14. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/9060 Karar No: 2019/6639 Karar Tarihi: 15.10.2019
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/9060 Esas 2019/6639 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir ortaklığın giderilmesi davası sonucunda verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Kararda Tebligat Kanunu'nun 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildiği ve gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsendiği belirtilmektedir. Kanuna göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine doğrudan tebligat yapılamamaktadır. İlk tebligat, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, Tebligat Yönetmeliği'ndeki hükümler uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekmektedir. Kararda, Tebligat Kanunu'nun farklı şekilde yorumlanarak gerekçeli kararın başka adresi bilinmediği gerekçesiyle doğrudan doğruya davalı tarafın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri
14. Hukuk Dairesi 2016/9060 E. , 2019/6639 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki ortaklığın giderilmesi davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen hüküm davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R 7201 sayılı Tebligat Kanunu, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunla değiştirildikten sonra, gerçek kişilere yapılacak tebligatla ilgili olarak iki aşamalı bir yol benimsenmiştir. 1) Bu kanun değişikliğine göre, muhatabın adres kayıt sistemindeki adresine, Kanunun 21/2. maddesi uyarınca doğrudan tebligat yapılması mümkün değildir. Muhataba çıkarılan ilk tebligat, öncelikle bilinen veya gösterilen en son adresine, mavi renkli zarf kullanılmaksızın ve adres kayıt sistemindeki adres olduğuna ilişkin şerh verilmeksizin Kanunun 10. maddesine göre normal bir şekilde çıkarılmalıdır. Muhatabın bu adreste bulunmaması durumunda, tebliğ memurunca Kanunun 20 ve 21. maddesinin birinci fıkrası ile Tebligat Yönetmeliğinin 29. maddesi uyarınca, muhatap lehine olan araştırmalar yapılarak tebligatın kendisine ulaşması ve bilgilendirme işlemlerinin yerine getirilmesi gerekir. 2) Muhatabın gösterilen adresten sürekli olarak ayrılması ve yeni adresinin de tebliğ memurunca tespit edilememesi durumunda, tebliğ evrakının tebligatı çıkaran mercie geri gönderilmesi gerekir. Ancak bu aşamadan sonra, Kanunun 10/2 ve Yönetmeliğin 16/2. maddeleri nazara alınarak, tebliğ evrakının açık mavi renkli zarfla, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek, Kanunun 21/2. maddesine göre tebliği mümkün olabilecektir. Somut olayda; Tebligat Kanununun 10/2 ve 21/2. maddeleri farklı şekilde yorumlanarak, gerekçeli kararın başka adresi bilinmediği gerekçesiyle davalı ..."ın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine doğrudan doğruya 21/2. maddesine göre tebliğe çıkarılması ve bu hükme göre tebliğ edilmesinin yukarıda belirtilen hükümlere aykırı olduğu; öte yandan davalı ..."in kendisini vekille temsil ettirmiş olduğundan; Tebligat Kanunu m.11/1, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 18/1. maddesi gereğince vekil vasıtasıyla takip edilen davalarda gerekçeli kararın tebliğinin vekile yapılması gerektiği hükmü doğrultusunda davalı ..."e yapılan gerekçeli karar tebliğinin belirtilen hükümlere aykırı olduğu ve muhatapların savunma hakkını kısıtlayacağından usulüne uygun olmadığı anlaşılmakla yukarıda açıklanan ilkeler ışığında gerekçeli kararın tebliği ve temyiz süresinin dolması beklenildikten sonra temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE, 15.10.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.