3. Hukuk Dairesi 2019/1130 E. , 2019/7495 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıya ait taşınmazın çatı katına baz istasyonu kurulması amacıyla, davalı ile aralarında 5 yıl süreli kira sözleşmesinin düzenlendiğini, bu hususta güvenlik sertifikasının da alındığını; kira sözleşmesinin yapılmasına müteakip montaj ekibi tarafından kiralanan taşınmazda çalışmalara başlanıldığını, davalı kiraya verenin montaj sırasında zorluk çıkardığını ve bir süre sonra montaj ekibine evi açmamaya başladığını; davalıya çekilen ihtarname ile sözleşmeye bağlı kalınarak, davalının akde uymaya davet edildiğini, ihtarnameye rağmen davalının montajın tamamlanmasına müsaade etmediğini, sözleşmeye aykırı davrandığını; davacı şirketin baz istasyonu kurulum ve sökülüm işlerinin dava dışı ... İletişim A.Ş. tarafından yapıldığını, dava konusu söküm masrafları için bahse konu firmaya 9.662,45 TL tutarında ödeme yapıldığını; söküm masraflarının davalı kiraya verenden tahsili amacıyla davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek; itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı; davacı ile arasında baz istasyonu kurulum sözleşmesi düzenlendiğini, ancak mahalle sakinlerinin tepkisiyle karşılaştığını, tehdit edildiğini, bu sebeple sözleşmeyi feshettiğini, davacının iddia ettiği şekilde bir zararın oluşmadığını savunarak; davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davalının sözleşmeyi Türk Borçlar Kanunu"nun 316. maddesinin son fıkrası uyarınca haklı nedenle feshettiği, baz istasyonu söküm masraflarının sorumluluğunun davacı kiracıya ait olduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava; kira sözleşmesinden kaynaklı menfi zararın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 301. maddesi uyarınca; kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla yükümlüdür.
Türk Borçlar Kanunu"nun 112. maddesine göre; " Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle yükümlüdür." Sözleşmeden kaynaklanan zarar müspet zarar olabileceği gibi menfi zarar da olabilir.
Müspet zarar; borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirseydi alacaklının mameleki ne durumda olacak idiyse, bu durumla eylemli durum arasındaki farktır. Diğer bir anlatımla, müspet zarar, sözleşmenin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemesinden doğan zarardır.
Menfi zarar ise ; uyulacağı ve yerine getirileceğine inanılan bir sözleşmenin hüküm ifade etmemesi ve yerine getirilmemesi yüzünden güvenin boşa çıkması dolayısıyla uğranılan zarardır. Başka bir anlatımla sözleşme yapılmasaydı uğranılmayacak olan zarardır. Menfi zarar borçlunun sözleşmeye aykırı hareket etmesi yüzünden sözleşmenin hüküm ifade etmemesi dolayısıyla ortaya çıkar.
Menfi zarar kapsamına şunların gireceği kabul edilmektedir.( Haluk Tandoğan , Türk Mesuliyet Hukuku, s. 427-428 )
a-Sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler: Harçlar, posta giderleri, noter ücreti gibi,
b-Sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılık edanın kabulü için yapılan masraflar,
c-Sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısıyla uğranılan zarar: gönderilen şeyin yolda kaybolması gibi,
ç-Sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatının kaçırılması dolasıyıyla uğranılan zarar; hükümsüz sayılan sözleşmeyle satın alınan şey, örneğin o zaman başkasından 100 liraya alınabilirken, şimdi 120 liraya alınabilmesi,
d-Başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısıyla uğranılan zarar,
e-Dava masrafları
Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde borçlunun temerrüdü durumunda, alacaklıya tanınmış haklar TBK"nın 125. maddesi ile düzenlenmiş olup, temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcun ifasını ve gecikme sebebiyle tazminat isteme hakkına sahiptir. Alacaklı, ayrıca borcun ifasından ve gecikme tazminatı isteme hakkından vazgeçtiğini hemen bildirerek, borcun ifa edilmemesinden doğan zararının giderilmesini isteyebilir veya sözleşmeden dönebilir. Sözleşmeden dönme halinde taraflar, karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulurlar ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Bu durumda borçlu, temerrüde düşmekte kusuru olmadığını ispat edemezse alacaklı, sözleşmenin hükümsüz kalması sebebiyle uğradığı zararın giderilmesini de isteyebilir.
Somut olayda; taraflar arasında baz istasyonunun kurulmasına ilişkin kira sözleşmesinin varlığı hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kira sözleşmesinin " tesisin aralıksız çalışması " başlığı altında düzenlenen 3. maddesine göre; kiraya verenin, kiracıya ait sisteme, tüm parçalarına ve sistemi çalıştıran elektrik enerjisine her ne surette olursa olsun
müdahale hakkının bulunmadığı, tesise herhangi bir nedenle ulaşılmasının engellenmesi halinde, meydana gelecek her türlü işletme zararı dahil kiracının tüm zararlarının kiraya veren tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Davacı kiracı, kira sözleşmesinin yapılmasının ardından, sözleşme uyarınca kurulacak baz istasyonu için davalıya ait taşınmazda montaj çalışmalarına başlanıldığını, ancak davalı kiraya verenin montaj sırasında zorluk çıkardığını, montaj ekibine evi açmamaya başladığını, zarara uğradığını iddia etmiş; davalı kiraya veren ise, mahalle sakinlerinin baz istasyonunun kurulmasına tepki gösterdiklerini, bu hususta tehdit edildiğini, bu sebeple sözleşmeyi haklı olarak feshettiğini savunmuştur.
Bu durumda; davalı kiraya verenin, TBK"nın 301. maddesi uyarınca kiralananı, sözleşme süresince kullanıma elverişli bulundurma yükümlülüğünü yerine getirmediği, sözleşmeye aykırı hareket ettiği, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği anlaşılmış olup; davacı kiracı, haksız fesih nedeniyle davalıdan menfi zarar kapsamında, ispat edilebilen, icra takibine konu baz istasyonu söküm masraflarının kendisine ödenmesini isteyebilecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece; haksız fesih nedeniyle davacı kiracının menfi zarar kapsamında, sözleşme uyarınca yapmış olduğu masrafları isteyebileceği dikkate alınarak, davacı tarafından yapıldığı ispat edilebilen takibe konu masraf bedelinin tespiti ile hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken; eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nın Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440.maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.10.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.