16. Hukuk Dairesi 2016/10416 E. , 2019/143 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle; duruşma için belli edilen 22.01.2019 gün ve saatte temyiz eden ... ile aleyhine temyiz istenilen ... vekili Avukat ... geldiler. Gelenlerin yüzlerine karşı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde
inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 16 parsel sayılı taşınmaz, irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/5"er hisse ile davalılar ..., ... ve ... adına 3.448,58 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edildikten sonra; köy muhtarınca kadastro komisyonuna yapılan itiraz sonucunda çekişmeli taşınmazın 1.461,78 metrekarelik kısmında zilyetlik koşulları oluşmadığı gerekçe gösterilerek tespitin iptaline; bu bölümün 102 ada 33 parsel numarası ile, ham toprak vasfıyla Hazine adına; bakiye 1.986,81 metrekarelik bölümün ise 102 ada 16 parsel numarası altında kadastro tespitindeki malikleri adına tesciline karar verilmiş ve bilahare iptal edilen tespit yüzölçümü olan 3.448,58 metrekare yüzölçümlü olarak davalı tespit malikleri adına tapuya tescil edilmiştir. Davacı; çekişmeli taşınmazın tapuda müştereken 1/2 payla malik olduğu komşu 102 ada 17 parsel sayılı taşınmaz ile birlikte bir bütün olarak zilyetliğinde bulunduğu iddiasına dayanarak dava açmış; yargılama sırasında 102 ada 17 parsel sayılı taşınmazın diğer 1/2 payının maliki olan ... davacı ile aynı nedene dayanarak davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın çekişmeli 102 ada 16 parsel sayılı 3.448,58 metrekarelik taşınmazın 24.12.2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda (C) ile gösterilen 1.016,98 metrekarelik kısım yönünden kabulüne; bu bölümün davalılar adına olan kaydının iptali ile 1/2 hissesi davacı ... adına ve 1/2 hissesi müdahil davacı ... adına kayıtlı olan 17 parsel sayılı taşınmaz ile tevhiden tesciline; 16 parselin geri kalan kısmı olan 2.431,60 metrekarelik kısım için davanın reddi ile bu kısmın davalılar adına 1/5"er hisse ile tapuya tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın kadastro tespitinde davalılar adına zilyetliğe dayalı olarak 3.448,58 metrekare yüzölçümlü olarak tespit gördüğü, davalıların babasının zilyetlik ve tapuya dayalı mülkiyet haklarının 16 parselin üzerinde bulunan top bir ağaç ile taşınmazın alt kısmında yol kenarında bulunan başka bir ağaç arasındaki hattın sınırı oluşturduğu ve bu hali ile fen bilirkişisinin raporunda 1.016,98 metrekare yözölçümlü krokide (C ) ile gösterilen sınırları (1,3,6,7,A1, kaya) olan kısmın davacılara ait olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı taraf, çekişmeli taşınmazın bir bölümünün komşu 17 parsel ile bir bütün olarak kendi zilyet ve tasarrufunda olduğu iddiasıyla dava açmış; davalı taraf ise çekişmeli taşınmazın davacılar ile ilgisi olmadığı, tespitin zilyetliğe dayalı olarak yapılmakla birlikte; babaları ... adına tescil ilamı ile oluşan ve daha sonra tespit ve tapu maliklerlerinden ...’a kayden intikal eden tapu kaydı kapsamında kaldığı savunmasında bulunarak davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davalı tarafın dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas tescil dosyası ve tescil ilamının krokisi getirtilerek yöntemince uygulanmamış ve kapsamı tayin edilmemiş; davalı tarafın tutunduğu bu tapu kaydının başka taşınmaz/taşınmazlara revizyon görüp görmediği saptanmamış; mahkemece davacı ve onun tanığı ile davalının tanığının aynı sınırı gösterdiği gerekçesinde kabul edilmiş ise de; keşifte dinlenen davalı tanığı ... ’in keşif sırasındaki beyanı yalnızca "her iki tarla arasındaki sınırın çitin dışında bulunan ve kendisinin daha önce kestiği bir ağaç ile yukarıdaki top bir ağaç arasındaki hattın" olduğu şeklinde olup, bu sınırın davacı ve onun tanığının gösterdiği sınır ile aynı yer olduğu hususu keşif zaptında belirtilmediği ve hakim gözlemine yazılmadığı gibi teknik bilirkişi raporunda da davalı tanığının gösterdiği sınır işaretlenmediğinden; keşfi takibe imkan sağlanmamış olup yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmadığı gibi; kabule göre ise, mahkemece temyize konu taşınmaz bölümünün 1/2 hissesi yönünden davacı ...’nun davası kabul edilip adına tesciline karar verildiği halde adı geçenin, gerekçeli karar başlığında müdahil-davacı olarak gösterilmemesi dahi isabetsizdir.
Doğru sonuca varılabilmesi için, çekişmeli taşınmaz başında tarafların bildirdiği tüm tanıklar ve çekişmeli taşınmazı ve çevresini ve özellikle taraflar arasındaki müşterek sınırı bilebilecek kişiler arasından seçilecek yerel bilirkişiler eşliğinde keşif yapılmalı; davalı tarafın dayanağı tapu kaydının iktisap sebebini oluşturan tescil ilam ve krokisi, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ve tanıklar yardımı ile kadastro haritası ile ölçekleri eşitlenerek ve zemine çakıştırılmak suretiyle uygulanmalı, fen bilirkişisinden tapu kapsamını tescil haritasına göre gösterir ölçekli kroki ve rapor alınmalı; tapu kayıt kapsamı dışında kalan taşınmaz bölümleri yönünden uyuşmazlığın 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesi hükümleri gereğince çözümlenmesi gerektiği düşünülmeli ve bunun için yerel bilirkişi ve tanıklara taraflar arasındaki müşterek sınırın nasıl olduğu, çekişme konusu taşınmaz bölümün kim tarafından ne zamandan beri ne şekilde zilyet ve tasarruf edildiği; bu bölümde tespit tarihine kadar zilyetliğin davacı tarafta mı yoksa davalı tarafta mı olduğu ayrı ayrı sorulup saptanmalı ve beyanlar arasında çelişki doğduğu takdirde gerektiğinde yüzleştirme yapmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı; mahalli bilirkişi ve tanıklarca gösterilen sınırlar fen bilirkişi raporu krokisi üzerinde ayrı ayrı işaretlenmeli ve keşfi takibe imkan verir şekilde rapor düzenlenmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece yazılı şekilde araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm verilmiş olması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere ayrı ayrı iadesine, 22.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.