20. Hukuk Dairesi 2016/7199 E. , 2018/3631 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 14.04.2015 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin maliki olduğu; ... ilçesi .... mevkii 208 parsel sayılı taşınmazın ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/180 E. - 2007/156 K. sayılı ilamıyla orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 11.02.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak toplam 890.521,06 TL tazminatın tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, 890.521,06TL tazminatın tapunun iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği 13.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1957 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında ... ilçesi .... mevkii 208 parsel sayılı 6.300m2 yüzölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle zeytinlik niteliği ile ... adına tespit ve tescil edildiği, ırsen intikal yoluyla bir kısım davacıların murislerine ve bir kısım davacılara geçtiği, yenileme yoluyla 6.471,81 m2 yüzöçümüyle 318 ada 7 parsel numarasını aldığı, Orman Yönetimi tarafından açılan dava sonucu ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/180 E. - 2007/156 K. sayılı ilamıyla çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptal edilip orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verildiği, temyiz incelemesinden geçerek 13.05.2008 tarihinde kesinleştiği, tapuda infazının yapıldığı, eldeki davanın ise 14.04.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
4721 sayılı TMK’nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetlerinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih
-2-
2016/7199 - 2018/3631
itibariyle de taşınmazların değerinin tespit edilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Zararın meydana geldiği tarihe göre, tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Taşınmazın niteliği arazi ise gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince ormanlar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında çekişmeli taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişi adına oluşturulduğu, ırsen intikal yoluyla davacılara geçtiği bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacının gerçek zararının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur. Davacıların zararı, ...2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/180 E. - 2007/156 K. sayılı kararının kesinleştiği 13.05.2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarihin değerlendirme tarihi olarak esas alınması gerekmektedir.
... Belediye Başkanlığı; tazminat istemine konu taşınmazın 13.05.2008 tarihi ve öncesi itibariyle belediye sınırları içinde, imar planı dışında olduğunu, küçük bir kısmının karayolu üzerinde kaldığını, belediyenin çöp toplama, kanalizasyon vb. hizmetlerinden faydalanmadığını, kadastral parsel olduğunu belirttiği halde hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda; soyut olarak çekişmeli taşınmazın arsa niteliğinde olduğu açıklanıp emsal incelemesi ve endeks uygulaması yapılarak dava tarihindeki değeri belirlenmiş, daha sonra tapunun iptaline ilişkin kararın kesinleştiği tarihteki TÜİK verileri uygulanmak suretiyle 13.05.2008 tarihi itibariyle tazminat tespit edilmiştir.
Bu durumda somut olayda davaya konu taşınmazın niteliğinin ve değerinin yöntemine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
Hal böyle olunca çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 13.05.2008 tarihi itibariyle Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı araştırılmalı, bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, taraflara, dava konusu taşınmazlar ile aynı bölgeden bulunamaması halinde yakın bölgelerden, 15.05.2008 tarihinden önce ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer nitelikli ve yüzölçümlü satışları bildirmeleri için olanak tanınması, gerekli görülürse re"sen emsal getirtme yoluna gidilmesi, bu emsallere göre değer biçilmesi için konunun uzmanı bilirkişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu vasıtasıyla keşif yapılarak, denetlemeye olanak veren bilimsel verileri içeren rapor alınması, ve bu emsallere emsal satışların değerlendirme (15.05.2008) tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle değer tespiti, bundan sonra emsal ile çekişmeli taşınmazların eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak, taşınmazlardan DOP payının düşülmesinin gerekip gerekmediği belirtilmek, üzerinde bina var ise, Bayındırlık Bakanlığı resmi birim fiyatları esas alınarak yıpranma payı düşülmek suretiyle gerçek zararın belirlenmesi, emsal alınan taşınmazlara ilişkin resmi satış akit tablolarının tapu sicil müdürlüğünden getirtilmesi, emsal taşınmazlar ile çekişmeli taşınmazlara ait Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen emlak vergisine esas olan m² değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, çekişmeli parsellerin, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporununda denetlenmesi, tazminat istemine konu taşınmazların arazi niteliğinde olduklarının belirlenmesi halinde ise çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle tarımsal gelir metoduna göre 15.05.2008 tarihindeki gerçek değerleri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.