21. Hukuk Dairesi 2017/4109 E. , 2018/9566 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan ... Sigorta A.Ş. ve ... vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
Dava, iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemece kurulan 16/07/2015 tarih 2009/1173 Esas, 2015/341 Karar sayılı 49.040,50 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 29/09/2016 Gün 2015/17712 Esas 2016/11901 Karar sayılı ilamı ile ""… davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturan % 18,2 sürekli iş göremezlik derecesi esas alınarak miktar itibariyle de kazanılmış haklar gözönünde bulundurularak maddi tazminat hesabı sonucunda karar vermek ve manevi tazminat miktarını da yine bu oran üzerinden takdir etmek..."" gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda yeniden 29/05/2017 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporu aldırılarak 48.868,31 TL maddi, 18.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerin incelenmesinden; Mahkemece hükme esas alınan 17/072014 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde davalının % 70 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, daha önce aldırılan 22/07/2013 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda olayın meydana gelmesinde % 100 oranında kazalının kusurlu olduğunun belirlendiği, 20/11/2013 tarihli kusura ilişkin bilirkişi raporunda ise olayın meydana gelmesinde % 40 oranında davalının, % 60 oranında kazalının kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmaktadır.
Olay tarihinde yürürlükte olan 4857 sayılı Kanun"un 77. maddesi uyarınca, işverenler iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumluluklar konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar. Anılan madde ile, işverenlere, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramından kapsamlı olarak, her türlü önlemi almak yanında, bir anlamda objektif özen yükümlülüğü de öngörülmektedir. Bu itibarla işverenin, mevzuatın kendisine yüklediği tedbirleri, işçinin tecrübeli oluşu veya dikkatli çalıştığı takdirde gerekmeyeceği gibi bir düşünce ile almaktan sarfınazar etmesi kabul edilemez.
Öte yandan, objektifleştirilen kusur, kusur sorumluluğunu kusursuz sorumluluğa yaklaştırsa da, onu kusursuz sorumluluk haline dönüştürmez. Çünkü, bu halde dahi işverenin sorumluluğu için kusurun varlığı şarttır. Kusurun objektifleştirilmesi kriterinin yanısıra, Türk Borçlar Kanunu’nun 417/2. maddesinin, Anayasa hükümleri kapsamında yorumlanması da işverenin sorumluluğunu oldukça genişletecektir.
Somut olayda Mahkemece hükme esas alınan kusura ilişkin bilirkişi raporu ile dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkilerin yeterince giderilmediği anlaşılmaktadır.
Yapılması gereken iş, işçi sağlığı-iş güvenliği konularında uzman ehil bilirkişi kuruluna (mevcut raporları düzenleyen bilirkişiler haricindeki) konuyu yukarıda açıklandığı biçimde yeniden inceletmek, kusura ilişkin bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler ayrıntlı bir şekilde giderilerek (fazla ve yorgun çalışıp çalışmama konusundaki) alınacak raporu dosyadaki diğer bilgi ve belgelerle birlikte değerlendirerek çıkacak sonuca göre kazanılmış haklar da gözönünde bulundurularak (özellikle tespit edilecek kusur oranlarına göre yeniden hesap raporu aldırılması sırasında temyiz eden davalılar açısından oluşan kazanılmış hak nedeniyle bozma öncesinde aldırılan hesap raporundaki verilerin dikkate alınması gerektiği) karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı ... Sig. A.Ş. ve ... ve Gıda San. A.Ş. vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli, hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olamadığına, temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 20/12/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.