10. Hukuk Dairesi 2019/4620 E. , 2020/2868 K.
"İçtihat Metni"Bölge Adliye
Mahkemesi : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2019/970-2019/958
İlk Derece
Mahkemesi : İscehisar Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2016/15-2018/180
Dava, tevkifat belgesindeki baba adının düzeltilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, davalı ... Genel Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dahili davalı SGK hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına dair verilen hükme karşı davalı Kurum vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özet olarak; Toprak Mahsülleri Müdürlüğüne ekimini yapmış olduğu haşhaş kapsüllerini ve kabuklarını teslimi sırasında baba isminin ..., ... olarak kayıtlara geçtiğini, aslen nüfus kayıtlarında baba adının ... olduğunu, bu durumun emeklilik işlemlerinde engel teşkil ettiğini, baba adının ... olarak düzeltilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı asil 12.10.2017 tarihli duruşmada TMO kayıtlarında ... olarak geçen baba adının ... olarak düzeltilmesini, TMO kayıtlarında geçen kişi ile kendisinin aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı 01.07.2019 havale tarihli dilekçe ile davasından vazgeçtiğini, feragat ettiğini, dosyanın incelenmeksizin hiç açılmamış gibi iptal edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
II-CEVAP
Davalı vekilinin 25/05/2016 hakim havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davanın husumet yokluğu nedeniyle ret edilmesi gerektiğini, davanın Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığını ilgilendiren bir iş davası olduğunu, davanın konusunun Tarım Bağ-Kur sigortalılığının tespiti davası olduğunu, tespit davasının davalısının Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının olduğunu, davanın reddine karar verilmesini, yargılama giderininin davacı taraf üzerine bırakmasını belirtmiştir.
... vekilinin 29/05/2017 hakim havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin kabul edilebilmesi için öncelikle kurumlarınca tescili olması gerektiğini yada davacının talebine ilişkin TMO kayıtlarının mahkeme celp edilerek incelenmesi gerektiği, kayıtlarda davacının belirttiği gibi farklı isimle ile ilgili bir kesinti mecut ise davacının yaşadığı köyde aynı isimlerde başka şahısların bulunup bulunmadığı, nüfus bilgilerinin kesintilerde bahsi geçen kişi ile örtüşüp örtüşmediği, tanık beyanları, muhtarlık ve nüfus kayıtlarıyla davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, davacının iddia ettiği kesintilerin mecut olmadığı yada aynı doğum tarihi, isimde, aynı baba ismiyle başka şahısların varlığı ortaya çıktığında davacının talebinin reddi gerektiğini, tarımsal faaliyetlerin devam ettiğinin zirat odası kayıtları, ziraat odası kaydı bulunmaması durumunda tevkifata esas ürüne ilişkin kamu kurum ve kuruluşları, meslek kuruluşları, kooperatif veya birlik kayıtları esas alınarak belgelendirilmesi halinde sigortalılıkları da devam ettireleceğini, bu hususun dava şartı olduğundan davanın reddi gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderlerinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davalı ... Mahsülleri Ofisi Genel Müdürlüğü yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, dahili davalı SGK hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
SGK vekilinin istinaf başvurusunun HMK"nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
SGK vekili, Kurum lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinde, davacı, 01.07.2019 havale tarihli dilekçe ile davasından vazgeçtiğini, feragat ettiğini, dosyanın incelenmeksizin hiç açılmamaış gibi iptal edilmesine karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.
Çekişmeli yargıda kural olarak, “tasarruf ilkesi” geçerlidir ve taraflar dava konusu üzerinde serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Bu suretle davaya son verilebilmesinin bir yöntemi davadan feragattir ve anılan kurum 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 307 ila 312"nci maddelerinde (mülga 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu"nun 91 ila 94"üncü maddelerinde) düzenlenmiştir.
Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Temyiz edilen ve fakat henüz temyiz Dairesince görüşülmeyen bir karar, usûl hukuku çerçevesinde kesinleşmiş olmadığından, bu aşamada davadan feragat mümkündür.
Hâkim, gördüğü davada tahkikatı bitirip hüküm kurduktan sonra davadan elini çekmiş olur ve kural olarak dava sonunda verilen karar temyiz edilip bozulmadan ve bu suretle yargılamaya yeniden başlanmadan davanın esası ile ilgili hiç bir karar veremez.
Feragat, davayı kesin olarak sonuçlandıran bir hukuki neden olduğundan, hakim karar verdikten sonra dahi belgelendirilen feragat üzerine davanın bu nedenle reddine karar verebilir ise de, Yargıtay uygulamalarında (örneğin Hukuk Genel Kurulu"nun 21.10.1981 gün 1981/2-551, 1981/683 ve 02.06.1982 günlü 1982/376 - 547 sayılı Kararları ile 11.04.1940 gün ve 1939/15 - 1940/70 sayılı tevhidi içtihat kararının gerekçesinden esinlenen uygulama) hüküm temyiz edildikten sonra vaki feragat üzerine mahkemece kendiliğinden bir karar verilmeyerek Yargıtay"ın bu konuda (feragat konusunda) mahkemece bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına dair verilecek kararından sonra ancak dosyayı ele alabilir.
Bu nedenle, inceleme konusu davada mahkemece, davacının feragatı konusunda bir karar verilmelidir. Ancak bu irdeleme yapılırken kabule göre de, davanın konusuz kalıp kalmadığına dair dosyada yeterli delil olmamasına rağmen bu yönde karar tesis edilmesi yerinde görülmemiştir. Müstahsil makbuzundaki baba adının ve doğum tarihinin düzeltilmesi talebinin kabulü halinde bu husus davacının tescil ve sigortalılık hakkı tanınmasına vesile olacağı hususu gözetilerek ve ilgilinin sicil dosyası varsa tescil dosyası da celp edilip hakkın teslim edilip edilmediği yada teslim edilecek nitelikte bulunup bulunmadığı gözetilip davanın konusuz kalıp kalmadığı giderek feragatın mümkün olup olmadığı birlikte değerlendirilmesi gerekmektedir. Yukarıda belirtilen hususlardaki takikat sonucuna göre feragat konusu irdelenirken HMK 123 ve 150. maddeleri de gözetilmek suretiyle karar verilmelidir.
Mahkemece yukarıda belirtilen hukuki ve maddi olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, dahili davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinde Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.