18. Hukuk Dairesi 2016/9033 E. , 2016/8926 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Dava dilekçesinde, ortak gider alacağına ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı, ortak gider alacağının tahsili için davalı aleyhine İcra Müdürlüğünün 2012/112 Esas, aynı yer İcra Müdürlüğünün 2012/10149 Esas numaralı dosyaları ile ilamsız icra takibi yaptığını, davalının yapılan her iki takibe "borcu bulunmadığını" belirterek itiraz ettiğini ileri sürerek, davalının itirazının iptali ile takibin devamına ve %20"den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiş; mahkemece; "davacının dava dilekçesi ekinde hiç bir delil sunmadığı, tensiple birlikte verilen iki haftalık kesin süre içinde de delil bildirmediği, bu halde davanın ispatlanmış sayılamayacağı" gerekçesiyle dava reddedilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, sulh hukuk mahkemesinin görevine girmekle basit yargılama usulüne tabidir. (6100 s. HMK. m. 316/1-a) Hukuk Muhakemeleri Kanununun 322"nci maddesinin (1.) fıkrasında, "basit yargılama usulü hakkında kanunda hüküm bulunmayan hallerde yazılı yargılama usulüne ilişkin hükümlerin uygulanacağı" hükme bağlanmıştır. Yazılı yargılama usulünde, ön inceleme duruşmasında, taraflara dilekçelerinde gösterdikleri, ancak henüz sunmadıkları belgeleri mahkemeye sunmaları veya başka yerden getirtilecek belgelerin getirtilebilmesi amacıyla gereken açıklamayı yapmaları için iki haftalık kesin süre verileceği, bu hususların verilen kesin süre içinde tam dolarak yerine getirilmemesi halinde, o delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmalarına karar verileceği Hukuk Muhakemeleri Kanununun 140/5"nci maddesinde düzenlenmiştir. Davacı, dava dilekçesinde, dayandığı icra takip dosyalarının hangi icra müdürlüklerinde olduğunu ve numaraları bildirmiş, ayrıca "karar defteri" ve "bilirkişi incelemesine" de delil olarak dayanmıştır. İcra takip dosyaları, dosya içine getirtilmiş olmakla birlikte, davacı kat malikleri kurulu karar defterini veya onaylı karar örneğini tensiple verilen kesin süre içinde sunmamıştır. Davacıya yukarıda değinilen Hukuk Muhakemeleri Kanununun
140/5"nci maddesi gereğince, ön önceleme duruşmasında takibin dayandığı ortak gider alacağına ilişkin kat malikleri kararını veya bu kararın yer aldığı karar defterini sunması için iki hafta kesin süre verilmesi imkanı mevcutken, bu aşamaya gelinmeden tensiple kesin süre tanınması delil bildirme ve sunma hakkının kaybedilmesine yol açmaz ve sonuç doğurmaz. Usul hükümlerine göre, dava basit yargılama usulüne tabi olsa da, ön inceleme duruşmasında davacı kendisine tanınacak iki haftalık kesin süre zarfında elindeki belgeleri sunma imkanına yasal olarak sahiptir. Bu bakımdan, tensiple verilen "kesin süreye" sonuç bağlanarak, delil bildirmeye ilişkin bu ara kararı gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın ispatlanmamış sayılması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 02.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.