Abaküs Yazılım
10. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/11372
Karar No: 2014/26626

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2014/11372 Esas 2014/26626 Karar Sayılı İlamı

10. Hukuk Dairesi         2014/11372 E.  ,  2014/26626 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Sivas İş Mahkemesi
    Tarihi :06.03.2014
    No :2012/107-2014/89

    Dava, Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemine ilişkindir.
    Mahkeme, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
    Davacı, 01.10.1991 tarihinden dava tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini ve 6111 sayılı Yasadan faydalanma hakkının saklı tutulmasını istemiştir. Mahkemece, 6111 sayılı Yasa ve 5510 sayılı Yasa geçici 17. maddesi gereği ihya ve yapılandırma prim borçları ödenmeyen sürelerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içerisinde; davacının, 13.04.1993 tarihinde Kuruma intikal eden giriş bildirgesine göre, 01.10.1991 tarihi itibari ile, Bağ-Kur tescilinin yapıldığı; davacının, sadece 30.06.1993 tarihinde prim ödemesi yaptığı, davacının 01.10.1991-11.07.1994, 26.10.2004-24.10.2008 tarihleri, arasında ve 18.05.2009’da başlayıp devam eden vergi kaydının olduğu; 09.12.1991 tarihinde başlayıp devam eden Sivas Şoförler ve Otomobilciler Odasında kaydı olduğu, 15.04.2011 tarihli sigortalılık bilgilerinde; davacının 01.10.1991’de başlayıp kesintisiz 24.10.2008 tarihine kadar sigortalı göründüğü, 02.05.2011 tarihinde Sivas Şoförler ve Otomobilciler Odasında denetim yapıldığı ve davacının oda kaydının geçersiz kabul edildiği, bu nedenle, davacının sigortalılığının 04.05.2011 tarihli sigortalılık bilgilerinden anlaşılacağı üzere, vergi kaydı esas alınarak yapıldığı ve davacının 01.10.1991-11.07.1994, 26.10.2004-24.10.2008, 18.05.2009-devam şeklinde sigortalı göründüğü, 6111 sayılı Yasa borçlanması ve 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesine göre, ihya planında ise, yine, vergiye kayıtlı olduğu süreler esas alınarak ödeme planı hazırlandığı, davacının ise, ödeme yapmadığı dosyadan görülmektedir. 11.12.2012 tarihli sigortalılık bilgilerinde; davacının 01.10.1991 de başlayan sigortalılığına 31.12.1991 tarihinde 19 kodla terk verildiği, daha sonra 01.05.2008- 24.10.2008 ve 18.05.2009 –devam şeklinde sigortalılık verildiği görülmektedir.
    1-) Öncelikle, sigortalılık bakımından ihtilafsız süre net olarak belirlenmelidir. Nitekim, davacı dava dilekçesinde 01.10.1991 tarihinden dava tarihine kadar Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitini istemiştir. Oysa, Kurum 6111 sayılı Yasa borçlanması ve 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesine göre ihya planında ise, davacının, sadece vergiye kayıtlı olduğu dönemlerde sigortalı olabileceğini kabul ederek, buna göre hesaplama yapmıştır. Bu nedenle, davalı Kurumdan, 1479 sayılı Yasanın Ek 19. maddesi ve 5510 sayılı Yasanın geçici 17. maddesine göre, davacının sigortalılığı durdurulmasa idi hangi sürelerde sigortalı kabul edileceği sorulup belirlenerek, taraflar arasındaki ihtilaf konusu dönem belirlenmelidir.
    2-)Yukarıda yapılan açıklama çerçevesinde; dava konusu olmasına karşın, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olarak kabul edilmediği süreler sözkonusu olursa; davanın yasal dayanağı; 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun Geçici 7. maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanunun geçici 20. maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddeleridir.
    01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerinde “...kendi adına ve hesabına çalışanlar olarak nitelendirilen bağımsız çalışanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına yazılı olan gerçek kişiler...”, “meslek kuruluşuna yazılarak çalışmaya başladıkları tarihten itibaren” zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılmışken, anılan maddelerde 19.04.1979 gün ve 2229 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik ile meslek kuruluş kaydı zorunluluğu kaldırılarak, “kendi adına ve hesabına” çalışma koşulu ve belirtilen nitelikte çalışmaya başlama tarihi sigortalılık niteliğini kazanmak için yeterli kabul edilmiştir.20.04.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile yapılan düzenlemede, kendi adına ve hesabına çalışma koşuluna ek olarak “gerçek ve götürü usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan kanunla kurulu meslek kuruluşlarına usulüne uygun olarak kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadır.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikte ise bu kez, kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gerçek ve götürü usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar, Esnaf ve Sanatkarlar Siciline kayıtlı bulunanlar veya kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun kayıtlı bulunanlardan” gelir vergisi mükellefi olanlar, mükellefiyetin başlangıç tarihinden, gelir vergisinden muaf olanlar ile vergi kaydı bulunmayanlar da Esnaf ve Sanatkarlar Siciline veya kanunla kurulu meslek kuruluşlarına kayıt oldukları tarihten itibaren kendiliğinden sigortalı sayılmışlardır.
    02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemede de; kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan; “gelir vergisi mükellefi olanlar ile, gelir vergisinden muaf olanlardan Esnaf ve Sanatkar Sicili ile birlikte kanunla kurulu meslek kuruluşuna usulüne uygun olarak kayıt olanlar” sigortalı sayılmışlardır.
    1.10.2008 tarihi sonrasındaki dönem yönünden ise, davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. ve devamı maddeleridir.
    5510 sayılı Yasanın 4. maddesinin 1. fıkrasında “Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; …
    b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
    1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
    2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar, sigortalı sayılırlar.” düzenlemesine yer verilmiştir.
    Anılan düzenleme ve devamındaki “Sigortalılığın Başlangıcı” başlığını taşıyan 7. madde hükümlerine göre, “...kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar” olarak nitelendirilen çalışanlardan “gerçek ve basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar” için mükellefiyetin başlangıç tarihinden, “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmakla beraber gelir vergisinden muaf olanlardan “esnaf ve sanatkarlar siciline kayıtlı olanlar” kayıtlı oldukları tarihten itibaren sigortalı sayılmaktadırlar.
    22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile değişik 1479 sayılı Yasa"nın 24. ve devamı maddeleri yürürlükte olup, sigortalılık niteliğinin varlığı sorunu da, anılan düzenleme doğrultusunda çözümlenmelidir. Belirtmek gerekirse anılan düzenlemenin açıkça değindiği üzere, sigortalılığın oluşumu yönünden “kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma” olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi dairesine ve meslek kuruluşuna kayıtlı olmak; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda ve vergi kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır. Hâl böyle olunca, uyuşmazlık konusu olan dönemde, davacının kendi nam ve hesabına çalışmasına ilişkin olmak üzere; davacının adına her türlü motorlu araç gereç kaydı olup olmadığı, yoksa, gerçekten kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının nasıl gerçekleştiği, trafik sicili, zabıta, maliye, muhtarlık vs. marifetiyle araştırılmalı, oda aidatı ödeyip ödemediği, hazirun cetvellerinde adının yer alıp almadığı sorulmalı ve sigortalılığın zorunlu ve vazgeçilmez bir hak olduğu hususu gözetilerek resen araştırma yapılabileceği de göz önünde bulundurularak tüm deliller toplandıktan sonra varılacak sonuç uyarınca, açıklanan yasal düzenlemeler çerçevesinde ve ayrıca 5510 sayılı Yasanın 4/1-b maddesinin yürürlüğe girdiği 01.10.2008’den sonrası dönem için de bu yasa çerçevesinde değerlendirme yapılıp, davacının kendi nam ve hesabına bağımsız
    çalışmasının bulunup bulunmadığı tereddütsüz belirlenip hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
    3- 5510 sayılı Yasaya 10.09.2014 tarih ve 6552 sayılı Yasanın 58. maddesi ile eklenen geçici 54. maddesine göre “ Mülga 4355 sayılı Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Ticaret Borsaları Kanunu, mülga 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri Kanunu ve mülga 507 sayılı Esnaf ve Küçük Sanatkarlar Kanununa göre; esnaf ve sanatkar siciline veya odasına ya da her ikisine birden kayıtları bulunmakla birlikte üye kayıtlarının mevzuata uygun olarak yapılmadığının tespit edilmesi üzerine, Kuruma kayıt ve tescili yapılmakla birlikte, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılık süreleri geçersiz sayılarak iptal edilen sigortalılardan 22/3/1985 tarihinden sonraki sürelere ait prim, gecikme zammı ve gecikme cezalarının 31/12/2013 tarihine kadar ödenmiş olması şartıyla 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları başlangıç tarihinden itibaren geçerli sayılır.” düzenlemesi getirilmiştir.
    Mahkemece, 6552 sayılı Yasa ile 5510 sayılı Yasaya eklenen geçici 54. maddesinin dava konusu somut olaya uygulanıp uygulanamayacağı irdelenmelidir.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma gerekir.
    O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 12.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi