddesi anlamında "yeni delil" meydana çıkıp çıkmadığı açıklığa kavuşturulmadan ve CMK"nın 173/6. maddesinde belirlenen ceza muhakemesi şartı gerçekleşmeden sanık hakkında aynı fiilden dolayı kamu davası açılması bir hukuk devletinde kanuna, adil yargılanma hakkına ve "non bis in idem" ilkelerine aykırılık oluşturacağı cihetle, yeni bir delil ortaya çıkmadan sanığın aynı eyleminden dolayı kamu davası açıldığı durumda açılmış olan kamu davasıyla ilgili kovuşturma şartının gerçekleşmediği gözetilerek, aynı eylemle ilgili olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş olan sanık hakkında 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddesi uyarınca düşme kararı verilmesi, itiraz üzerine 03/12/2007 günlü kararın kaldırılması ve sanık hakkında dava açılması durumunda ise davaların birleştirilerek delillerin birlikte tayin ve takdiri gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde mükerrerlik nedeniyle davanın reddine karar verilmesi,
Kabule göre de;
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16/10/1978 gün ve 2/324-350 sayılı Kararı ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi Genel Hükümlerinin 13/5. maddesi uyarınca, sanık hakkında beraat kararı verilmediği nazara alınarak, lehine vekalet ücreti takdirinin mümkün olmadığının gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 08/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.