
Esas No: 2015/8270
Karar No: 2017/679
Karar Tarihi: 06.03.2017
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2015/8270 Esas 2017/679 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili Av. ... ile davalı vekili Av...."nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- KARAR -
Davacı vekili, müvekkilinin davalı tarafa sözleşme uyarınca servis hizmeti verdiğini, müvekkilince toplam 53.701,50 TL tutarında birden çok fatura düzenlendiğini, davalı tarafın 10.04.2013 ile 08.05.2014 tarihleri arasında banka aracılığı ile 24.642,46 TL ödeme yaptığını, kalan bir kısım faturaların ödenmediğini, yapılan araştırmada kalan ödemelerin müvekkili şirket çalışanı olan ancak yetkilisi olmayan..."a elden yapıldığının öğrenildiğini, bunun üzerine dava dışı..."ın kendilerine davalı kooperatif adına sahte olarak düzenlediği 30.000,00 TL bedelli bonoyu verdiğini, sahte olması nedeniyle gerekli yasal işlemlerin başlatıldığını, banka aracılığı ile ödeme yapmaktayken, daha sonra müvekkili şirketin yetkilisi olmayan şahsa elden ödeme yapan davalı kooperatifin basiretli bir tacir gibi hareket etmediğini, bu nedenle müvekkiline ödenmeyen miktarlardan sorumlu olduğunu ileri sürerek, şimdilik 28.591,52 TL"nin 27.06.2014 tarihinden işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki sözlü anlaşma uyarınca davacının taşımacılık hizmeti verdiğini, dava dışı..."ın davacı adına müvekkili ile görüşen şirket çalışanı olduğunu, müvekkilinin iyiniyetle ödeme yaptığını, toplam 53.601,50 TL olan faturalar bedelinin ödendiğini ve borcu olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında, sözleşmenin varlığı, sözleşme sebebiyle doğan borç, davalının uyuşmazlık olmaksızın yaptığı ödeme miktarı ve davacının tediye edilmediğini söylediği bakiye ödeme miktarı konusunda ve davalı şirketin 28.591,52 TL tutarında ödemeyi davacının çalışanı olan..."a yaptığı hususlarının tartışmasız olduğu, uyuşmazlığın, davalının, şirket çalışana yaptığı ödeme ile borçtan kurtulup kurtulamayacağına ilişkin olduğu ve bunun da hukuki değerlendirme ile çözümlenebileceği, başkaca delil araştırılmasına gerek olmadığı, davalının sözleşmeden kaynaklanan borçlarının bir kısmının banka aracılığıyla ödediği, bir kısmını elden şirket çalışanına ödediği, elden ödemelerin davacı tarafça kabul edilmediği, ancak, davacı şirket adına hareket ettiği anlaşılan..."ın davacı adına daha önce de davalı şirketten tahsilat yaptığının anlaşıldığı, üstelik davacı şirketin,... tarafından tahsilat zımnında kendisine verilen bonoyu da alıp kabul etttiği, davacı tarafın, personeli tarafından yapılan tahsilatları bilebilecek durumda olduğu, adı geçen çalışanın, üçüncü kişiler nezdinde güven oluşturacak biçimde ticari temsilci gibi hareket ettiği, bu nedenle, davalının iyiniyetle elden yaptığı ödemeler ile borçtan kurtulduğu gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden doğan alacak istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki sözleşme uyarınca davacı tarafça servis hizmetinin verildiği, hizmetin karşılığı bir kısım ödemelerin davalı tarafından bir yılı aşkın süre banka aracılığıyla yapıldığı, daha sonraki ödemelerin ise davacı şirketin yetkilisi olduğu belirtilen..."a elden yapıldığı hususlarında uyuşmazlığın bulunmadığı, uyuşmazlığın..."ın davacı şirket yetkilisi ve aynı zamanda tahsile yetkili elemanı olup olmadığı ile bu kişiye yapılan ödeme ile davalının borcundan kurtulup kurtulmayacağına ilişkin olduğu anlaşılmıştır.
Davacı şirket kayıtlarından, adı geçen..."ın davacı şirketin yetkilisi olmadığı sabit olmakla birlikte davacı adına tahsilat yapma yetkisinin olup olmadığı konusunda dosya kapsamından herhangi bir belgeye rastlanmamıştır. Bu durumda, daha önce..."a yapılan ödemelerin davacı şirket tarafından kabul edilip edilmediği ve bu konuda taraflar arasında bir teamül oluşup oluşmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkeme kararında, ..."ın davacı adına daha önce de tahsilat yaptığı belirtilmiş ise de dosya kapsamından bu hususu destekleyen herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanmamıştır. Ayrıca, davalı Kooperatif imzasını taşıyan, ancak... tarafından düzenlendiği, sahte olduğu iddia edilen ve Savcılık soruşturmasına konu olan 30.000,00 TL bedelli senet konusunda davacı şirket tarafından suç duyurusunda bulunulmuş olması da mahkemenin bu tespitini çürütecek bir olgu niteliğindedir.
Bu durumda mahkemece, davalı tarafça..."a yapılan ödemelerin kötü ödeme niteliğinde olup olmadığı hususu yeniden değerlendirilerek, bu konudaki deliller tek tek ve ayrıntılı şekilde incelenerek, senetle ilgili Savcılık soruşturmasında toplanan delliller de nazara alınarak, elden yapılan ödemelerin kötü ödeme olup olmadığı belirlenip, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamında dayanağı olmayan gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 1.480,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.03.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.