8. Hukuk Dairesi 2015/23153 E. , 2016/1464 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti
... ile Hazine ve ... aralarındaki muhdesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair...Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen 19.11.2013 gün ve 772/756 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, vekil edenin kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan ve sınırları keşif yerinde gösterilecek taşınmazın Devlet karayolu sebebiyle kamulaştırıldığını, üzerinde bulunan muhdesatların davacı tarafından yaptırıldığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Hazine vekili, davacının davasını ispat etmesi gerektiğini bildirmiş, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 30.07.2013 tarihli teknik bilirkişi raporunda A harfli gösterilen mavi boyalı alandaki B harfi ile gösterilen hayvan barınağı niteliğindeki yapı ile zeytin ağaçlarından oluşan muhdesatın davacıya ait olduğunun, hayvan barınağının 7.393,26 TL zeytin ağaçlarının değerinin ise 1.838,92 TL olduğunun tespitine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, muhdesatın tespiti istemine ilişkindir.
1-Taşınmaz üzerindeki muhdesatın tespiti davaları kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun sonucu olarak bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında ortaklığın giderilmesi davası mevcut ise o davanın yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan diğer tüm tapu maliklerinin veya tapu kayıt malikinin mirasçılarının, kamulaştırma sözkonusu ise kamulaştırılan taşınmaz maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olarak yer almaları zorunludur.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; muhdesatların bir bölümünün tescil harici alanda, bir bölümünün ise 115 ada 38 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 115 ada 38 parsel sayılı taşınmazın dosya içeriğindeki tapu kaydının incelenmesinde, dava konusu taşınmazın davada yer almayan...,... ve...Genel Müdürlüğü adlarına paylı olarak kayıtlı bulunduğu anlaşılmaktadır. Diğer deyişle, kayıt maliklerinin davada yer almadığı, husumetin sadece tescil harici taşınmaz yönünden Hazine ve... Köyü"ne yöneltildiği, dolayısı ile taraf teşkilinin sağlanmadığı görülmektedir. Taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek hüküm verilemezse de, yargılamanın devamı sırasında sağlanması mümkündür.
O halde mahkemece yapılması gereken, öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması, HMK"nun 124. maddesinde belirtilen hükümlerin göz önünde bulundurulması; davaya katıldıkları takdirde delillerini sunmaları konusunda kendilerine süre ve imkan tanınması, savunmaları doğrultusunda delillerin toplanması, ondan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanacak tüm deliller birlikte tartışılıp değerlendirilerek istek hakkında olumlu veya olumsuz karar verilmesi gerekirken, usulü eksiklik giderilmeden yazılı gerekçelerle işin esasına girilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüyle, yerel mahkeme hükmünün yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 28.01.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
(Muhalif)
KARŞI OY
Dava, Kamulaştırma Kanunu"nun 19. maddesindeki başkasına ait taşınmaz üzerinde muhdesat (yapı veya bitki) meydana getiren zilyetlerin bu muhdesatların kamulaştırma bedelini alabilmelerine imkan veren hükümden yararlanabilmek için, zilyet tarafından HMK. 106/2. maddesi uyarınca açılmış "tespit davası" niteliğindedir.
Bu dava mülkiyete yönelik ayni hakka dayalı bir dava değildir. Kişisel hakka yönelik bir tespit davasıdır. Bu nedenle davanın zeminin malikine yöneltilmesi gereklidir.
Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporunda, davacının tespitini talep ettiği yapının büyük bir bölümü ile tüm ağaçların kadastro harici bırakılan, kamulaştırma kapsamındaki, Devletin hüküm ve tasarrufu altında kalan taşınmaz içinde kaldığı belirlenmiştir. Yapının küçük bir bölümü ise, (38) parsel sayılı, davada davalı olarak gösterilmeyen gerçek kişiler ile .... Genel Müdürlüğü"nün paylı mülkiyetindeki (38) parsel sayılı taşınmaz üzerinde kaldığı belirlenmiştir. Kamulaştırma Kanunu"nun 19/son maddesi uyarınca, binalar yönünden zilyede ödenecek bedel; binaların "asgari levazım bedeli"dir. Asgari levazım bedeli hesabı için, binanın bütünün göz önüne alınması gerekmez. Bina başkasına ait taşınmaza kısmen taşıyorsa, taşan kısmın asgari levazım bedelinin hesaplanması mümkündür. Bu açıklamalar karşısında; binanın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki bölümüne ilişkin asgari levazım bedeli kamulaştırmayı yapan idare tarafından hesap edilebileceğinden; mahkemenin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmaza ilişkin bina bölümünü ve ağaçları tespitle yetinmesi yerindedir. Binanın taşan bölümüyle ilgili zemin maliki olan dava dışı kişilerin davaya katılmasını, taraf teşkilini gerektiren bir hukuki gereklilik bulunmamaktadır. Hükmün esasının temyiz incelemesinin yapılması gerektiğini düşünüyor; Değerli çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 28.01.2016