Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/30243 Esas 2018/3866 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Hukuk Dairesi
Esas No: 2016/30243
Karar No: 2018/3866
Karar Tarihi: 27.04.2018

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2016/30243 Esas 2018/3866 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, yetkili icra dairesinin yerleşim yerinin bulunduğu İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunması üzerine takibin durdurulduğu, alacaklının icra mahkemesine müracaatla yetkiye vaki itirazın kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece davanın kabulü ile borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 50. maddesi gereği ise HMK'nın yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu mal varlığı olan borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerden doğan davalarda yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 10. maddesinde belirtilen kurallara göre çözümlenir. Sözleşmenin ifa edileceği yer, öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tespit edilir. Borçlunun temyiz itirazları kabul edilerek mahkeme kararı bozulmuştur. Kanun maddelerinin ayrıntılı açıklaması yapılmamıştır.
12. Hukuk Dairesi         2016/30243 E.  ,  2018/3866 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

    Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
    Alacaklı tarafından, borcun sebebi “01.01.2015-31.08.2015 dönemi açık hesap borcu” gösterilerek başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız takipte, örnek 7 numaralı ödeme emrinin tebliği üzerine, borçlunun yasal sürede icra dairesine yaptığı başvuruda, yetkili icra dairesinin, yerleşim yerinin bulunduğu ... İcra Dairesi olduğunu ileri sürerek yetki itirazında bulunması üzerine takibin durdurulduğu, alacaklı tarafından icra mahkemesine müracaatla yetkiye vaki itirazın kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece davanın kabulü ile borçlunun yetki itirazının kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
    2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu"nun 50. maddesinin birinci fıkrasına göre; HMK"nın yetkiye ilişkin hükümleri, para ve teminat alacaklarına dayalı takiplerde kıyas yolu ile uygulanır. Konusu mal varlığı olan borçlar hukukuna ilişkin sözleşmelerden doğan davalarda yetki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 10. maddesinde belirtilen kurallara göre çözümlenir. Anılan madde, sözleşmeden doğan davalar için sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinin yetkili olacağı yönünde özel yetki kuralı koymuştur.
    Sözleşmenin ifa edileceği yer, öncelikle tarafların açık veya zımni isteğine göre tespit edilir. Sözleşmede, karşılıklı olarak değişik yerlerde yerine getirilecek borçlar varsa (malın teslim edileceği yer - borcun ödeneceği yer), mal teslimi için açılacak dava, teslim yeri mahkemesinde, borcun ödenmesi için açılacak dava ise, borcun ödeneceği yer mahkemesinde açılabilir. Ancak sözleşmeden, açık ve zımni olarak sözleşmenin ifa edileceği yerin anlaşılamadığı hallerde yetkili yer, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 89. maddesine göre belirlenir. Yani, davanın konusu sözleşmeden doğan bir para borcu olup da, sözleşmede aksi kararlaştırılmamış ise, borç, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödenir. Ancak, aranacak ya da aldırılacak borçlarda, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 89.maddesinin birinci fıkrasının birinci bendi uygulanmaz. Ne var ki, HMK.nun 10. maddesi hükmü, yalnız hukuken geçerli olan sözleşmelerden doğan davalar hakkında uygulanacağından, geçersiz olan sözleşmelerden kaynaklanan davalar, sözleşmenin ifa yerinde açılamayıp genel yetkili yer olan davalının yerleşim yerinde açılabilir.
    Hukuk Genel Kurulu"nun 2001/12-1162-1191 sayılı kararında da yukarıda açıklanan kurallar benimsenerek “HUMK."nun 10. maddesine göre sözleşmeden doğan davalarda tarafların sözleşmenin yerine getirileceği yer hakkında açık veya zımni isteklerinin anlaşılamadığı hallerde, sözleşmenin yerine getirileceği yerin Türk Borçlar Kanunu"nun 89. maddesine göre belirleneceği” açıklanmıştır. Ancak, bu gibi hallerde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 89. maddesinin uygulanabilmesi için, akdi ilişkinin kabul edilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda, borçlu, takibe itiraz dilekçesinde, yetki itirazı yanında, açıkça borca itirazını belirtmemiş, akdi ilişkiyi kabul ettiği yada reddettiği yönünde beyanda bulunmamış olup, bu hali ile borçlunun akdi ilişkiyi kabul ettiği sonucuna varılması mümkün olmadığından, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu"nun 89. maddesinin uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Bu durumda, HMK"nun 6. maddesi uyarınca borçlunun yerleşim yerinde takibin yapılması gerekip, borçlunun yerleşim yeri Kırklareli olduğuna göre ... İcra Müdürlüğü yetkisizdir.
    O halde mahkemece, borçlunun yetki itirazı yerinde olduğundan, alacaklının yetki itirazının kaldırılması isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
    SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK"nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/04/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.