Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/9125
Karar No: 2016/1294
Karar Tarihi: 26.01.2016

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2015/9125 Esas 2016/1294 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2015/9125 E.  ,  2016/1294 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Katkı ve Katılım Payı Alacağı

    ... ile ... aralarındaki katkı ve katılım payı alacağı davasının kabulüne dair...Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi"nden verilen 18.12.2012 gün ve 61/162 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 25.06.2013 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davalı vekili Av. ... ve karşı taraftan davacı vekili Av.geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan, hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi gereği düşünüldü:

    KARAR

    Davacı ... vekili, tarafların evlilik boyunca birlikte çalışıp tasarruf ettiklerini, edinilen mal varlığının güvene dayalı olarak davalı üzerine yapıldığını, ortak hesaplardaki paraların da çekilerek davalı hesabına aktarıldığını açıklayarak gerek ortak hesaplar, gerekse taşınmazlar açısından mal rejiminin tasfiye edilerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak ve yapılacak bilirkişi incelemesi sonrası artırılmak üzere şimdilik 150.000 TL alacağın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, harcını da tamamladığı 22.02.2011 tarihli dilekçe ile talebini 176.318,36 TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ... vekili, davalının evlilik boyunca sürekli çalıştığını ancak davacının kısa süreli çalışmaları olduğunu, davalının mal edinmesinde davacının bir katkı yapmadığını, davacı adına edinilen mallar da bulunduğunu açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulüne, 176.318,36 lira katkı ve katılım payı alacağının ıslah tarihinden (20.12.2011) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmesi üzerine hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Maddi olayları ileri sürmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak ve uygulanacak kanun maddelerini belirlemek hakime aittir (6100 sayılı HMK 33. m). İddianın ileri sürülüş şekline göre dava, katkı payı ve artık değere katılma alacağı isteklerine ilişkindir.
    01.01.2002 tarihinden önce 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi"nin (TKM) yürürlükte olduğu dönemde, eşler arasında yasal mal ayrılığı rejimi geçerliydi (TKM 170 m). TKM"de,
    mal rejiminin tasfiyesine ilişkin düzenleme mevcut olmadığından, eşlerin bu dönemde edindikleri malvarlığının tasfiyesine ilişkin uyuşmazlık, aynı kanunun 5.maddesi yollamasıyla Borçlar Kanunu"nun genel hükümleri göz önünde bulundurularak "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi kurallarına göre çözüme kavuşturulmalıdır. Zira Borçlar Kanunu, Medeni Kanun"un tamamlayıcısı olarak kabul edilmiştir (eBK 544, TBK 646 m).
    Mal ayrılığı rejiminde; eşler kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir (TKM 186/1 m). Her birinin malları, geliri ve kendi kazançları yine kendilerine ait kişisel mallarıdır (TKM 189 m). Kadın veya kocanın, mal rejiminin devamı sırasında diğerinin edindiği malvarlığına katkısı nedeniyle katkı payı alacağı isteğinde bulunabilmesi için mutlaka para ya da para ile ölçülebilen maddi veya hizmet değeriyle katkıda bulunması gerekir.
    Mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde satın alınan tasfiyeye konu mala çalışma karşılığı elde edilen gelirlerle(maaş, gündelik, kar payı vs. gibi) katkıda bulunulduğunun ileri sürüldüğü durumlarda; çalışarak, düzenli ve sürekli gelire sahip eşin, aksi kanıtlanmadıkça, yapabileceği tasarruf oranında katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Yargıtay"ın ve Dairemiz"in devamlılık gösteren uygulamaları da bu yöndedir.
    Bu açıklamalar doğrultusunda; öncelikle evlenme tarihinden, malın edinildiği tarihe kadar, eşlerin çalışma sürelerine ve gelirlerine ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilmelidir. Çalışmanın sabit olmasına rağmen, bir kısım döneme ilişkin belgelere ulaşılamaması durumunda, ilgili meslek kuruluşlarından ve/veya bilirkişilerden o döneme ilişkin yaklaşık gelir durumu sorulup öğrenilerek, malın edinildiği tarihe kadar ki eşlerin tüm gelirleri ayrı ayrı belirlenmelidir. Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır.
    Artık değere katılma alacağı ise; eklenecek değerlerden (TMK 229.m) ve denkleştirmeden (TMK 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere, eşin edinilmiş mallarının (TMK 219.m) toplam değerinden, bu mallara ilişkin borçlar çıktıktan sonra kalan artık değerin (TMK 231.m) yarısı üzerindeki diğer eşin alacak hakkıdır (TMK 236/1.m). Katılma alacağı Yasa"dan kaynaklanan bir hak olup, bu hakkı talep eden eşin gelirinin olmasına veya söz konusu mal varlığının edinilmesine, iyileştirilmesine ya da korunmasına katkıda bulunulmasına gerek yoktur.
    Artık değere katılma alacak miktarları hesaplanırken, mal rejiminin sona erdiği sırada mevcut olan malın, bu tarihteki durumuna göre, ancak tasfiye tarihindeki sürüm (rayiç) değeri esas alınır (TMK 227/1, 228/1, 232 ve 235/1 m.). Yargıtay uygulamalarına göre, tasfiye tarihi karar tarihidir.
    Belirli bir malın eşlerden birine ait olduğunu iddia eden kimse, iddiasını ispat etmekle yükümlüdür. Eşlerden hangisine ait olduğu ispat edilemeyen mallar onların paylı mülkiyetinde sayılır. Bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal olarak kabul edilir (TMK"nun 222 m).
    Yukarıdaki değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır. Tasfiyeye konu birden fazla malın bulunması durumunda, her biri için aynı yöntem uygulanır.
    Somut olaya gelince; eşler, 26.08.1986 tarihinde evlenmiş, 18.08.2005 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 30.07.2008 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Mal rejimi boşanma davasının açıldığı tarih itibarıyla sona ermiştir (TMK 225/son). Sözleşmeyle başka mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğinden evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (743 sayılı TKM 170.m), bu tarihten mal rejiminin sona erdiği tarihe kadar ise, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 sayılı yasanın 10, TMK 202/1.m). Tasfiyeye konu taşınmaz malların 01.01.2002 tarihinden önce edinildikleri, dava konusu banka hesaplarının ise 01.01.2002 tarihinden sonra açıldıkları anlaşılmaktadır. Mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı bulunduğu rejime ilişkin hükümler uygulanır (TMK 179.m).
    1- Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, 01.01.2002 öncesi dönem bakımından tarafların gelirlerinden, TKM"nin 152.maddesi ile birlikte kişisel giderlerinden hareketle tasarruf miktarlarına göre katkı payı oranı belirlendiğine, 01.01.2002 sonrası dönem için eşlerin artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hakları bulunduğunun gözetildiğine, her iki dönem için dikkate alınan %50 oranında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğine, banka hesaplarının ilk başlangıcında bir miktar paranın yurt dışındaki tasarruf hesabından geldiği kabul edilebilirse de bu hesap içeriğinde gerek kadının gerek erkeğin tasarruf hesaplarının birleştirildiğinin anlaşıldığına, davacı lehine bulunan 84.564 TL katkı payı ile 57.081,73 Euro ve 13.162,60 Dolar katılma alacağı miktarlarında bir isabetsizlik de bulunmadığına, ıslahla artırılan miktar gözetilerek yazılı şekilde hüküm kurulduğuna göre davalı vekilinin aşağıdaki husus dışındaki diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
    2- Az yukarıdaki ilkelerde de açıklandığı üzere mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan alacakla ilgili davalarda talep edilmesi halinde yasal faize katkı payı alacağı için dava dilekçesinde istenen miktar için dava tarihinden, ıslah yapılmışsa ıslah edilen miktar yönünden ise ıslah tarihinden, katılma alacağı için ise talep edilen alacağın tümü bakımından karar tarihinden geçerli olarak hükmedilmesi gerekir. (TMK. 239/son)
    Mahkemece, hüküm kurulurken taleple bağlı kalınarak hükmedilen 176.318,36 TL.nin katkı payı alacağı bölümü 84.564 TL için dava ve ıslah tarihi, bakiye katılma alacağı miktarı olan 91.754,36 TL yönünden ise karar tarihinden geçerli olacak şekilde yasal faize hükmedilmesi gerekirken, alacağın tümü için "ıslah tarihinden (20.12.2011) geçerli" yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. Her ne kadar davacı vekilinin 84.564 TL olarak hesaplanan katkı payı alacağı ile ilgili dava dilekçesinde faiz isteğinde bulunması sebebiyle dava tarihinden geçerli faize hükmedilmesi gerekirken bu hususun gözden kaçırılması, diğer yandan davacı vekilinin talebini 22.02.2011 tarihinde ıslah etmesine rağmen faizle ilgili ıslah tarihi olarak 20.12.2011 tarihinin hükümde yazılması hatalı ise de bu hususlar davalı lehine olduğundan, hüküm davacı tarafça temyiz edilmediğinden, hükmü temyiz eden davalı aleyhine de aleyhe bozma sevk edilemeyeceğinden bu hususlarda herhangi bir bozma veya düzeltme yapılmamış, eleştirilmekle yetinilmiştir. Ancak katılma alacağı ile ilgili karar tarihi yerine ıslah tarihinden geçerli faize hükmedilmesi davalı aleyhine olduğundan davalı vekilinin bu hususa yönelen temyiz itirazları yerinde görülmüş, kararın bu yönden bozulması gerekmekte ise de bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın HUMK"nun 438/7"si uyarınca temyiz edenin sıfatı da gözetilerek, aleyhine olmayacak şekilde düzeltilmesi uygun görülmüştür.
    SONUÇ: Yukarıda (2) nolu bentte yazılı nedenlerle, davalı vekilinin faize ilişkin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile, temyiz edenin sıfatı da gözetilerek hükmün "davanın kabulüne, 176.318,36 Lira katkı ve katılma payı alacağının ıslah tarihinden (20.12.2011) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" ilişkin bölümünün hükümden çıkartılmasına, bunun yerine "davanın kabulüne,
    84.564 TL katkı payı alacağının ıslah tarihinden (20.12.2011) geçerli yasal faizi ile, 91.754,36 TL artık değere katılma alacağının ise 18.12.2012 karar tarihinden geçerli yasal faizi ile davalıdan tahsiline" ibaresinin yazılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK"nun 438/7. fıkrası gereğince DÜZELTİLMİŞ BU ŞEKLİ İLE ONANMASINA, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının yukarıda (1.) bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK"nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 2.618,35 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi