8. Hukuk Dairesi 2015/20658 E. , 2016/1293 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Mülkiyet
... ile ... ve müşterekleri aralarındaki mülkiyet davasının reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesi"nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için ... Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı vekili Av. ... ve karşı taraftan ... vekili Avukat Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosyanın incelenmesi sonucu görülen eksikliklerin ikmali için dosyanın mahal mahkemesine iadesine karar verilmesini takiben eksiklik tamamlanmış olmakla dosya yeniden incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların paydaş bulundukları ... ada ... parsel üzerindeki 4 katlı binanın davacı tarafından yapıldığını açıklayarak 4 katlı binanın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalılardan ... ve ... kayyımı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalılardan ..., dört katlı binanın davacı ... ve eşi ... tarafından, davalı ... ise, binanın ablası ... tarafından yapıldığını bildirmişler, diğer davalı ... ise usule uygun tebligata rağmen duruşmaya gelmemiş, bir cevap vermemiştir.
Mahkemece; yapılan keşifte binanın davacı tarafından yapıldığına dair yeterli delil bulunmadığı, taşınmaz zaten hisseli olarak kök murisin mirasçılarına ait olduğu, ortaklığın giderilmesi davasına konu edilemeyeceği, dolayısıyla dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi üzerine hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, taşınmaz üzerindeki dört katlı binanın davacı tarafından meydana getirilip getirilmediğinin tespitine ilişkindir.
Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK 684/1 m). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukuku"nda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.
./.
Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır.Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re"sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.)
Öğretide ve Yargıtay"ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.
Diğer yandan, çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespiti isteğini de kapsadığı kabul edilmelidir. Bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda, muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespiti isteğinin kabulüne, muhdesatın mülkiyetinin aidiyeti isteğinin ise reddine karar verilmesi gerekir.
Somut olayda, dava konusu dört katlı binanın (muhdesat) üzerinde bulunduğu ... ada ... parsel tapuda davacı ile davalılar adına paylı mülkiyete tabi olarak kayıtlı bulunmakta olup, 26/48 payın elbirliği ortaklığına tabi olarak kayıtlı olmasının eldeki dava bakımından bir önemi bulunmamaktadır. Az yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda taraflar arasında ... tarihinde açılan ve tefriken ... Sulh Hukuk Mahkemesi"nin ... esasında kayıtlı ortaklığın giderilmesi dosyasının halen derdest olduğu, eldeki dosyanın sonucunun beklendiği anlaşıldığına göre davada güncel hukuki yararın bulunduğu açıktır. Mahkemenin aksi yöndeki gerekçesi yerinde değildir.
Ayrıca dosya kapsamı, toplanan deliller, mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, dava konusu dört katlı binanın muris ..."ın sağlığında 1981 yılında davacı ... tarafından yaptırıldığı, davacının eşi ..."ın dava konusu binanın yapımındaki tanıklarca bildirilen maddi katkısının davacının nam ve hesabına bulunduğu anlaşıldığına göre dava ispatlandığından davacının davasının yukarıdaki ilkeler de gözetilerek kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı nitelendirmelerle yanlışa düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. Mahkemenin davanın ispatlanamadığına yönelik gerekçesi de yerinde değildir.
SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.100,00 TL Avukatlık Ücreti"nin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacıya verilmesine,
taraflarca HUMK’nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 4.825,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 26.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.