Esas No: 2019/1167
Karar No: 2019/6842
Karar Tarihi: 04.12.2019
Yargıtay 20. Ceza Dairesi 2019/1167 Esas 2019/6842 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki, İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/03/2015 tarihli, 2015/74 esas ve 2015/169 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 06/05/2019 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1- Sanık hakkında, 06/11/2012 tarihli “kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı"nın 13/12/2012 tarihli, 2012/111948 soruşturma, 2012/39740 esas ve 2012/18158 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda; İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/07/2013 tarihli, 2013/12 esas ve 2013/667 sayılı kararı ile; TCK’nın 191/2 maddesi gereğince sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın sanık ... yönünden 10/09/2013 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği, infazı için 08/10/2013 tarihinde Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne gönderildiği,
2-Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 10/10/2013 tarihli çağrı yazısının sanığa 05/11/2013 tarihinde doğrudan mernis adresinde tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunca 28/11/2013 tarihinde karar verildiği ve dosyanın İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderildiği,
3-İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 29/05/2014 tarihli, 2014/8 esas ve 2014/510 sayılı kararı ile; Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı kağıdının tebliğ tarihi olan 05/11/2013 tarihinde sanığın askerde olduğu Askerlik Şubesinin cevabi yazısından anlaşıldığından, 18/07/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına karar verildiği,
4-Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 06/08/2014 tarihli çağrı yazısının sanığa 19/08/2014 tarihinde doğrudan mernis adresinde birlikte oturan annesi imzasına tebliğ edildiği,sanığın 10/09/2014 tarihinde, 10 günlük yasal başvuru süresini geçirdikten sonra müdürlüğe başvurduğu, yasal sürede başvuru yapmadığından dosyanın kapatılmasına İnfaz İşlemleri Değerlendirme Komisyonunca 25/09/2014 tarihinde karar verildiği,
5-Kanun yararına bozma istemine konu İzmir 37.Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2015 tarihli, 2015/74 esas ve 2015/169 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Kanun’un sanık lehine olduğu değerlendirilerek sanığın 5237 sayılı TCK’nın 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, TCK’nın 51/1. maddesi uyarınca hapis cezasının ertelenmesine, 2 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği, kararın 13/03/2015 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
6- Sanığın 2 yıllık deneme süresi içerisinde 03/05/2015 tarihinde işlediği kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı İzmir 35. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 03/04/2017 tarihli, 2015/968 esas ve 2017/313 sayılı kararı ile 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve kararın 22/05/2017 tarihinde kesinleştiği ve mahkemeye ihbarda bulunulması üzerine İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 04/12/2018 tarihli, 2015/74 esas ve 2015/169 sayılı ek kararı ile de; erteli 10 ay hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, kararın 14/12/2018 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi :
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2-3-4. maddeleri gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/07/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/667 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığından bahisle dosyanın gönderildiği İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nce sanığın, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin tebligatın yapıldığı tarihte askerlik hizmetini yerine getirdiğinden bahisle davaya devam olunmasına yer olmadığına ve önceki kararın infazı için dosyanın Cumhuriyet savcılığına gönderilmesine dair 29/05/2014 tarihli ve 2014/8 esas, 2014/510 sayılı kararı sonrasında, sanığın keza tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığından bahisle 5237 sayılı Kanun’un 191 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ve 2 yıl denetim süresi belirlenmesine ilişkin İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/03/2015 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, ertelenmiş 10 ay hapis cezasının aynen infazına ilişkin İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 04/12/2018 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı ek kararının ilk kararın kanun yararına bozulması hâlinde hukukî değerden yoksun kalacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
1- Sanık hakkında İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nce verilen 18/07/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/667 sayılı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararının ve yine anılan sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine ilişkin Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 10/10/2013 tarihli ve 2013/2141 DS sayılı çağrı yazısının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca sanığın mernis adresine doğrudan tebliğ edilerek kesinleştirildiği anlaşılmakta ise de;
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. madde ve fıkrasının, “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükmü ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsenmiş olması karşısında, öncelikle bilinen en son adres (bilinen bir adres yoksa ya da bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres) esas alınarak, anılan Kanun"un 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi ./..
hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği gözetilmeksizin, sanık hakkındaki söz konusu tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğü çağrı yazısının doğrudan mernis adresine tebliğe çıkartıldığı, dolayısıyla yapılan iki tebligatın da geçerli sayılamayacağının gözetilmemesinde,
2- Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 10. Ceza Dairesi"nin 22/12/2015 tarihli ve 2015/1717 esas, 2015/33429 karar sayılı ilâmında da belirtildiği üzere, sanığa 10 gün içinde denetimli serbestlik müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren tebligatın yapılması ve sanığın başvuruda bulunmaması üzerine, yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması bu tebligata rağmen de başvuruda bulunmadığı takdirde sanık hakkında davaya devam olunacağı nazara alındığında, somut olayda, sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde müracaat etmesine dair Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 06/08/2014 tarihli ve 2014/1703 DS sayılı çağrı yazısının 19/08/2014 tarihinde sanığın mernis adresine tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen denetimli serbestlik müdürlüğüne müracaat etmemesi üzerine Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 25/09/2014 tarihli ve 2014/4537 sayılı kararı ile dosya kaydının kapatılmasına karar verilmiş ise de; tek başına bu durumun ısrar olarak kabulünün mümkün bulunmadığı esasen denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmek üzere mahkemesince kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesinin gerektiğinin gözetilmemesinde, isabet görülmemiştir.”denilerek 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/03/2015 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C-)Konunun Değerlendirilmesi:
Sanık ... hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2-3-4. maddeleri gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 18/07/2013 tarihli kararının infazı aşamasında sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle dosyanın gönderildiği İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesince sanığın, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin tebligatın yapıldığı tarihte askerlik hizmetini yerine getirdiğinin anlaşılması üzerine davaya devam olunmasına yer olmadığına ve 18/07/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazı için dosyanın Cumhuriyet savcılığına gönderilmesine 29/05/2014 tarihinde karar verildiği, sanığın tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin gereklerine uygun davranmadığının bildirilmesi üzerine İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2015 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 191 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, aynı Kanun"un 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ve 2 yıl denetim süresi belirlenmesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Sanığın denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlediğinin ihbar edilmesi üzerine, ertelenmiş 10 ay hapis cezasının aynen infazına ilişkin İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 04/12/2018 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı ek kararının, İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesi"nin 05/03/2015 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı kararının kanun yararına bozulması hâlinde hukukî değerden yoksun kalacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
./..
1- Sanık hakkında İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nce verilen 18/07/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/667 sayılı tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın ve yine sanık hakkında denetimli serbestlik tedbirine başlanabilmesi için 10 gün içinde başvurması gerektiğine ilişkin Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 10/10/2013 tarihli ve 2013/2141 DS sayılı çağrı yazısının 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca sanığın mernis adresine doğrudan tebliğ edilerek kesinleştirildiği,
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/2. maddesinde yer alan “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” düzenlemesi ile gerçek kişilere yapılacak tebligat ile ilgili olarak iki aşamalı bir yöntem benimsendiği dikkate alındığında; öncelikle bilinen en son adres ile adres kayıt sistemindeki adres aynı ise, mernis adresi olduğu belirtilmeksizin adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre normal tebligat çıkarılıp, çıkarılan tebligatın bila tebliğ iade edilmesi halinde, aynı Kanun"un 21/2. maddesi uyarınca adres kayıt sistemindeki adres bilinen en son adres olarak kabul edilerek, merci tarafından tebligata 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 23/1-8 ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesi hükümlerine göre, “Tebligat çıkarılan adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olduğundan, tebliğ imkansızlığı durumunda, tebligatın, Tebligat Kanunu"nun 21/2. maddesine göre bu adrese yapılması” gerektiğine dair şerh düşülerek tebliğ işlemlerinin tamamlanması gerektiği, somut olayda sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın ve Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün çağrı yazısının doğrudan mernis adresine tebliğe çıkarıldığı anlaşılmış ise de; sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın sanıkla aynı konutta birlikte oturan yakını imzasına tebliğ edildiği,yine Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 10/10/2013 tarihli ve 2013/2141 DS sayılı çağrı yazısının tebliğinin, İzmir 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 29/05/2014 tarihli kararı ile 18/07/2013 tarihli tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri kararının infazına karar verilmesi ve Karşıyaka Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 06/08/2014 tarihli 2014/1703 DS sayılı çağrı yazısının tebliğe çıkarılması karşısında hukuki bir sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından ,ihbarnamedeki (1) numaralı kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
2- Suç tarihinde yürürlükte olmamakla birlikte, tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında yürürlükte olan 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191/4-a maddesinde yer alan düzenleme karşısında; sanık hakkında İzmir (Kapatılan) 16. Sulh Ceza Mahkemesi"nce 18/07/2013 tarihli ve 2013/12 esas, 2013/667 sayılı kararı ile verilen denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında, sanığa, 10 gün içinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının usule uygun şekilde tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı, ancak, sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta "ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmediği, denetimli serbestlik tedbirine kaldığı yerden devam edilmek üzere mahkemesince kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar :
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1- Yerinde görülmeyen (1) numaralı kanun yararına bozma isteminin yerinde olmadığına,
2- (2) numaralı kanun yararına bozma istemine ilişkin olarak, ısrar şartı gerçekleşmediğinden mahkemesince kamu davası hakkında durma kararı verilerek yükümlü hakkında hükmolunan denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan yargılama sonucunda sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi kanuna aykırı olup (2) numaralı kanun yararına bozma istemi yerinde görüldüğünden; İzmir 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 05/03/2015 tarihli ve 2015/74 esas, 2015/169 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
04/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.