17. Hukuk Dairesi 2016/2677 E. , 2019/4702 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda kararda yazılı nedenlerle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine ilişkin verilen hüküm davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacı tarafından sigortalanan ve sigortalının kiracı sıfatıyla kullandığı işyerinde, binaya ait ortak pis su tesisatının patlaması sonucu emtia hasarı meydana geldiğini, davacıya sigortalı işyerinin maliki olan davalının zarardan sorumlu olduğunu, sigortalılarına 16.447,00 TL. hasar bedelini ödeyip haklarına halef olduklarını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 16.447,00 TL"nin ödeme tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 sayılı HMK"nun 2. maddesi gereği, malvarlığına ilişkin davalarda Asliye Hukuk Mahkemesi"nin görevli olduğu gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine; kararın kesinleşmesinden sonra ve talep halinde dosyanın görevli Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi"ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, işyeri sigorta poliçesi gereği sigortalısına ödeme yapan davacının ödediği bedelin, zarardan sorumlu olduğu iddia olunan davalıdan rücuen tahsili istemine ilişkindir.
Davacı ... şirketi, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, görevli mahkemenin tayininde sigortalı
ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu"nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus, “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının, muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır.
Öte yandan, 6102 sayılı TTK"nun "Halefiyet" başlığı altındaki 1472. maddesinde (6762 sayılı TTK"nun 1301. md.) "Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder" hükmüne yer verilmiştir.
6100 sayılı HMK"nun "Sulh Hukuk mahkemelerinin görevi" başlığı altındaki 4. maddesinde de "(1) Sulh Hukuk mahkemeleri, dava konusunun değer veya tutarına bakılmaksızın; a) Kiralanan taşınmazların, 09.06.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununa göre ilamsız icra yoluyla tahliyesine ilişkin hükümler ayrık olmak üzere, kira ilişkisinden doğan alacak davaları da dâhil olmak üzere tüm uyuşmazlıkları konu alan davalar ile bu davalara karşı açılan davaları, b) Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin davaları, c) Taşınır ve taşınmaz mallarda, sadece zilyetliğin korunmasına yönelik olan davaları, ç) Bu Kanun ile diğer kanunların, sulh hukuk mahkemesi veya sulh hukuk hâkimini görevlendirdiği davaları, görürler" hükmüne yer verilmiştir. (1086 Sayılı HUMK"nun 8/II-1 maddesinde de dava konusu şeyin değerine bakılmaksızın, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, akdin feshi yahut tespit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaların Sulh Hukuk Mahkemelerinde görüleceği” şeklinde benzer düzenlemeye yer verilmişti).
Somut olayda; davacı sigortalısı Megatürk İnşaat A.Ş. ile davalı arasında, 01.08.2013 başlangıç tarihli ve 5 yıl süreli kira sözleşmesi mevcut olup, davacı ... şirketinin, sigortalısının halefi olarak açtığı davada, dava dışı sigorta ettiren ile davalı arasındaki temel hukuki ilişki kira sözleşmesidir.
Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında mahkemece; uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesi"nin görevine girdiği dikkate alınarak işin esasının incelenmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu görevsizlik kararı verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.