Yağma - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2015/5837 Esas 2018/3011 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Ceza Dairesi
Esas No: 2015/5837
Karar No: 2018/3011
Karar Tarihi: 04.04.2018

Yağma - Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2015/5837 Esas 2018/3011 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen bir yağma davasında verilen karar temyiz edilmiştir. Hakim, delilleri objektif bir şekilde değerlendirerek şüpheden kanaate ulaşır. Delillerin tamamı birlikte değerlendirilirse, bu hakiki delil olarak kabul edilebilir. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır ve herkes, tanık da dâhil olmak üzere değerlendirilmelidir. Deliller yeterince araştırılmamışsa veya soruşturma eksikse, bu durumlar giderilmelidir. Hakim, tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşmalıdır. Suç teşkil eden bir haksız fiilin işlenip işlenmediğinin sorunu çözümlenmeden önce, iddia ve iddia ile bağlı kanıtlar ve savunmanın değerlendirilmesi gerekmektedir. Mahkeme, sanığın suçlu olup olmadığına karar vermeden önce, mağdur ve/veya tanık gaip, vefat etmiş, adresi meçhul veya ulaşılamaz olsa bile mahkeme huzurunda ifadesinin alınması gerektiğini belirtir. Karar CMK'nin 210/1. maddesine aykırı olduğundan bozulmuştur. Kararda CMK'nin 210/1. maddesi açıklanmamıştır.
6. Ceza Dairesi         2015/5837 E.  ,  2018/3011 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
    SUÇ : Yağma
    HÜKÜM : Mahkumiyet

    Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun nitelik, ceza türü, süresi ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:

    Hakim bu güne dayanarak dünü öğrenir. Dün hakkındaki şüphesini deliller sayesinde yener. Şüphenin yenilmesi ile şüphe yerini belirliliğe terk eder.

    Delillerin gösterdiği objektif bakımından bir ihtimaldir. Buna rağmen ihtimal belli bir dereceye gelince kanaat (kanı) olacaktır. Şüphe yerini kanaate bıraktığında ispata aranan belirlilik ortaya çıkar. Her olayda lehe ve aleyhe delil vardır.

    Kanaati meydana getiren delillerin tek tek değerlendirilişi kadar hep birlikte değerlendirilmesi de mümkündür. Deliller bütünlük teşkil ediyorsa bir bütünün birbiri ile uyuşan birbirini tamamlayan parçaları ise bu hakiki delildir.İspat konusu hüküm verme gerçeğinin bir parçası olan olay hakkında hüküm vermektir.

    Gerçekten Hakim geçmişte ne olduğunu nasıl olduğunu bilmeye mecburdur. Elindeki imkan (bugün) dür.

    Bu günden maksat da, bu gün var olan ve varlığını duygularımızla öğrendiğimiz şeylerdir. İşte “delil” budur.

    Delillerin bu günkü akılcı anlayışına göre Hakimin (kanaati) ispat edilmesi istenen olayların tahlili bir tetkiki ile lehe ve aleyhe bütün şartları tenkidi ile değerlendirmesinin mahsulü olacaktır. İspat edilmesi gereken şüpheli olandır. Delillerden biri de tanıktır. Tanık taraflardan olmayan fakat olayın tanığı olmuş bir kişinin o olay hakkında beş duyusu ile edindiği sübut konusunda karar verecek mahkeme ve/veya Hakim huzurunda tanıklık yapanın sözlü beyanıdır. Sanık dışında herkes bu konumda ele alınabileceği dikkate alınarak değerlendirme yapılacağı bir muhakkaktır.
    ./..



    Bütün isnat araçları delildir. Soyut olarakta deliller eşdeğerdedir. Bu nedenle deliller yeterince araştırılmamış veya soruşturma eksik ise bu hususlar giderilmelidir. Soruşturma evresinde toplanmamış delilleri mahkemenin toplaması gerekir. Hakimin sanık lehine ve aleyhine olan delilleri araştırıp; tam bir inanışla özgürce değerlendirerek kuşkudan arınmış bir sonuca ulaşması gerekir. Maddi gerçeğin olayın bir bütünü veya parçasını temsil eden kanıtlardan ortaya çıkarılması gerekir. Bir takım varsayımlara dayanılarak karar verilmesi ceza muhakemesinin amacına kesinlikle aykırıdır. Şüphelinin eylem ve/veya eylemlerin bir suç olup olmadığı belirlenmesi için önce suç teşkil eden bir haksız fiilin işlenip işlenmediğinin sorunu çözülerek başlanır. Bu da iddia ve iddia ile bağlı kanıtlar ve savunmanın değerlendirilmesi ile cevaplanacaktır. O halde, olayın varsa mağduru ve/veya tanığı gaip, vefat etmiş, adresi meçhul veya ulaşılamaz olduğu saptanmadıkça mutlaka mahkeme huzurunda ifadesinin alınması gerekir.

    Yukarıdaki açıklamalar ışığında, tamamı sözlü yargılamadan oluşan dosyamıza gelince; mağduru ...’ün adresi resen araştırılıp, saptanması halinde mahkeme huzurunda ayrıntılı beyanı alınıp, beyanları arasında herhangi bir aykırılık oluşursa bu durumunda da anılan aykırılığın usulünce giderilmesi sağlandıktan sonra, sonucuna göre tüm deliller bir bütün halinde değerlendirilerek; sanığın suç teşkil eden haksız bir fiili olup olmadığı, varsa bunun hukuki nitelendirilmesinin takdiri gerektiği düşünülmeden, C.M.K.nın 210/1. maddesine aykırı olarak mağdurun duruşma da dinlenilmesinden vazgeçilerek yargılamaya devamla yerinde ve yeterli olmayan yazılı biçimde karar verilmesi,

    Bozmayı gerektirmiş, sanık ... ve savunmanının temyiz itirazı bu bakımdan yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenlerle istem gibi BOZULMASINA, 04.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    NA/ŞG


    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.