20. Hukuk Dairesi 2016/9196 E. , 2018/3635 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
BİR. DOS. DAVACISI: ...
DAVALILAR : Hazine - Orman Yönetimi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin ... ilçesi, ...köyü, 49 parselde sayılı tapulu taşınmazı 21/01/1991 tarihinde üçüncü şahıstan tapuda satın ve devir aldığını, devir aldığı tarihte tapuda hiçbir sınırlayıcı kayıt bulunmadığını, bilahare 2012 yılı Mayıs ayı başında taşınmazını satışa çıkardığında tapulu taşınmazını büyük bir bölümünün kesinleşmiş orman sınırları dahilinde kaldığını ve bu hususun 08/04/1993 tarihinde tapu kayıtlarına işlendiğini öğrendiğini, ancak müvekkiline bu şerhle ilgili olarak hiçbir bilgilendirme yapılmadığını, 1957 yılında ...köyünde arazi kadastrosunun yapıldığını ve davaya konu taşınmaza tapu kaydı tesis edildiğini, aynı yörede 1992 tarihinde orman kadastrosunun yapıldığı ve taşınmazın büyük bölümünün orman sınırları içerisinde kaldığını, bu hususun mahkemece yapılacak keşifte belirleneceğini, müvekkilinin güven duyduğu tapu kaydının kesinleşmiş orman tahditi sınırları içerisinde kalması nedeniyle maddi olarak ciddi bir zarara uğradığını, taşınmazın kaydında tarla vasfının yazması nedeniyle maddi zarar tayininin net gelir metoduna göre yapılması gerektiğini belirterek ilerde belirlenecek değer üzerinden şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesine dava ve talep etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile talep ettikleri tazminat miktarını 491.000,00 TL’ye çıkarmış ve ıslah harcını da yatırmıştır.
Yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne 491.000,00 TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş,hükmün davacı Hazine vekilinin temyiz etmesi sonucunda Yargıtay ... Hukuk Dairesinin 2014/14833 E. - 2014/27932 K. sayılı ilamı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma ilamında; “ Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve yasalarla iç hukuk yönünden, gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile kabul edilmiş temel haklardandır. (Anayasa Md. 35/1, AİHS Ek Prot. 1-1) Türk Medeni Kanununun 683. maddesinde de bir şeye malik olan kimsenin hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisi belirtilmiş, malikin malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız el atmanın önlenmesini de dava konusu edebileceği hüküm altına alınmıştır.
Mülkiyet hakkı, ancak kamu yararının bulunduğu hallerde sınırlandırılabilir veya tamamen kaldırılabilir. Ne var ki, bu sınırlandırma veya kaldırma gerçekleştirilirken; T.C Anayasasının 90/5.maddesi ile iç hukukun üstünde sayılan AİHS Hükümleri gereğince AİHM tarafından oluşturulan 30.5.2006 tarih 1262/02 sayılı kararda ifade edildiği üzere; “… bir kişiyi mülkünden yoksun bırakan bir önlemin…”, “kamu yararına meşru bir amaç gütmesi gerektiği…”, bu önlem alınırken “… başvurulan yollar ve gerçekleştirilmesi amaçlanan hedef arasında makul bir oransallık ilişkisi olması gerektiği…”, kişinin “… kişisel ve haddinden fazla yük taşıma zorunda kalması halinde gerekli dengenin kurulamayacağı…” açıktır.
Diğer bir anlatımla, kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır.
Somut olayda; dava konusu taşınmaz orman olarak sınırlandırılmış, malikin mülkiyet ve tasarruf imkanı ortadan kaldırılmıştır.
-2-
2016/9196 - 2018/3635
Davacının taşınmazı orman olarak sınırlandırıldığı ve taşınmazdan yararlanma ve tasarruf etme hakkı kısıtlandığı halde, tapusu davacı üzerinde diye tazminat talebinin reddi, Ek 1 nolu Protokolün 1.maddesi ile AİHS’nin 6. maddesine aykırıdır.
Bu nedenle, Orman olarak sınırlandırılan ve tapusu halen davacı üzerinde bulunan taşınmazın eylemli orman alanı olarak kullanılan bölümde kaldığından taşınmaza ... tarafından fiilen el atıldığı ve böylece kamulaştırmasız el atma olgusunun da gerçekleştiği sabit olduğundan bedelinin ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; 1) Dava konusu taşınmaz orman sayılan yerlerden olup, orman sınırları içerisinde bulunması nedeniyle davacının taşınmazlardan yararlanma ve tasarruf etme hakkı kalmadığından, ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ... davaya dahil edilip onun yönünden davanın kabulüne, Hazine hakkındaki davanın ise husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Alınan raporlar, zemin değerinin tespiti açısından hüküm kurmaya elverişli değildir. Şöyle ki; Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, emsal taşınmazların gerçek satış değerlerini yansıtmadığından bahisle, piyasa rayicinden söz edilerek taşınmazın zeminine değer biçilmiş olup, bu rapora göre hüküm kurulması mümkün değildir.
Bu durumda, taraflara tapu kaydı mahkeme kararı ile iptal edilen taşınmaza yakın bölgeden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüz ölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, eksik inceleme ile karar verilmesi, doğru görülmemiştir.” denilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama esnasında, bu dosya ile birleştirilen 2015/388 Esas sayılı dava dosyasında davacı ... Yönetimi vekili dava dilekçesinde özetle;...ili, ... ilçesi ...köyü mülki sınırları içerisinde kalan 49 nolu parsel ile ilgili 6831 sayılı Orman Kanunu 3302 sayılı Kanunla değişik 2/B uygulaması yapıldığını, parselin bir kısmının Devlet ormanı sınırları içerisinde kaldığını tespit edildiğini belirterek...ili, ... ilçesi ...köyü 49 nolu parselin tapu kaydının iptalini, müdahalenin önlenmesini, taşınmazın orman vasfı ile Hazine adına tesciline karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Mahkemece;
1-Birleşen dosyalar üzerinden yapılan yargılama sonucu; davanın Orman Yönetimi yönünden pasif husumet yokluğundan reddine,
2-Davanın davalı Hazine yönünden kısmen kabul, kısmen reddi ile 400.864,76 TL"nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
3-Birleşen 2015/388 Esas sayılı dosyadaki davanın kabulü ile dava konusu...ili, ... ilçesi, ...köyü 1 pafta 49 parselde tapuya kayıtlı taşınmazın 04/12/2015 havale tarihli fen bilirkişi raporunda 49 (B) ile gösterilen 4910 metre karelik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfı ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazın 1957 yılında yapılan tapulama çalışmaları sonucunda Cemil Şirin isimli şahıs adına tescil edildiği, davacının da satın almak suretiyle 21.01.1991 tarihinde taşınmaza malik olduğu, taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan orman kadastrosu çalışmaları sırasında taşınmazın Kestanelik III Devlet Ormanı sınırları içerisinde kaldığının tespit edildiği ve bu nedenle taşınmazın tapu kaydı üzerine 09.04.1993’te satılamaz şerhinin konulduğu anlaşılmıştır.
Mahkemece, davanın Hazine yönünden kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Şöyle ki; bozma ilamından sonra Orman Yönetimi tarafından taşınmazın tapusunun iptaline yönelik açtığı dava ile eldeki dava birleştirilmiş, taşınmazın orman tahdidi içinde kalan kısmı açısından tapusunun iptaline karar verilmiş, tapu iptaline ilişkin kısım açısından davacı temyiz talebinde bulunmamıştır. Bu durumda taşınmazın tapusunun iptaline ilişkin kısmı açısından kurulan hüküm temyiz konusu olmadığından kesinleşmiştir. Devlet ormanları özel mülkiyete konu olamayacak ise de genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, bu şekilde tapu sicili hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının tazmininin gerektiği, davacının bu zararından da; TMK’nın 1007. maddesi kapsamında Hazine sorumludur.
-3-
2016/9196 - 2018/3635
Ancak dava konusu taşınmazın tapu kaydında kamulaştırma şerhi bulunmakta olup, mahkemece bu şerhin kaynağı ve dava konusu taşınmazın kamulaştırma işlemine konu olmuş ise kamulaştırmadan dolayı davacıya bir ödemede bulunup bulunulmadığı araştırılmamış, bulunulduğu takdirde davacının edindiği bu bedelin hükmedilecek tazminat miktarından düşülmesi gerektiği düşünülmemiş, bu hususlar kararda tartışılmamıştır.
Bundan başka taşınmazın değerini belirlemeye yönelik yapılan araştırmada arsa niteliğinde taşınmaza emsal metodu kullanarak değer belirlenmiş ise de; somut emsal olarak değerlendirilen taşınmaza ilişkin bilirkişilerce değerlendirmeye esas alınan satış tarihi (06/04/2012) itibariyle imar planı içine alınıp alınmadığı, imar parseli olup olmadığı, belediye hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, yararlanmakta ise hangi hizmetlerden yararlandığının, etraflarının meskun alan olup olmadığı, fiili imar uygulaması sonucu oluşan imar parselleri mi, yoksa imar planına dahil olmakla birlikte olduğu gibi bırakılan kadastro parselleri mi olduklarının ilgili belediye imar müdürlüğü ile tapu müdürlüğünden sorulmamış, bilirkişi raporu denetlenmeden hüküm kurulmuştur,
Ayrıca taşınmazın üzerinde bulunan ağaçların değeri hesaplanırken bu ağaçların dikme suretiyle mi oluştuğu, yoksa kendiliğinden yetişen orman ağaçları mı olduğu, tapusu iptal edilen kısımda bulunan ağaçların hangileri olduğu belirlenmeden tanzim edilen bilirkişi raporu hükme dayanak yapılmıştır. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
O halde mahkemece taşınmazda bulunan kamulaştırma şerhinin dayanağı araştırılarak taşınmazda bir kamulaştırma işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise davacıya kamulaştırmadan dolayı bedel ödenip ödenmediği hususları araştırılmalı, hükme esas alınan raporda somut emsal olarak belirlenen taşınmaza ilişkin olarak yukarda bahsedilen bilgiler araştırılmalı, bilirkişilerce somut emsal alınan taşınmazın uygun emsal olup olmadığı denetlenmeli, yeniden yapılacak keşif ile tapusu iptal edilen kısımda bulunan ağaçların yaşı, cinsi ve sayısı belirlenmeli, bilirkişilerce somut emsal olarak alınan taşınmazın, uygun emsal olmadığı belirlendiği takdirde taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve değerlendirme tarihi olan dava tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren, emsal ile tazminat istemine dayanak taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin karşılaştırıldığı rapor alınması, alınan emsal ile tazminata konu taşınmaza ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, tazminata konu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenmeli, taşınmazda kamulaştırma işlemi yapılmış ve davacıya kamulaştırmadan dolayı bir bedel ödenmiş ise bu bedel de değerlendirmeye alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.