Esas No: 2021/2121
Karar No: 2022/299
Karar Tarihi: 03.02.2022
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu 2021/2121 Esas 2022/299 Karar Sayılı İlamı
DANIŞTAY İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU 2021/2121 E. , 2022/299 K."İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No : 2021/2121
Karar No : 2022/299
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Kurulu
VEKİLİ : Av. ...
İSTEMİN KONUSU : Danıştay Beşinci Dairesinin 17/11/2020 tarih ve E:2016/58413, K:2020/5216 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname'nin 3/1. maddesi uyarınca FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu gerekçesiyle meslekte kalmasının uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmasına ilişkin ... Genel Kurulunun ... tarih ve ... sayılı kararı ile bu karara karşı yapılan yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin yine aynı Kurulun ... tarih ve ... sayılı kararının iptali ve bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve parasal haklarının itiraz tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Daire kararının özeti: Danıştay Beşinci Dairesinin 17/11/2020 tarih ve E:2016/58413, K:2020/5216 sayılı kararıyla;
"Maddi Olay ve Hukuki Süreç" ile "İlgili Mevzuat"a yer verilmiş; "Yargılamada İzlenen Usul ve Süreç", "FETÖ'ye İlişkin Tespit ve Değerlendirmeler", "Demokratik Anayasal Düzene Sadakat Yükümlülüğü", "Dava Konusu Edilen Kararların Hukuki Niteliği" başlıkları altında genel; "Kişiselleştirme ve Delillerin Değerlendirilmesi" başlığı altında hem genel hem de davacıya özel değerlendirmelerde bulunularak,
Davacı Yönünden Yapılan Değerlendirmede;
Davacının, ceza yargılaması sonucunda ... Ağır Ceza Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile silahlı terör örgütüne üyelik suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun ... Bölge Adliye Mahkemesi .... Ceza Dairesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararıyla reddedildiği, Dairelerinin karar verdiği tarih itibarıyla UYAP ortamında yapılan inceleme sonucu anılan mahkumiyet kararının kesinleşmediğinin görüldüğü,
Davacı hakkındaki tanık beyanları yönünden, davacının örgütün içinde yer aldığına, örgüt toplantılarına katıldığına, üniversitede örgüt evlerinde kaldığına, ev abiliği yaptığına, 2014 yılı HSK seçimlerinde örgütün sözde ''bağımsız'' adaylarını desteklediğine, çocuğunu örgüte müzahir okullara gönderdiğine ve diğer hususlara yönelik ifadelerin değerlendirilmesi sonucunda, davacının FETÖ ile süregelen bir ilişki içerisinde olduğu sonucuna varıldığı,
Diğer hususlar yönünden, davacının FETÖ/PDY terör örgütünün HSK'da etkin olduğu dönemde yargıda önemli bir temsil makamı olan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görevlendirilmesinin diğer tespitlerle birlikte değerlendirildiğinde, anılan örgütle iltisak ve irtibatına yönelik destekleyici bir unsur olduğu sonucuna varıldığı belirtilerek,
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile kararda yer verilen açıklamalar bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacının, FETÖ ile iltisak ve irtibatının olduğu ve bu nedenle demokratik anayasal düzene sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, dava konusu kararlarla özel hayatına saygı hakkına yapılan müdahalenin AİHS ve Anayasa anlamında durumun gerektirdiği ölçüde bir tedbir niteliğinde olduğu anlaşıldığından dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediği,
Dava konusu kararlarda hukuka aykırılık görülmediğinden davacının bu kararlar nedeniyle yoksun kaldığı tüm özlük ve parasal haklarının itiraz tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine yönelik isteminin de reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, uyuşmazlıkta 2802 ve 6087 sayılı kanunlar ile Anayasa'nın 139 ve 140. maddelerinin uygulanmasının zorunlu olduğu, sadece 667 sayılı KHK dayanak alınarak verilen Daire kararının hukuka aykırı olduğu; 667 sayılı KHK ile yeni suç ve ceza ihdas edildiği, ancak suç ve cezanın doğrudan temel hak ve özgürlükleri ilgilendirdiğinden bunun ancak kanunla yapılabileceği, davalının dava konusu işlemin "göreve son verme müessesesi" olduğuna dair savunmasına itibar edilemeyeceği, işlemin meslekten çıkarma işlemi olduğu ve neticede muhatapları açısından disiplin işlemi olduğu, hakkında idari ve yargısal tasarrufta bulunabilmek için elde delil olmadığından OHAL ile birlikte çıkarılan KHK'de yer alan muğlak, soyut ve kişiye özgü delil içermeyen kurallar uygulanmak suretiyle hukuka aykırı bir şekilde meslekten çıkarma kararı verildiği; savunma hakkı verilmeden tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğu, yeniden inceleme talebinin veya yargı yoluna başvurmanın savunma hakkı olarak değerlendirilemeyeceği; dava konusu işlemin, bireye özgü olmayan, soyut ve kişiselleştirilmemiş olması nedeniyle hukuka aykırı olduğu; Dairece, işlem tarihinde mevcut olmayan evrak incelenerek karar verildiği; yasallık ilkesinin hem AİHS'te hem de Anayasa'da olağanüstü hal dönemlerinde bile askıya alınamayan haklar arasında düzenlendiği, 667 sayılı KHK'nın 3. maddesinde yer alan irtibat ve iltisak kavramlarının muğlak, içeriği ve kapsamı belirsiz, suistimale açık kavramlar olduğu, düzenlemenin kanunların geriye yürümezlik ilkesine de aykırı olduğu; bireylerin sadece terör örgütü ilan edilme tarihinden sonraki kasti faaliyetlerinden dolayı cezai alanda sorumlu tutulabileceği; Daire kararında, 1991 yılındaki üniversite öğrencilik dönemine ilişkin beyan ile 2013-2014 yıllarında bazı hâkim ve savcıların kişisel kanaatten öteye geçmeyen tahmin ve varsayıma dayalı beyanlarının ve 20 yıllık savcılık çalışma döneminde liyakat ve kıdemine göre belli bir dönemde cumhuriyet başsavcılığı unvanlı görevde bulunmasının dikkate alındığı; gerçeği yansıtmayan, çelişkili ifadeler içeren, uzak geçmişe ve duyuma dayalı beyanlara dayalı olarak herhangi bir fiil ve eylemden bahsedilmeden bu örgütle irtibatlı ve ilgili olduğunun varsayıldığı; bu beyanların dava konusu işlem tarihinden sonra verilmiş olması, meslekte kalmak ve kanuna aykırı menfaat elde etmek amacıyla kendi yorum ve düşüncesine dayalı olarak suç unsuru içermeyen genel, soyut ifadeler olması nedeniyle dava konusu işlemin tesisine gerekçe ve dayanak olamayacağı; cumhuriyet başsavcılığı unvanlı göreve atanmasının kanuna ve usule uygun olarak HSK tarafından gerçekleştirildiği, bu verinin örgütsel ilişki ve irtibatı ortaya koyan bir veri olmadığı, işlemin tesisine gerekçe olarak dayanak alınamayacağı; hakkında henüz kesinleşmiş mahkeme kararı bulunmadığı; dava konusu karar ile tarafsız ve bağımsız mahkemede yargılanma, masumiyet karinesinden yararlanma, özel yaşama ve aile yaşamına saygı, mülkiyet haklarının ihlal edildiği, ayrımcılık yasağına aykırı davranıldığı ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Beşinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'ÜN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin esası incelendi, gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c) Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması" sebeplerinden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Beşinci Dairesinin temyize konu 17/11/2020 tarih ve E:2016/58413, K:2020/5216 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 03/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.