2. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/25630 Karar No: 2017/746
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/25630 Esas 2017/746 Karar Sayılı İlamı
2. Hukuk Dairesi 2016/25630 E. , 2017/746 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından; kadının davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi, nafakalar, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tedbir ve iştirak nafakalarına yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı-karşı davalının diğer temyiz itirazlarına hasren yapılan incelemesinde: a)Mahkemece, taraflar arasında görülen karşılıklı boşanma davası neticesinde, taraflar eşit kusurlu bulunarak her iki tarafında boşanma davası kabul edilerek boşanmalarına karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerden; davalı-karşı davacı kadının kendisi ve ortak çocuklar yönünden 25/05/2012 tarihinde Türk Medeni Kanununun 197. maddesine dayalı bağımsız tedbir nafakası davası açtığı; bu davasında güven sarsıcı davranışı olduğu ve ayrı yaşamada haklılığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle reddedildiği ve bu kararın da 05.06.2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Davalı-karşı davacı kadın bu kez, tedbir nafakası davasında ileri sürdüğü vakıaları, boşanma sebebi yaparak erkeğin boşanma davasına karşı 17/02/2014 tarihinde boşanma davası açmıştır. Önceki nafaka davasının açılmasından daha önceki bir tarihte başlamak üzere; tarafların ayrı yaşamaya başladığı, nafaka davasının açılmasından sonra da yeni bir olayın meydana gelmediği; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı gibi, aksini kanıtlar nitelikte bir delil de bulunmamaktadır. Kadının açtığı nafaka davasında, "güven sarsıcı davranışta bulunduğu” kabul edilerek davası reddedilip kesinleştiğine ve daha sonra da yeni bir olay meydana gelemediğine göre; eldeki davada davacı-karşı davalıya bir kusur yüklenmesi doğru değildir. O halde, kadının davası yönünden Türk Medeni Kanunu"nun 166/1-2. maddesindeki boşanma koşulları oluşmamıştır. Açıklanan nedenlerle kadının karşı davasının reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmamış ise de; davacı-karşı davalının boşanma davasında verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle boşanma hükmü kesinleştiğinden, kadının davasının konusuz hale geldiği de görülmektedir. Bu durumda erkeğin boşanma davasının esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hallerde hakim, davanın açıldığı tarihteki, tarafların haklılık durumuna göre vekalet ücreti ve yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m.331/1). Bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
b)Yukarıda 1. bentte açıklandığı üzere, davacı-karşı davalı erkeğin boşanmayı gerektirir bir kusuru bulunmadığı gibi, davalı-karşı davacı kadın tam kusurludur. Öyleyse, mahkemece tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi ve bu hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davacı-karşı davalı erkeğin maddi ve manevi tazminat (TMK m.174/1-2) taleplerinin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.a) ve (2.b) bentlerinde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümün ise yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 23.01.2017 (Pzt.)