Abaküs Yazılım
6. Daire
Esas No: 2020/5644
Karar No: 2022/1059
Karar Tarihi: 03.02.2022

Danıştay 6. Daire 2020/5644 Esas 2022/1059 Karar Sayılı İlamı

Danıştay 6. Daire Başkanlığı         2020/5644 E.  ,  2022/1059 K.

    "İçtihat Metni"

    T.C.
    D A N I Ş T A Y
    ALTINCI DAİRE
    Esas No : 2020/5644
    Karar No : 2022/1059

    DAVACI : ...
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVALILAR : 1- ...-...
    VEKİLİ : Hukuk ve Mevzuat Genel Müdürü ...

    2- ...Genel Müdürlüğü - ...
    VEKİLİ : Av. ...

    MÜDAHİL (DAVALILAR YANINDA) : ...İş Makinaları İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi
    VEKİLİ : Av. ...

    DAVANIN KONUSU : Konya İli, Ilgın İlçesi, ...Mahallesi, ...Mevkii, ...parsel sayılı taşınmazın Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya İli sınırları içerisindeki S....ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla anılan Genel Müdürlük tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına ilişkin 03.01.2020 tarihli, 30997 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 02/01/2020 tarihli, 2014 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istenilmektedir.

    DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, acele kamulaştırma kararının alınabilmesi için gerekli olan acelelik halinin ve olağanüstü koşulların somut olayda gerçekleşmediği, acele kamulaştırma işleminde kamu yararı bulunmadığı, dava konusu işlemin iptali gerektiği ileri sürülmektedir.
    DAVALI ...GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NÜN SAVUNMASI : Davanın süre aşımı yönünden reddi gerektiği, davaya konu maden sahasının ülke ekonomisine ciddi katkı yapma potansiyeli olan, bölge için de önemli istihdam sağlayan bir saha olduğu, halihazırda devam eden maden işletme faaliyetlerine acele el koyma olmadan, olağan kamulaştırma sürecine göre devam edilmesinin sahada uzun yıllar çalışma yapılamaması anlamına geleceği, sahanın Konya-İzmir demiryolunu ikiye ayırması nedeniyle görünür rezervin 4.157.000 tonunun demiryolunun batısında, 6.079.000 tonunun ise demiryolunun altında ve doğusunda kaldığı, sahada demiryolunun batısında üretilebilecek kömür kalmadığı, bu sebeple, demiryolunun altında ve doğusunda kalan görünür rezervin ülke ekonomisine kazandırılması için demiryolu ve karayolunun deplase yapılmasının gerektiği, uyuşmazlığa konu taşınmazın demiryolu güzergahında kaldığı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından da proje kapsamında kalan taşınmazların kamulaştırılmasına karar verilebileceği, ancak uygulamada maden ruhsatı kapsamında yürütülen madencilik faaliyetinin demiyolu alanıyla çakışması karşısında faaliyetlerin sürdürülebilmesi için demiryolu güzergahının taşınacağı alanda bulunan taşınmazların acele kamulaştırılması talebinin Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından gündeme getirilerek karar alındığı savunulmaktadır.

    DAVALI ...SAVUNMASI : Dava konusu Cumhurbaşkanı kararının kamu yararı ve hizmet gerekleri gözetilerek Anayasa ve ilgili mevzuata uygun olarak tesis edildiği, acelelik halinin gerçekleştiği, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

    DAVALILAR YANINDA MÜDAHİL ...İŞ MAKİNALARI İNŞAAT MADENCİLİK SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ'NİN BEYANLARI : İşletme faaliyetlerinin devam ettiği aşamada ruhsatlı maden sahasında bulunan 10.236.000 ton kömür rezervinin 6.079.000 tonunun ulaşım hatları güzergahı altında ve doğusununda kaldığının tespit edildiği, rezervin ülke ekonomisine kazandırılması, ayrıca deformasyona uğrayan ulaşım hatlarının iş sağlığı ve güvenliği ile emniyet tedbirleri açısından uygunluğunun sağlanması amacıyla ulaşım hatlarının deplase edilmesi gerekliliğinin ortaya çıktığı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülen proje çalışmalarının tamamlandığı ve demiryolu deplase hattı güzergah projesinin onaylandığı, plan ve projelerin varlığının tek başına kamu yararının varlığını göstermek için yeterli kabul edildiği, Kamulaştırma Kanunu uyarınca plan ve proje kapsamında yapılacak kamulaştırmalarda ayrıca kamu yararı kararı alınmasının gerekmediği, madencilik faaliyetlerinin yürütülmesinde kamu yararının bulunduğu, maden rezervinin çıkartılması ve ulaşım hizmetlerinin sürekliliği açısından ulaşım hatlarının deplase edilmesinin acelelik arz ettiği, ulaşım hatlarının taşınması konusunda projenin uygulanmasında yaşanacak gecikmelerin kamu zararına sebebiyet vereceği ileri sürülmüştür.

    DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...DÜŞÜNCESİ : 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 27. maddesinin birinci fıkrasında; “3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir.” hükmü yer almaktadır. Madde gerekçesinde, acele ve istisnai hallerde, kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği göz önüne alınarak, kamunun büyük zararlara uğramasının önüne geçebilmek amacıyla acele kamulaştırma kurumunun getirildiği belirtilmiştir.
    Kamulaştırma Kanununun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesi uyarınca Cumhurbaşkanına tanınan yetki acele kamulaştırma kararı alma yetkisi değil, kamulaştırma sürecinin olağan yöntemler dışında gerçekleşebilmesine yönelik “acelelik” kararı alma yetkisidir. Zira kamu hizmetlerinin yerine getirilebilmesi amacıyla kamulaştırma işlemini tesis etmesi gereken makam Cumhurbaşkanı değil, kamu hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan idaredir. Cumhurbaşkanı yalnızca, kamulaştırma kararının yerine getirilmesinin olağan dışı bir şekilde, acele yöntemlerle yapılmasının gerekliliğini ortaya koyan bir karar almaktadır.
    Bu bağlamda, her şeyden önce, her ne kadar 03.01.2020 tarihli, 30997 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 02/01/2020 tarihli, 2014 sayılı Cumhurbaşkanı kararıyla, ekli harita ile listede sınırları, bulundukları yer ve parsel numaraları belirtilen belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından acele kamulaştırılması şeklinde karar alınmış ise de, bu kararın, taşınmazların kamulaştırılmasında acelelik halinin varlığını ortaya koyan bir karar niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Zira taşınmazın kamulaştırılma kararı ile taşınmazın kamulaştırılmasında acelelik halinin bulunduğunu ortaya koyan karar iki ayrı karardır. Bu kapsamda, dava konusu işlem, taşınmazların kamulaştırılmasında acelelik halinin varlığını ortaya koyan bir karar niteliğinde olduğundan, yapılacak yargısal denetimin de acelelik haline ilişkin olarak 2942 sayılı Kanun'da aranan özel ve istisnai koşulların bulunup bulunmadığı yönünden yapılması gerekir.
    Dava konusu işlem, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya İli sınırları içerisindeki S....ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla tesis edilmiş ve söz konusu işlemde kamu yararının varlığı açık ise de acele kamulaştırma işleminin tesis edilebilmesi için 2942 sayılı Kanun'un 27. maddesinde öngörülen özel ve istisnai koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, dava konusu Cumhurbaşkanı kararında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Diğer taraftan, dava konusu işlemle, maden ruhsatı kapsamında yürütülen madencilik faaliyetlerinin demiryolu alanıyla çakışması nedeniyle söz konusu sahada faaliyetlerin sürdürülebilmesi için demiryolu güzergahının taşınacağı alanda bulunan uyuşmazlığa konu taşınmazın kamulaştırılmasında acelelik halinin bulunduğuna karar verilmiştir.
    Bilindiği üzere, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümleri uyarınca, kamu idareleri kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi amacıyla kamulaştırma yapabilmektedir.
    Bu durumda, maden sahası ile çakışan demiryolunun taşınacağı güzergahta yer alan taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin işlemlerin, demiryolu deplase hattı güzergah projesini yapan ve demiryolu ulaşım hizmetini yerine getirmekle yükümlü olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü tarafından yürütülmesi gerektiği açıktır.
    Bu itibarla, uyuşmazlığa konu taşınmazın, Kanunla kendisine verilen görevler kapsamı dışındaki bir kamu hizmetinin yerine getirilebilmesi amacıyla hazırlanan proje kapsamında kamulaştırılmasına ilişkin işlemlerin davalı Türkiye Kömür İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğü ve bu yürütülen işlemlere dayanılarak dava konusu Cumhurbaşkanı kararının tesis edildiği görüldüğünden dava konusu işlemde bu yönden de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

    DANIŞTAY SAVCISI ...DÜŞÜNCESİ : Dava; Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya İli sınırları içerisindeki S....ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla ihtiyaç bulunan Konya İli, Ilgın İlçesi, Çavuşçu Mahallesi, Tevekkel Mevkii, ... parsel sayılı taşınmazın anılan Genel Müdürlük tarafından acele kamulaştırılmasına ilişkin 02.01.2020 tarihli, 2014 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
    Davalı idarelerin usule ilişkin itirazları yerinde görülmemiştir.
    Anayasanın 168.maddesinde; "Tabiî servetler ve kaynaklar Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır. Bunların aranması ve işletilmesi hakkı Devlete aittir. Devlet bu hakkını belli bir süre için, gerçek ve tüzelkişilere devredebilir. Hangi tabiî servet ve kaynağın arama ve işletmesinin, Devletin gerçek ve tüzelkişilerle ortak olarak veya doğrudan gerçek ve tüzelkişiler eliyle yapılması, kanunun açık iznine bağlıdır. Bu durumda gerçek ve tüzelkişilerin uyması gereken şartlar ve Devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esasları ve müeyyideler kanunda gösterilir.” hükmü yer almaktadır.
    3213 sayılı Maden Kanununun 46.maddesine, işletme ruhsatı safhasında işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazın, taraflarca anlaşma sağlanamaması ve işletme ruhsatı sahibinin talebi üzerine Bakanlıkça kamu yararı bulunduğuna karar verilmesi halinde kamulaştırılacağı, kamulaştırma işlemlerinin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre yapılacağı, bu husustaki masraflar ve kamulaştırma bedelinin işletme ruhsatı sahibi tarafından ödeneceği, kamulaştırılan taşınmazın, tapuya Hazine adına tescil edilip ruhsat hukuku devam ettiği sürece madencilik faaliyetlerinde kullanılmak üzere ruhsat sahibi adına tahsis edileceği, kamulaştırılan taşınmazın, maden işletme faaliyetleri için lüzum kalmadığının Bakanlıkça tespiti halinde, Kamulaştırma Kanununda öngörülen usul ve esaslara göre belirlenecek rayiç bedeli ödenmek kaydıyla kamulaştırılan yerin eski sahibine iade edileceği hususunun, ruhsat sahibi ve taşınmazın eski sahibine tebliğ edileceği, eski sahibinin taşınmazı altı ay içerisinde almak istememesi durumunda taşınmazın Hazineye kalacağı, tapu siciline konulan şerhlerin Bakanlığın müracaatı üzerine ayrıca mahkeme kararına gerek kalmadan silineceği hükme bağlanmıştır.
    Anılan hükümler ile, işletme ruhsatı safhasında işletme faaliyetleri için gerekli olan özel mülkiyete konu taşınmazın, taraflarca anlaşma sağlanamaması ve işletme ruhsatı sahibinin talebi üzerine Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca kamu yararı bulunduğuna karar verilmesi halinde kamulaştırılmasına olanak tanınmış olup, Maden Yasası ile kamulaştırma işlemleri konusunda 2942 sayılı Yasaya gönderme yapılmakla yetinilerek, bu hususa ilişkin ayrıca özel bir düzenleme yapılmamış olması nedeniyle özel şahıs lehine yapılacak olan kamulaştırmalarda acele kamulaştırmayı içeren 2942 sayılı Yasanın 27. maddesinin de uygulanabileceği açıktır.
    Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 3. maddesinde, idarelerin kanunlarla yapmak yükümlülüğünde bulundukları kamu hizmetlerinin veya teşebbüslerinin yürütülmesi için gerekli olan taşınmaz malları, kaynakları ve irtifak haklarını kamulaştırabilecekleri hüküm altına alınmış,2942 sayılı Kanunun 6. maddesinin son fıkrasında da; onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır kuralı yer almıştır.
    Diğer taraftan,2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun "Acele kamulaştırma" başlıklı 27. maddesinde; "3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10 uncu madde esasları dairesinde ve 15 inci madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10 uncu maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir." kuralına yer verilmiştir.
    Anayasanın 13. ve 35. madde hükümleri uyarınca mülkiyet hakkının kamu yararı amacıyla Anayasaya uygun olarak yasayla sınırlandırılması mümkündür. Ancak buna ilişkin düzenlemeler öncelikle kamu yararına dayanmalıdır. Buna göre, bir taşınmaz üzerindeki mülkiyet hakkının kamulaştırma yolu ile kaldırılması (mülkiyetin el değiştirmesi) kamu yararının karşılanması zorunluluğunun özel mülkiyet hakkının korunmasından üstün tutulması şartına bağlıdır. Bu çerçevede, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Bu koşullardan ikisi Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya özel kanunlarda öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olması halleri şeklinde açıkça sayılmak suretiyle üstün kamu yararının ve kamu düzeninin korunmasının gerçekleştirilmesi amacıyla acele kamulaştırma yoluna gidilebileceği belirtilmiştir. Bu kapsamda üçüncü koşul olan aceleliğine Bakanlar Kurulunca karar verilebilmesi için de kamu yararı ve kamu düzenine ilişkin olma halinin maddede yer alan diğer iki koşula paralel nitelik taşıması gerektiği açıktır. Nitekim anılan maddenin gerekçesinde de, acele ve istisnai hallerde, Kanunun önceki hükümlerine uyulmasının çeşitli sakıncalar yaratabileceği gibi, kamunun büyük zararlara uğramasının da muhtemel olabileceği belirtilerek maddede belirtilen şartların varlığına bağlı olarak kıymet takdiri dışındaki bazı kanuni işlemlerin sonraya bırakılarak, maddede öngörülen süre ve şekilde taşınmaza el konulması düzenlenmiştir.
    Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümleri açısından bakıldığında, özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
    Bu açıdan, kamu gücü kullanılarak özel mülkiyetteki taşınmazların kamu eline geçirilmesini ifade etmesi anlamında kamulaştırmanın yargısal incelemesinde, mülkiyet hakkına söz konusu müdahalede yukarıda yer alan hükümler çerçevesinde kamu yararının varlığının, kanuni düzenleme gereğinin ve orantılılık noktasında adil dengenin sağlanıp sağlanmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanunun 27. maddesi incelendiğinde ise, acele kamulaştırma usulünün olağanüstü bir kamulaştırma usulü olarak öngörüldüğü, istisnai durumlarda uygulanacak bir yöntem olduğu, bu yöntemin uygulanmasının gerekçesi olarak olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına işaret eden kamulaştırma şartlarının ortaya konulması gerektiği açıktır.
    Yukarıda yer verilen açıklamalar doğrultusunda, 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca yapılacak olan kamulaştırma işlemlerinde acele kamulaştırma yoluna başvurulabilmesi için, işletme sahibi özel girişimcinin yararının değil, belli süreli maden işletme çalışmaları konusunda gerçekleşecek olan kamu yararının karşılanması gereksiniminin, taşınmaz malikinin yararından üstün olması ve acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerekmektedir.
    Değinilen kamu yararının ise, genel kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
    İstisnai bir yöntem olan, acele kamulaştırmada, kamu düzenine ilişkin olan acelelik koşulunun bulunup bulunmadığının tespitinin ise, ancak, acele kamulaştırma yoluna gidilmediği takdirde kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun ortaya konulmasına bağlıdır.
    Olağan kamulaştırma işlemi, Anayasada güvence altına alınan mülkiyet hakkının istisnası iken; olağan kamulaştırma işleminin istisnası olarak Kamulaştırma Kanunun 27'nci maddesinde düzenlenen ve uygulanması sıkı şartlara bağlanan acele kamulaştırma yönteminin hukuki güvenlik ilkesini ve mülkiyet hakkını zedeleyecek ölçüde geniş yorumlanamayacağı açıktır.
    Acele kamulaştırma kararı alınan mezkur taşınmazın bulunduğu alanda yapımı öngörülen demiryolu ve karayolu deplase projesinin hazırlanıp hazırlanmadığı, dava konusu taşınmazın acele kamulaştırılmasına gerekçe teşkil edecek herhangi bir tespit yapılıp yapılmadığı, demiryolu ve karayolunun deplase edilmesine ilişkin proje alanı sınır haritası örneğinin istenilmesine ve anılan proje kapsamında dava konusu taşınmazın 1/5000 ölçekli nazım ve 1/1000 ölçekli uygulama imar planında hangi kullanımda kaldığının sorulmasına ilişkin Danışay 6. Dairesinin 02.10.2020 tarihli ara kararı üzerine, Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından uyuşmazlığa konu Konya İli, Ilgın İlçesi, Çavuşçu Mahallesi, 3400 sayılı parselin olduğu kesimde etüt ve proje çalışmalarının devam ettiği, henüz herhangi bir proje teşkil etmediğinden dolayı kamulaştırma çalışması bulunmadığı, Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafından ...sayılı parselin de bulunduğu alanda ilgili Kömür İşletmeleri tarafından proje çalışmalarının yürütüldüğü, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından kurum arşiv kayıtlarında yapılan incelemede söz konusu alanı kapsayan 1/5000 ölçekli nazım imar planının bulunduğuna dair herhangi bir kayda rastlanmadığı, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından, uyuşmazlık konusu ...parsel sayılı taşınmazın proje kapsamında sahayı güney- kuzey yönünde kesen İzmir- Konya demiryolunun eski hattına deplase edilmesi projesi için kullanılmasının planlandığı belirtilmiştir.
    Dosyanın incelenmesinden, acele kamulaştırmanın Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü ile ...Madencilik ve Teknolojileri San.Tic. A.Ş. arasında 10 yıllık sözleşme ve firma tarafından asgari 200.000 ton üretim taahüdü ile 24.01.2013 tarihinde imzalanan rödovans sözleşmesi gereği dava konusu taşınmazı da kapsayan ve Konya- İzmir demiryoluyla ikiye ayrılan alanda bulunan 10.236.000 ton kömürün görünür rezervinin 6.079.000 tonunun demiryolunun altında ve doğusunda yer alması nedeniyle bu rezervin çıkarılarak mevcut karayolu ve demiryolunun güzergahının değiştirilebilmesi ve bölgedeki vatandaşın anılan parsellerle ilgili kamulaştırma işlemine isteksiz olması sebebiyle tesis edildiği anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlıkta kamu yararı bulunduğuna karar verilerek acelelik kararı alınmış ise de, alanın plansız olduğu, deplase çalışması için gereken etüd ve proje çalışmalarının devam ettiği, anılan etüd ve proje çalışmaları tamamlanmadan karayolu ve demiryolunun deplase projesinin hayata geçirilmesinin imar mevzuatı, şehircilik ve planlama ilkeleri, kamu düzeni, sağlığı ve yararı açısından mümkün olmadığı, ayrıca kömür madenine ilişkin ruhsat ve işletme izninin 24.01.2013 yılında 10 yıl süre ile verildiği, taşınmaz malikleri isteksiz olduğundan ruhsat süresi de gözönünde bulundurularak işlemin tesis edildiği, işletmenin faaliyetinin devamlılığının öncelikle ekonomik yarar yönünden irdelendiği, ancak acele kamulaştırma yoluna gidilmezse kamunun uğraması muhtemel zararlarının neler olduğunun açıkça ortaya konmadığı ve plan ve projenin mevcut durumda hayata geçirilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, 2942 sayılı Yasanın 27. maddesi uyarınca olağan kamulaştırma usulü uygulanmaksızın taşınmaza el konulmasını gerektiren acelelik koşulunun gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
    Bu durumda, ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinin ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasının kamu yararına olduğu açık olmakla birlikte yukarıda açıklandığı üzere, söz konusu koşulları oluşmayan acele kamulaştırmanın uygulanamayacağı dikkate alındığında, dava konusu işlemde hukuka uyarlık görülmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle, dava konusu 02.01.2020 tarihli, 2014 sayılı Cumhurbaşkanı kararının iptali gerektiği, düşünülmektedir.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    İNCELEME VE GEREKÇE:
    MADDİ OLAY:
    Dava konusu 02/01/2020 tarihli, 2014 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile ekli harita ile listede sınırları, bulundukları yer ve parsel numaraları belirtilen belirtilen taşınmazların Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü uhdesinde bulunan Konya İli sınırları içerisindeki S.71666 ruhsat numaralı sahada kömür üretim faaliyetlerinin devamı ve bu kapsamda üretim sahasından geçen demiryolu ve karayolunun deplase edilmesi amacıyla anılan Genel Müdürlük tarafından 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi uyarınca acele kamulaştırılmasına karar verilmiştir.
    Bakılan dava, dava konusu acele kamulaştırma kararının davacıya ait taşınmaz yönünden iptali istemiyle açılmıştır.

    İLGİLİ MEVZUAT:
    Anayasanın 35. maddesinde: "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." hükmü yer almaktadır.
    Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Ek 1 Nolu Protokolünün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Herhangi bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir. Yukarıdaki hükümler, devletlerin, mülkiyetin kamu yararına uygun olarak kullanılmasını düzenlemek veya vergilerin ya da başka katkıların veya para cezalarının ödenmesini sağlamak için gerekli gördükleri yasaları uygulama konusunda sahip oldukları hakka halel getirmez." hükmüne yer verilmiştir.
    2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesinin üçüncü fıkrasında; "Onaylı imar planına veya ilgili bakanlıklarca onaylı özel plan ve projesine göre yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek yoktur. Bu durumlarda yetkili icra organınca kamulaştırma işlemine başlanıldığını gösteren bir karar alınır." hükmü yer almaktadır.
    Aynı Kanun'un 27. maddesinde ise; 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanununun uygulanmasında yurt savunması ihtiyacına veya aceleliğine Cumhurbaşkanınca karar alınacak hallerde veya özel kanunlarla öngörülen olağanüstü durumlarda gerekli olan taşınmaz malların kamulaştırılmasında kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın 10. madde esasları dairesinde ve 15. madde uyarınca seçilecek bilirkişilerce tespit edilecek değeri, idare tarafından mal sahibi adına 10. maddeye göre yapılacak davetiye ve ilanda belirtilen bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabileceği, bu Kanunun 3. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen hallerde yapılacak kamulaştırmalarda yatırılacak miktar, ödenecek ilk taksit bedeli olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.


    HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
    Usul Yönünden:
    Davanın süresinde açılmadığı iddiası bakımından;
    İdari işlemlerin nitelikleri gereği özel yasalarında genel dava açma süreleri dışında ayrı dava açma sürelerinin öngörülmüş olması halinde, idare tarafından idari işlemlerin nitelikleri ve tabi oldukları dava açma süreleri gösterilmedikçe özel dava açma sürelerinin işletilmesine olanak bulunmadığından, Anayasa’nın 40. maddesi hükmü uyarınca, özel dava açma süresine tabi olmasına rağmen bu hususun idari işlemde açıklanmaması halinde, dava konusu idari işlemin tebliği tarihinden itibaren özel dava açma süresinin değil, altmış günlük genel dava açma süresinin uygulanması gerekmektedir.

    Acele kamulaştırmaya ilişkin Cumhurbaşkanı kararının Resmi Gazete'de yayımlanması ilgililere tebliğ hükmünde olmadığından acele kamulaştırmaya ilişkin işlemlerin Anayasada yer alan bir temel hak ve özgürlük olan mülkiyet hakkını kısıtlayıcı nitelikte bireysel işlem olması karşısında otuz gün içinde dava açılacak idarenin gösterilmesi suretiyle ilgiliye tebliğ edilmesi, Anayasada güvence altına alınmış olan hak arama özgürlüğünün de gereğidir.

    Bu çerçevede, muhatapları açısından subjektif ve kişisel nitelikte olan acele kamulaştırma kararlarının, usulüne uygun yazılı bildirimi üzerine otuz gün içinde veya öğrenme üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde dava konusu edilebileceği, bu durumda 2577 sayılı kanunun 20/A maddesinin uygulanamayacağı sonucuna ulaşılmaktadır.
    Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/03/2015 tarihli, E:2014/5590, K:2015/891 sayılı kararı da bu yöndedir.

    Uyuşmazlıkta, dava konusu Cumhurbaşkanı Kararının davacıya tebliğ edildiğine dair belgenin dosyaya sunulmadığı ve davacı tarafından öğrenme tarihi üzerine altmış günlük genel dava açma süresi içinde davanın açıldığı anlaşılmış ve davalı idarelerin davada süre aşımı bulunduğu yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.

    Esas Yönünden:
    Özel mülkiyet hakkının korunması gereken temel insan hakları arasında öngörüldüğü, anayasa ve uluslararası sözleşmelerde mülkiyet hakkını korumaya yönelik düzenlemelere yer verildiği, bu düzenlemelerde mülkiyet hakkına müdahalelerin olabileceğinin öngörüldüğü, ancak bu müdahalelerde kamu yararı gerekçesi, kanuni düzenleme gereği ve ölçülülük yada orantılılık gibi uluslararası hukukun genel ilkelerinin varlığının dikkate alınması gerektiği, aksi durumda müdahalenin mülkiyet hakkı ihlaline neden olacağı kabul edilmiştir. Nitekim Anayasa Mahkemesi kararları ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatlarıyla da bu hususların açık bir şekilde ortaya konulduğu görülmektedir.
    Anayasa’nın 35. maddesinin ikinci fıkrasında mülkiyet hakkının ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği belirtilmek suretiyle mülkiyet hakkına yönelik müdahalelerin Kanunda öngörülmesi gereği ifade edilmiştir Acele kamulaştırma usulü idareye kamulaştırma işlemlerinin neticelenmesini beklemeden kamulaştırılan taşınmaza el koyma imkânı tanıyan olağanüstü bir kamulaştırma usulüdür. Acele kamulaştırmada, kıymet takdiri dışındaki işlemler sonradan tamamlanmak üzere ilgili idarenin istemi ile Mahkemece yedi gün içinde o taşınmaz malın kanunda belirtilen usule göre bilirkişilerce tespit edilecek değeri idare tarafından mal sahibi adına bankaya yatırılarak o taşınmaz mala el konulabilir. Acele kamulaştırma usulü, olağan kamulaştırmada malik lehine getirilen usule ilişkin güvenceleri bertaraf etmemekte; yalnızca bu usullerin işletilmesinden önce idareye, kamulaştırılacak taşınmaza el koyma imkânı tanımaktadır. Taşınmaza el konulduktan sonra idare tarafından öncelikle satın alma yolunun işletilmesi, bunun mümkün olamaması durumunda ise Asliye Hukuk Mahkemesinde bedel tespiti ve tescil davası açılması gerekmektedir. Kamulaştırılmasına karar verilen taşınmaza acele olarak ihtiyaç duyulması halinde, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi uyarınca kamulaştırma acele usulle yapılmaktadır.
    Bu çerçevede, 2942 sayılı Kanunun 27. maddesi incelendiğinde, kamulaştırma işlemlerinde öngörülen yöntemlerin bir kısmının uygulanmayarak taşınmaza acele el konulabilmesi yolu istisnai olarak başvurulabilecek bir yöntem olarak düzenlendiğinden, madde hükmü ile acele kamulaştırmada olağan kamulaştırmaya oranla özel koşulların varlığı aranmış ve üç durumda acele kamulaştırma yolu ile taşınmaza el konulmasına olanak tanınmıştır. Anılan hüküm uyarınca taşınmazların bir an önce kullanılmasına ihtiyaç duyulan, kamu düzenine ilişkin olarak acelelik halinin bulunduğu durumlarda Cumhurbaşkanınca, taşınmazların acele kamulaştırılmasına karar verilebilmektedir.
    Acele kamulaştırma istisnai bir yöntem olduğundan, olağan kamulaştırma gerekçeleri dışında aceleliğin varlığına dair şartlarının ortaya konulması gerekmektedir.
    Acelelik koşulunun kamu düzenine ilişkin olması gerektiği ve kamu yararının ise, olağan kamulaştırma usulü ile sağlanması amaçlanan kamu yararından farklı olarak, acele kamulaştırma yapılmasını gerektiren, aceleliği zorunlu kılan bir yarar olduğu açıktır.
    Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlığa konu taşınmazı da kapsayan alanda yürürlükte olan 1/5000 ölçekli nazım imar planının bulunmadığı, taşınmazın 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kısmen konut alanı, kısmen yol alanı olarak düzenlendiği, maden sahasının Konya-İzmir demiryolunu ikiye ayırması nedeniyle görünür rezervin 4.157.000 tonunun demiryolunun batısında, 6.079.000 tonunun ise demiryolunun altında ve doğusunda kaldığı, sahada demiryolunun batısında üretilebilecek kömür kalmadığı, bu sebeple, demiryolunun altında ve doğusunda kalan görünür rezervin ülke ekonomisine kazandırılması için demiryolu ve karayolunun deplase yapılmasının gerektiği, uyuşmazlığa konu taşınmazın demiryolu güzergahında kaldığı, maden sahası üzerinde yer alan demiryolu hattının deplase edilmesine dair güzergah projesinin Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü tarafından onaylandığı, dosyada onaylı proje dışında kamu yararı kararının bulunmadığı görülmüştür.
    Bu durumda, ülkenin doğal kaynaklarından olan madenlerin işletilmesinin ve bu amaçla gerekli taşınmazların kamulaştırılmasında kamu yararı bulunduğu açık olmakla birlikte, taşınmazın yürürlükte olan uygulama imar planında demiryolu kullanım kararında kalmadığı, kamulaştırma işlemlerinin imar planı çerçevesinde değil, onaylı proje çerçevesinde yürütüldüğü, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 6. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca projenin Bakanlıkça onaylanması durumunda yapılacak hizmetler için ayrıca kamu yararı kararı alınmasına ve onaylanmasına gerek olmadığı, dava dosyasına sunulan projenin ise Bakanlıkça değil Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü tarafından onaylanan bir proje olması nedeniyle kamulaştırma yapılabilmesi için ayrıca bir kamu yararı kararının alınması gerektiği, dava dosyasında kamulaştırma yapılabilmesi için alınan kamu yararı kararına ilişkin bilgi veya belge bulunmadığı görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

    KARAR SONUCU:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Dava konusu işlemin uyuşmazlığa konu taşınmaza ilişkin kısmının İPTALİNE,
    2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam ...TL yargılama giderinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
    3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen ...TL vekâlet ücretinin davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
    4. Davalı İdareler yanında müdahil ...İş Makinaları İnşaat Madencilik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nin yaptığı ...TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
    5. Varsa posta avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
    6. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20/A-2-(g) maddesi uyarınca, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'na temyiz yolu açık olmak üzere, 03/02/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi