17. Hukuk Dairesi 2016/2679 E. , 2019/4717 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı neenlerle, davanın usulden reddine ilişkin verilen hüküm, davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalı gerçek kişilerin maliki olduğu ve davalı şirket tarafından antrepo olarak işletilen yerin çatısındaki pimaş boruların patlaması sonucu, burada bulunan davacı sigortalısına ait emtianın hasar gördüğünü, eksper tarafından belirlenen 32.408,97 TL. hasar bedelini sigortalıya ödeyip haklarına halef olduklarını, rücuen tahsil için başlatılan takibe davalıların itiraz ettiğini, sözleşme ile teslim aldığı malların muhafazasında kusurlu olan davalı şirket ile bina maliki olan diğer davalıların zarardan sorumlu olduğunu belirterek davalıların takibe itirazlarının iptalini talep etmiştir.
Davalı ...Taşımacılık Ltd. Şti. usulüne uygun tebligata rağmen, davaya cevap vermemiştir.
Diğer davalılar vekili, davaya konu alacağın zamanaşımına uğradığını, davalılardan taşınmazı kiralayan diğer davalı şirketin zarardan sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davaya konu uyuşmazlığın haksız fiile ilişkin olduğu, davalı borçluların ikametgahı ve zararın meydana geldiği yer olan ... İcra Daireleri ile Mahkemeleri"nin yetkili olduğu, davalıların icra dairesinin yetkisine itiraz ettikleri, icra takibi bakımından ... İcra Daireleri"nin yetkili olmadığı ve davacı tarafça yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibinin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia edilen davalılardan rücuen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı taraf sigortalısına ödediği bedelin rücuen tahsili amacıyla ... İcra Daireleri"nde ilamsız icra takibi başlatmış; davalıların itirazları üzerine duran icra takibine devam edebilmek ve itirazları hükümden düşürmek amacıyla da İcra İflas Kanunu"nun 67/1. maddesine göre itirazın iptali istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, yetkili mahkemenin (icra takibinde yetkili icra dairesinin) tayininde sigortalı ile davalılar arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus "sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur" şeklinde vurgulanmaktadır. Bu itibarla; davacı sigortalısı ile davalılar arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesi gerekir.
Husumet yöneltilen davalı ... Taşımacılık Ltd. Şti, davacının sigortalısına ait emtiayı antreposunda muhafaza eden ve bu muhafazada eksikliği bulunduğu kabul edilen konumunda olup, bu davalı ile davacının sigortalısı arasındaki uyuşmazlık sözleşmeden kaynaklanmaktadır. Diğer davalılar ise, bakımında eksiklik bulunduğu iddia edilen (sigortalıya ait emtianın muhafaza edildiği) binanın maliki olup, sorumlulukları 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 69. maddesine dayanmaktadır.
Davalılara husumet yöneltilmesine yol açan hukuki sebepler birbirinden farklı olduğu gibi, davalılar sadece ihtiyari dava arkadaşı olup aralarında mecburi dava arkadaşlığı da yoktur. Bu nedenle; her birinin hukuki durumunun ve icra takibine itirazlarındaki haklılığın ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir.
2004 sayılı İcra İflas Kanunu"nun 50/1. maddesinde "para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir" denilmek suretiyle, ilamsız icra takiplerinde yetkili icra dairesinin belirlenmesi konusunda Hukuk Muhakemeleri Kanunu"na atıf yapılmakla yetinilmiştir.
Dava ve dayanağı olan icra takibinin başlatıldığı tarih itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 6. maddesinde genel yetki kuralı "davalının (icra takibinde borçlunun) dava tarihindeki yerleşim yeri" şeklinde belirlenmiştir. Hakkında icra takibi yapılan davalı gerçek kişilerin sorumluluğu, bina malikinin sorumluluğu hükümlerine dayandığı ve bu sorumluluk türü açısından HMK"da özel yetki kuralı da öngörülmediğinden, yetkili icra dairesi belirlemesinin HMK"nun 6. maddesine göre yapılması gerekecektir.
Davanın dayanağı olan ... İcra Müdürlüğü"nün 2013/11145 sayılı icra dosyası incelendiğinde; davalı borçlu ... Taşımacılık Ltd. Şti. tarafından, icra dairesinin yetkisine itiraz edilmeden sadece borca itiraz edildiği; diğer davalı borçlu gerçek kişilerin, icra dairesinin yetkisine de itiraz ettikleri; davalılardan ... tarafından verilen vekaletnamedeki adresin .... ilinde olduğu; davalı borçlular .... adına davalı borçlu ...."un vekil sıfatıyla verdiği vekaletnamede ise adı geçen dört davalı borçlunun adresinin yer almadığı görülmektedir. Davalı gerçek kişiler hakkındaki icra takibinde ... İcra Daireleri"nin yetkili olup olmadığının tespiti için, icra takibinin başlatıldığı tarihteki yerleşim yerlerinin doğru biçimde belirlenmesi önem kazanmaktadır.
Açıklanan vakıalar karşısında mahkemece; davada ve dayanağı olan icra takibinde ihtiyari dava arkadaşı konumunda olan davalı borçlulardan ... Taşımacılık Ltd. Şti"nin, icra dairesinin yetkisine itirazının bulunmadığı ve sadece borca itirazının bulunduğu, davalı şirket yönünden takibe konu borçtan sorumluluk konusunda değerlendirme yapılabileceği ve
yetki itirazında bulunulmadığı için bu davalı yönünden ... İcra Daireleri"nin takipte yetkili hale geldiği gözetilmeden hüküm tesis edilmesi; diğer davalı gerçek kişiler yönünden ise, İİK"nun 50/1. maddesi yollamasıyla HMK"nun 6. maddesine göre yetkili icra dairesinin belirlenmesi gerektiğinden, davalı gerçek kişilerin icra takibinin başlatıldığı tarihteki yerleşim yerlerinin ayrı ayrı belirlenmesi ve HMK"nun 7. maddesi de dikkate alınmak suretiyle, ... İcra Daireleri"nin takipte yetkili olup olmadığının irdelenmesiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı gerekçeyle, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.