20. Hukuk Dairesi 2016/6930 E. , 2018/3628 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVACILAR : ... ve Ark.
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacılar vekili 08.04.2014 tarihli dilekçe ile; müvekkillerinin maliki olduğu ... ilçesi, ... mahallesi 1 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/79 E. - 2007/148 K. sayılı ilamıyla kıyıda kaldığı gerekçesiyle bedelsiz olarak hükmen tapusunun iptaline karar verildiğini, tapunun iptal edilmesi sebebiyle zararın oluştuğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı tutup şimdilik 10.000 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesi istemiyle dava açmıştır. Daha sonra 06.10.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle fazlaya ilişkin hakları saklı tutup toplam 68.758,20 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini istemiştir.
Davalı Hazine; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulüne, toplam 68.758,20 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 1987 yılında yapılan genel arazi kadastrosu sırasında 1 ada 1 parsel sayılı 127,33 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tapu kaydı uygulanarak arsa niteliği ile... ve müşterekleri adlarına tespit ve tescil edildiği, daha sonra 12.08.1997 tarihinde intikal yoluyla ... ve bir kısım davacıların miras bırakanı ... ’a geçtiği, Karayolları Genel Müdürlüğünün 1 ada 1 parsel hakkında acele el koyma kararı aldığı, 25.10.2005 tarihli dilekçe ile acele kamulaştırma sebebiyle Kamulaştırma Kanunun 27.maddesi uyarınca acele el koyma ve bedel tespiti istemiyle ... ve ...’ı taraf göstererek dava açtığı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2005/376 E. - 2005/402 K. sayılı kararla çekişmeli taşınmazın tamamının kamulaştırma bedelinin 19.099,50TL olarak tespitine, kamulaştırma bedelinin davacı idarece TC Ziraat Bankası ...şubesinde açılan hesaba bloke edildiğinden dava edilen ve kamulaştırılan taşınmaza Kamulaştırma Kanununun 27. maddesi uyarınca davacı idare tarafından elkonulmasına kesin olarak karar verildiği, kararın davalılara tebliğ edilemediğinden kesinleşmediği, Hazine tarafından açılan dava sonucu ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/79 E. - 2007/148 K. sayılı ilamıyla 1 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının iptaline, kıyı olarak terkinine karar verildiği, temyiz edilmeksizin 04.02.2008 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 08.04.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
-2-
2016/6930 - 2018/3628
4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 1007. maddesi gereğince, tapu sicilinin yanlış tutulması nedeniyle zarara uğrayan kişinin bütün zararlarından devlet sorumludur. Tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu sahibinin oluşan gerçek zararı neyse, tazminatın miktarı da o kadar olmalıdır. Gerçek zarar; tapu kaydının iptali nedeniyle, tapu malikinin mal varlığında meydana gelen azalmadır. Tazminat miktarı, zarar verici eylem gerçekleşmemiş olsaydı, zarar görenin mal varlığı ne durumda olacak idiyse, aynı durumun tesis edilebileceği miktarda olmalıdır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 05.03.2003 gün ve 2003/19-152 E. - 2003/125 K.; 29.09.2010 gün ve 2010/14-386 E. - 2010/427 K.; 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 E. - 2010/668 K. sayılı kararı). Zarara uğrayan kişinin gerçek zararı ise, tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerledirme tarihine göre belirlenecek olup, bu tarih ise zararın meydana geldiği tarihtir.
4721 sayılı TMK"nın 705/2. maddesi uyarınca tapu iptal ve tescil istekli davaların kesinleştiği tarih itibariyle mülkiyet hakkı sona ereceğinden bu tarih itibariyle tapusu iptal edilen gerçek ve tüzel kişilerin zararı oluşacaktır. Dolayısıyla bu tür bir dava, taşınmazların mülkiyetinin yitirilmesine ilişkin iptal ve tescil davasının kesinleştiği tarihten sonra açılabileceğinden, mülkiyetin kaybedildiği tarih itibariyle de taşınmazların değerlerinin tespit edilmesi gerekmektedir.
Zararın meydana geldiği tarihe göre de tapusu iptal edilen gayrimenkulün niteliği ve değeri belirlenmelidir. Değerlendirme tarihi itibariyle taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile, arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle gerçek değer belirlenmelidir.
Somut olaya gelince kıyılar özel mülkiyete konu olamayacak ise de, genel arazi kadastrosu sırasında taşınmaz hakkında kadastro tespit tutanağı düzenlenerek tapu kütüğünün gerçek kişiler adlarına oluşturulduğu, daha sonra intikal yoluyla davacılardan ... ve diğer davacıların miras bırakanı... ’a geçtiği, bu şekilde tapu sicilinin hatalı olarak tutulduğundan, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında Devletin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu ve davacıların gerçek zararlarının karşılanması gerektiği kuşkusuzdur.
Ancak çekişmeli taşınmaz hakkında acele el koyma kararı bulunduğu halde mahkemece taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, davacılara kamulaştırma bedeli ödenip ödenmediği yönünde araştırma yapılmadan bilirkişilerce belirlenen tazminatın tamamına hükmedilmiştir. Kıyıya terkin edilen taşınmazın tamamı kamulaştırılmış ve kamulaştırma bedeli ödenmiş ise davacıların zararından söz edilemeyecektir. Kamulaştırma bedeli ödenmemiş ise davacıların zararı, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/79 E. - 2007/148 K. sayılı kararının kesinleştiği 04.02.2008 tarihinde oluşmuş olup, mahkemece bu tarih itibariyle taşınmazın niteliğinin ve değerinin belirlenmesi gerekmektedir.
Nevar ki, hükme dayanak yapılan bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın belediye sınırları içinde olduğu, belediye hizmetlerinden faydalandığı, etrafının meskun olduğu, arsa niteliğinde bulunduğu belirtilerek emsal kıyaslaması yöntemiyle dava tarihindeki değeri belirlenmiştir.
Mahkemece; tazminat istemine konu taşınmazın ve hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda emsal olarak incelenen taşınmazın 04.02.2008 ve emsalin satış tarihi itibariyle imar planı içinde olup olmadıkları, imar parseli iseler düzenleme ortaklık payının düşülüp düşülmediğinin, düşülmüş ise oranının, imar planı dışında iseler belediye ve mücavir alan sınırları içinde olup olmadıkları, belediye hizmetlerinden faydalanıp faydalanmadıkları, etraflarının meskun olup olmadığı, bulundukları cadde veya sokak itibariyle emlak vergisine esas asgari m² değerleri belediye başkanlığından sorulmadığından, emsal alınan taşınmazın resmi satış akit tablosu tapu müdürlüğünden getirtilmediğinden hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu da denetlenememektedir.
Bu durumda davaya konu taşınmazların niteliğinin ve değerinin yönetimine uygun şekilde tespit edildiği söylenemez.
-3-
2016/6930 - 2018/3628
Hal böyle olunca öncelikle tazminat istemine konu taşınmazın kamulaştırılıp kamulaştırılmadığı, davacılara kamulaştırma bedelinin ödenip ödenmediği yönünde gerekli araştırmalar yapılmalı, kamulaştırma yapılmadığının veya kamulaştırılmakla birlikte kamulaştırma bedelinin ödenmediğinin tespit edilmesi halinde çekişmeli taşınmazın tapu kaydının iptaline ilişkin kararın kesinleştiği 04.02.2008 tarihi itibariyle Bakanlar Kurulunun Yargıtay tarafından benimsenen 28.02.1983 gün ve 1983/6122 sayılı kararı ve Yargıtay İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı çerçevesinde arsa vasfında olup olmadığı araştırılmalı, taşınmazın bu ilkelere göre arsa niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde emsal incelemesi ve kıyaslaması yöntemiyle, arazi niteliğinde olduğunun saptanması halinde ise tarımsal gelir metoduna göre 04.02.2008 tarihindeki gerçek değeri tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Kabule göre de tazminat istemine konu taşınmazın paylı maliklerinden ... 02.08.1998 tarihinde ölmüş olup, mirasçılarından ... eldeki davada taraf olarak yer almadığı halde mahkemece anılan kişinin hayatta olup olmadığı, mirasçılarının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılmadan bilirkişilerce belirlenen tazminatın tamamının davacılara ödenmesine karar verilmesi de doğru değildir.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma, inceleme ve yetersiz bilirkişi raporlarına dayanılarak hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 10/05/2018 gününde oy birliği ile karar verildi.