12. Ceza Dairesi 2019/12698 E. , 2020/2698 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suçlar : Hakaret, gizliliğin ihlali
Hükümler : 1- Sanık ... hakkında hakaret suçundan TCK’nın 125/2. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 125/1, 125/4, 62, 52/1. maddeleri gereğince mahkumiyet
2- Sanıklar ... ve ... hakkında gizliliğin ihlali suçundan CMK’nın 223/2-a maddesi gereğince ayrı ayrı beraat
Hakaret suçundan sanık ...’ın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii tarafından, gizliliğin ihlali suçundan sanıklar ...’nın beraatlerine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A) Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin incelenmesinde;
Anayasa Mahkemesinin 07.10.2009 gün ve 27369 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanıp, yayımından itibaren bir yıl sonra 07.10.2010 tarihinde yürürlüğe giren, 23.07.2009 gün ve 2006/65 Esas, 2009/114 karar sayılı iptal hükmünün yürürlüğe girdiği tarihe kadar 5237 sayılı TCK"nın 50 ve 52. maddeleri ve 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca doğrudan hükmedilip, başkaca hak mahrumiyeti içermeyen 2000 TL"ye kadar (2000 TL dahil) adli para cezalarına ilişkin mahkumiyet hükümleri 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı Kanun"un 305. maddesi gereğince kesin nitelikte olup, 07.10.2010 ila 6217 sayılı Kanun"un yürürlüğe girdiği 14.04.2011 tarihine kadar ise mahkumiyet hükümlerinin hiçbir istisna öngörülmeksizin temyizinin mümkün olduğu, 14.04.2011 ve sonrasında ise, doğrudan hükmedilen 3000 TL’ye kadar (3000 TL dahil) adli para cezalarının 5320 sayılı Kanun"un Geçici 2. maddesi uyarınca kesin nitelikte olduğu anlaşılmakla; sanık hakkında hakaret suçundan dolayı 14.05.2015 tarihinde doğrudan hükmedilen 1740 TL"den ibaret mahkumiyet hükmüne yönelik suç vasfına ilişkin herhangi bir temyiz istemi de bulunmadığından, sanık müdafiinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme uygun olarak REDDİNE,
B) Sanıklar ... hakkında gizliliğin ihlali suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin incelenmesine gelince;
Mağdur kavramı gibi kanunda açıkça tanımlanmamış olan “suçtan zarar görme” kavramının, gerek Ceza Genel Kurulu gerek Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulandığı, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceğinin kabul edildiği, bu hususun, Ceza Genel Kurulunun 11.04.2000 tarihli ve 65–69, 22.10.2002 tarihli ve 234–366, 04.07.2006 tarihli ve 127–180, 03.05.2011 tarihli ve 155–80, 21.02.2012 tarihli ve 279–55, 15.04.2014 tarihli ve 599-190, 28.03.2017 tarihli ve 214-206 sayılı kararlarında; “dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez” şeklinde açıkça ifade edildiği ve Ceza Genel Kurulunun 25.03.2003 tarihli ve 41–54 sayılı kararında da “tazminat ödenmesi, itibar zedelenmesi ve güven kaybı” gibi dolaylı zararlara dayanarak kamu davasına katılmanın olanaklı olmadığının kabul edilmesi karşısında, sanıklar hakkında adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçundan açılan kamu davasında; sanıklara atılı suçun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçi ..."ın sanıklara yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin davaya katılmasına karar verilmiş olması hukuki değerden yoksun olup, hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceğinden, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE, 11.03.2020 tarihinde, sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz isteminin reddi ile ilgili olarak oybirliğiyle, sanıklar ... hakkında gizliliğin ihlali suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin reddi ile ilgili olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ:
Gizliliğin ihlali suçundan sanıklar ... ve ...’in beraatlerine ilişkin hükümlerin, katılan vekili tarafından temyizi üzerine Dairemizce;
Sanıklar hakkında adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçundan açılan kamu davasında; sanıklara atılı suçun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçi ..."ın sanıklara yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkı bulunmadığı gözetilmeksizin davaya katılmasına karar verilmiş olması hukuki değerden yoksun olup, hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceğinden, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin reddine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre;
Sanıklar ... ve ... hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen iddianame ile; Aydınlık Gazetesinin 23.12.2013 tarihli nüshasının 1. sayfasında ve gazeteye ait internet sitesinde, “..."in vakfına rüşvet teslimatı” başlığı altında, “Savcılık kaynakları, yolsuzluk soruşturması kapsamında bir bilgi daha sızdırdı. Buna göre ..."ın özel kuryesi ..., 19 Temmuz"da ..."ın yöneticisi olduğu ... Genel Merkezi’ne içinde rüşvet paraları olan 2 çantayla giriyor ve dosyalarla çıkıyor...” ibareleri ile birlikte yayımlanan yazıda, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2014/42981 sayılı soruşturma dosyasının şüphelileri hakkında bilgi verilip, şüpheliler arasında teknik takibe takılan görüntülerin okuyucunun görgüsüne sunulduğu ve henüz kovuşturma evresine geçilip geçilmeyeceği bile belli olmayan konularla ilgili şikayetçi ..."ı suçlayan ifadeler kullanılarak, soruşturma evresinde yapılan işlemlerin içeriğinin açıklandığı iddiasıyla gizliliğin ihlali suçundan kamu davası açılmıştır.
Yargılamada şikayetçi ..."ın davaya katılmasına karar verilerek, daha sonra müsnet suçtan sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.
Dairemizin; sanıklara atılı adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçunun koruduğu hukuki yarar ve niteliği itibariyle şikayetçinin, sanıklara yüklenen suçun mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmediği, bu sebeple katılma hakkı bulunmadığından temyiz itirazlarının reddedildiği görüşüne katılmak mümkün değildir.
Kamu davasına katılma CMK"nın 237. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar,…kamu davasına katılabilirler.” Mevzuatımızda adliyeye karşı işlenen suçlarda kamu davasına katılmayı engelleyen veya diğer bir suç bakımından bir sınırlama getirmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmamıştır. Zararın maddi veya manevi olduğu hususunda da bir ayırıma tabi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır. Uygulamada ise “suçtan zarar görme” kavramı “suçtan doğrudan zarar görmüş bulunma hali” olarak anlaşılıp uygulanmaktadır.
Soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunda korunan hukuki yarar, sadece adliyenin ve adli makamların korunmak istenmesi düşüncesi ile ceza muhakemesinin en temel kurallarından olan soruşturmanın gizli yapılması değildir. Soruşturma evresinin gizliliğinin ceza adaletinin doğruluk, dürüstlük ve gerçeğe ulaşma ilkelerine uyulması için bir zorunluluk olduğu, her şeyden önce suçsuzluk karinesinin sağlam tutulabilmesi yönünden de vazgeçilmez nitelikte olduğu, buna uyulmadığı takdirde, ülkemizde ve yabancı ülkelerde örneklerine rastlandığı üzere yargısız infazlar sonucu insanların ızdıraplara sürüklendiği ve suçsuzluk karinesinin lafta kalacağı aşikardır.
Burada kanun koyucu suçun koruma alanının sınırlarını çizerken özellikle iki alana vurgu yapmıştır. TCK’nın 285. maddesinin Gerekçesi’nde, “Medya, suçlar hakkında bilgilenerek halkın bilgi edinme ihtiyacını karşılamak görevindedir.” Ancak “…medya mensupları, bu konularda doğru haber elde edemediklerinde öteden beri devşirilen ve çok kere yanlış olan bilgileri halka yansıtmakta ve insanların en temel hakkı olan suçsuzluk karinesini ihlal etmekte ve soruşturma da zarar görmekte ve delillerin yok edilmesi hususunda, elbette ki istemeden şüphelilere yardım sağlanmış olmaktadır” denilerek medya mensuplarının haber verme hakkının sınırları çizilmeye çalışılmıştır.
Müşteki/katılan ..., dosyamızdaki olayda, gerek gazetede gerek gazeteye ait internet sitesinde yayımlanan yazıyla soruşturma, devamında kovuşturma yapılmadan ve iddialar yargı kararına bağlanmadan, yolsuzluk yaptığından bahsedilmesi ve gizli kalması gereken bilgilerin soruşturmadan alınarak ifşa edilmesi nedeniyle soruşturmanın gizliliğini ihlal suçunun mağduru ve zarar göreni olmuştur. Dolayısıyla ilk derece mahkemesinin davaya katılma kararı vermesi yerindedir.
Açıklanan nedenlerle dairemizin sanıklar ... hakkında gizliliğin ihlali suçundan kurulan beraat hükümlerine yönelik temyiz isteminin reddine ilişkin kararla ilgili çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.