
Esas No: 2014/11341
Karar No: 2016/1298
Karar Tarihi: 26.01.2016
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2014/11341 Esas 2016/1298 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Katkı Payı Alacağı
... ile ... aralarındaki katkı payı alacağı davasının kısmen kabulüne, kısmen reddine dair.... Aile Mahkemesi"nden verilen 16.12.2013 gün ve 772/1669 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı ... vekili, evlilik içinde edinilen bir araç, bir daire ile davalının 15.09.2009 tarihinde aldığı emekli ikramiyesi üzerinde davacının yasal hakkı olduğunu açıklayarak katkı payı ve katılma alacağı isteğinde bulunmuş, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL"nin davalıdan faizi ile tahsilini istemiş, harcını da yatırdığı 01.06.2012 tarihli dilekçesi ile talebini 30.000 TL olarak ıslah etmiştir.
Davalı ..., gerek araç, gerek evin alımında davacının bir katkısı bulunmadığı gibi boşanma davasının da 28.09.2009 tarihinde açılması sebebiyle emekli ikramiyesi bakımından da talebin yerinde olmadığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin, davacının... İlçesi .... ada..parsel .. nolu taşınmaz ve emekli ikramiyesine ilişkin talebinin reddine, .... plakalı araçtan dolayı 3.200 TL"nin karar tarihi olan 06.06.2012 tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalı ..."dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin kararı, taşınmaz ve emekli ikramiyesine yönelik olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairenin 19.02.2013 tarih 2012/11114 Esas 2013/1764 Karar sayılı ilamı ile taşınmaz yönünden onanmış, emekli ikramiyesi yönünden ise bozulmuştur. Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, Mahkemece talebin kısmen kabulü ile 35,50 TL"nin ..."dan alınarak ..."ye verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmesi üzerine hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı TMK"nun "edinilmiş mallar" başlıklı 219. maddesinin 2.fıkrasında, sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemelerin edinilmiş mal grubundan sayıldığı belirtilmiştir. 228/2. maddede ise, eşlerden birine sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumlarınca yapılmış olan toptan ödemeler veya iş gücünün kaybı dolayısıyla ödenmiş olan tazminat, toptan ödeme veya tazminat yerine ilgili sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurumunca uygulanan usule göre ömür boyunca irat bağlanmış olsaydı, mal rejiminin sona erdiği tarihte bundan sonraki döneme ait iradın peşin sermayeye çevrilmiş değeri ne olacak idiyse, tasfiyede o miktarda kişisel mal olarak hesaba katılacağı hükmüne yer verilmiştir.
Mal rejiminin devamı sırasında, emeklilik ikramiyesinin toptan ödenmesi durumunda; öncelikle ödeme tarihi itibarıyla... (population masculin feminin) tablosundan yararlanılarak, emekli olan eşin ortalama bakiye yaşam süresi bulunarak, ödeme günlük irat şeklinde yapılsaydı her bir güne karşılık gelen miktar saptanır. Bundan sonra, irat şeklindeki günlük ödeme miktarı, mal rejiminin sona erdiği 28.09.2009 tarihinden sonraki kalan günler ile çarpılarak, bulunacak bu miktarın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanır.
Mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden ödemenin açıklanan yöntemle hesaplanan peşin sermayeye çevrilmiş değeri, emekli olan eşin kişisel malı sayılır. Ödenen toplam emeklilik ikramiyesinden, kişisel mal sayılan bu miktar (mal rejiminin sona ermesinden sonraki döneme isabet eden günlük irat şeklindeki toplam ödemelerin peşin sermayeye çevrilmiş değeri) çıkarıldıktan sonra, kalan miktar edinilmiş mal kabul edilerek tasfiye sırasında gözönünde bulundurulur.
Emeklilik ikramiyesinin tasfiyeye konu edilmesi için mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olması (TMK’nun 235/1) ya da bu para kullanılarak başka bir malvarlığına sahip olunmalıdır. Söz konusu gelir, kullanılarak satın alınan malvarlıkların tasfiyesinde de aynı kurallar geçerli olacaktır. Hemen belirtmek gerekir ki, yukarıda açıklanan hesaplama yöntemi mal rejiminin ölüm dışındaki nedenlerle sona ermesi hallerinde uygulanır.
Somut olaya gelince; eşler, 15.07.1978 tarihinde evlenmiş, 28.09.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün,11.01.2011 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu emeklilik ikramiyesi, eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu 17.09.2009 tarihinde davalı eş adına ödenmiştir. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
Taraflar arasında Dairenin onama-bozma ilamı sonrasında halen devam eden uyuşmazlığın davalıya ödenen emeklilik ikramiyesine yönelik bulunduğunda tereddüt bulunmamaktadır. Dairenin uyulan bozma ilamında kısaca "...boşanma dava tarihinden önce davalıya ödenmiş olan emekli ikramiyesinin TMK"nun 228. maddesi gözönünde bulundurularak kalan yaşam süresi bakımından... tablosu gözönünde bulundurularak davalının kalan yaşam süresine ilişkin ve hesaplanacak paranın kişisel mal olduğunun kabulü ile hesaplamada düşürülmesi gerektiği, bilirkişi raporunda yasada yazılı hesaplama şekline kısmen uyulmuş ise de mal rejiminin sona erdiği tarih sonrasına isabet eden kısmın peşin sermayeye çevrilmiş değeri hesaplanmadan ikramiyenin tamamının kişisel mal olarak değerlendirildiği, bu değerlendirmenin usul ve yasaya aykırı olduğu, bu nedenle mahkemece, emeklilik ikramiyesi üzerinde katılma alacağı hesabı bakımından seçilecek hukukçu bilirkişinin destekten yoksun kalma tazminatı ve... tablosuna göre hesaplama konusunda uzman olan bir kişi olmasına özen gösterilmesi, iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesabı gerektiğinden uygulamada sapma göstermeksizin benimsenen yüzdelik iskonto oranının hesaplamada uygulanmasının zorunlu olduğu..." açıklanmıştır.
Vermiş olduğu bir hüküm Yargıtay tarafından bozulan ve Yargıtay’ın bu bozma kararına gerek iradi ve gerekse kanuni şekilde uymuş olan hukuk mahkemesi, bozma kararı doğrultusunda inceleme yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Mahkeme, bozma kararından dönerek direnme kararı veremeyeceği gibi, hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan bölümleri hakkında da yeni bir hüküm kuramaz. Bu müesseseye “usuli müktesep hak” veya “usule ilişkin kazanılmış hak” denir. “Usuli Müktesep Hak”, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin
sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay İçtihatları ile kabul edilmiş, usul hukukunun ana ilkelerindendir ve kamu düzeni ile ilgilidir. Açıkça bozmaya uyulmasına karar verilmesiyle, taraflardan birisi yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğar. Bundan sonra mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı uyarınca ve o doğrultuda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak, hakim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar bunun istisnalarındandır. Farklı anlatımla; bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır.
Mahkemece bozma ilamına uyulmuş, alınan 03.12.2013 tarihli hukukçu bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm kurulmuştur. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesabı istenmiş ise de bilinmeyen döneme ait tazminat hesabında peşin ödeme sebebiyle her yıl için belli bir oranda artırım ve iskonto yapılması gerektiği, ödenen emeklilik ikramiyesi açısından bilinmeyen dönem söz konusu olmadığından Daire ilamında belirtildiği şekilde artırım-iskonto hesabı yapılmadığının belirtildiği, Daire ilamında açıklandığı ve az yukarıda belirlenen ilkeler ile uyulan bozma ilamı gereğince, emeklilik ikramiyesine ilişkin katılma alacağı hesabı bakımından, seçilecek hukukçu bilirkişinin, destekten yoksun kalma tazminatı ve ... tablosuna göre hesaplama konusunda uzman olan bir kişi olmasına özen gösterilmesi, iradın peşin sermayeye çevrilmiş değerinin hesabı gerektiğinden, uygulamada sapma göstermeksizin benimsenen yüzdelik iskonto oranlarının hesaplamada uygulanmasının zorunlu olduğunun, bu şekilde bulunacak iradın peşin sermaye değerinin kişisel mal olarak mahsup edilip kalan miktarın katılma alacağının tespitinde dikkate alınacak artık değer olacağının bilirkişiye hatırlatılması, tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık, gerekçeli rapor alındıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken, uyulan bozma ilamına ve hesaplama yöntemine aykırı olduğu anlaşılan bilirkişi raporuna değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.