17. Hukuk Dairesi 2016/9994 E. , 2019/4700 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın reddine ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalıların işleteni, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, davacı küçük Serkan"a çarpmasıyla oluşan kazada çocuğun ağır biçimde yaralandığını ve işgücü kaybı oluştuğunu, davacı anne babanın da bu yaralanma nedeniyle maddi manevi zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL. maddi ve 75.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davacı çocuğun kazadan kaynaklanan maluliyet oranının belirlenmesi bakımından rapor alınması için davacının hazır edilmediği, davacı vekili ile davacı asıla ihtarlı tebligat yapıldığı halde eksikliğin tamamlanmadığı, davacı tarafın zararını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle, işgücü kabı tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
T.C. Anayasası"nın 36/1. maddesinde "Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir" düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK"nun 27. maddesinde "Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını içerir" düzenlemesine yer verilmiştir.
Adil yargılanma hakkının kapsamında yer alan savunma haklarının etkin biçimde kullanılmasını teminen konulan yasal düzenlemelerden biri de davada esaslı işlem olan bilirkişi raporlarının taraflara tebliğine ilişkin düzenlemedir. 6100 sayılı HMK"nun 280/1. maddesi "bilirkişi, raporunu, varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak mahkemeye verir; verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir" hükmünü amirdir. Anılan tüm bu yasal düzenlemelerde, davada taraf olanların haklarının korunması amaçlanmış olup, tarafların yargılama süreçlerine etkin katılımının sağlanması ise, mahkemece yapılan tüm tebligatların usulüne uygun olması ile sağlanabilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 10/1. maddesinde "tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır" düzenlemesi; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, "bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır" düzenlemesi getirilmiştir. Görüldüğü üzere, tebligat işlemlerinde ana kural, tebliğ yapılacak kişinin bilinen en son adresinde tebligatın yapılması olup, MERNİS adresine tebliğ, ancak belli şartlarda mümkün kabul edilmiştir.
Somut olayda; davacı Serkan"ın maluliyet oranının tespiti bakımından tedavi belgelerinin toplanmasından sonra dosya Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu"na gönderilmiş; ATK"nın 12.08.2015 tarihli ön raporuyla, davacıya ait son grafilerin çektirilip dosyaya eklenmesinden sonra maluliyet raporunun düzenlenebileceği belirtilerek dosya mahkemeye geri çevrilmiştir. Davacıların adli yardım kapsamında vekil yardımından faydalanması nedeniyle, davadaki vekillerinin davacı yan ile iletişim kuramadığını beyan etmesi üzerine, davacı ... ve ..."e, ATK"nın 12.08.2015 tarihli geri çevirme yazısı meşruhatlı davetiye ile tebliğe çıkartılmış; davacıların eksikliğin tamamlanması için mahkemeye başvuru yapmadığı gerekçesiyle de davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki, çıkartılan tebligatın,
davacıların mernis adreslerine çıkartıldığı ve tebligat çıkartılan bu adresin kapalı olması nedeniyle, 7201 sayılı TK"nın 21/2. maddesi gereği tebliğ evrakının muhtara bırakıldığı tebliğ zarfı üzerine işlenmiştir.
Davacıların dava açarken verdikleri vekaletnamedeki adreslerinin (bilinen son adresleri), mahkemenin tebligat çıkarttığı MERNİS adreslerinden farklı olduğu görülmektedir. Bu itibarla; yukarıda açıklanan TK"nun 10/1-2. maddesindeki düzenleme gereği, tebliğin bilinen en son adrese yapılması; bu adreste tebligatın yapılamaması halinde MERNİS adresine tebligat çıkartılması kurallarına uyulmamıştır. Diğer taraftan; davanın temelini oluşturan maluliyet oranının belirlenmesi için yapılacak araştırmanın sağlıklı biçimde yürütülmesi ve davacı yanın hak arama hürriyeti ile adil yargılanma hakkının ihlal edilmemesi için, maluliyet raporunun alınması için gerekli eksik belgelerin temini konusunda gerektiğinde, davacı yanın adresinin kolluk marifetiyle araştırılması; her türlü araştırmaya rağmen eksikliğin tamamlanamadığı durumda, hükümdeki gibi değerlendirme yapılması gerektiği de gözetilmelidir.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında mahkemece; 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine uygun biçimde, davacı yana gerekli tebligatın yapılmasının (eksikliği tamamlamak için davacı tarafça öğrenilmesinin) sağlanması; TK hükümleri gereği, davacıların haberdar olmasını sağlayacak biçimde tebligatın yapılamadığı durumda, davacıların hak arama hürriyetlerinin korunması bakımından, kolluk marifetiyle adreslerinin tespiti suretiyle belirlenen adrese tebligat çıkartılması; yapılan tüm tebliğ ve araştırmalara rağmen sonuç alınamadığı takdirde, zararın ispat edilip edilemediği konusunda değerlendirme yapılması gerekirken, eksik incelemeyle, yazılı biçimde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre, davacılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 15/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.