Esas No: 2021/35292
Karar No: 2022/14431
Karar Tarihi: 07.06.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2021/35292 Esas 2022/14431 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Sanık, insan ticareti ve fuhuş suçlarından suç işlemek amacıyla kurulmuş bir örgüte üye olduğu gerekçesiyle 10 ay hapis, 6 yıl 8 ay hapis (2 defa), 3 yıl 9 ay hapis (2 defa), 10.000,00 Türk lirası adlî para (2 defa) ve 4.500,00 Türk lirası adlî para (2 defa) cezasına çarptırılmıştır. Ancak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan incelemede, sanığın savunma hakkının kısıtlandığı ve hükmün tefhim edilmesi sırasında zorunlu müdafiin bulunmayışının usul hukuku yönünden yanlış olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle, Sanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği karar bozulmuş ve dosya Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmiştir.
Kanun Maddeleri:
- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220/2, 80/1, 227/2-4-6, 62/1 ve 52/2. maddeleri
- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 150/3. ve 188/1. maddeleri
"İçtihat Metni"
KARAR
Suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olma, insan ticareti ve fuhuş suçlarından sanık ...’nün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 220/2, 80/1, 227/2-4-6, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 10 ay hapis, 6 yıl 8 ay hapis (2 defa), 3 yıl 9 ay hapis (2 defa), 10.000,00 Türk lirası adlî para (2 defa) ve 4.500,00 Türk lirası adlî para (2 defa) cezaları ile cezalandırılmasına dair Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2014/99 esas, 2014/341 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 23/06/2021 gün ve 2021/75368 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında “Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı insan ticareti suçu için 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 80/1. maddesinde öngörülen hapis cezasının alt sınırının 5 yıldan fazla olduğu nazara alınarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 150/3. maddesi uyarınca sanığa baro tarafından zorunlu müdafi tayini sağlanıp, aynı Kanun'un 188/1. maddesi de gözetilerek atanacak müdafiinin huzurunda hükmün tefhim edilmesi gerekliliği gözetilmeden ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24/04/2018 tarihli ve 2017/6-1027 esas, 2018/183 karar sayılı ilâmı da nazara alınarak, sanık hakkında diğer suçlar bakımından da hükmün tefhim edildiği son celsede zorunlu müdafiinin bulunmamasının usul hukuku yönünden savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek olması karşısında, kararın tefhim edildiği oturumda zorunlu müdafii tayini sağlanmadan karar verilmek suretiyle sanığın savunma hakkının kısıtlandığı gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
CMK’nın “müdafiin görevlendirilmesi” başlıklı 150. maddesinde; “(1) Şüpheli veya sanıktan kendisine bir müdafi seçmesi istenir. Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde bir müdafi görevlendirilir.
(2) Müdafii bulunmayan şüpheli veya sanık; çocuk, kendisini savunamayacak derecede malul veya sağır ve dilsiz ise, istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir...” hükümleri yer almaktadır.
(3) Alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır. “ hükümleri yer almaktadır.
İncelenen somut olayda: müdafi bulunmayan sanık ...’nün üzerine atılı insan ticareti suçu için 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 80/1. maddesinde öngörülen hapis cezasının alt sınırının 5 yıldan fazla olduğu nazara alınarak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 150/3. maddesi uyarınca sanığa baro tarafından zorunlu müdafi tayini sağlanıp, aynı Kanun'un 188/1. maddesi de gözetilerek atanacak müdafiinin huzurunda hükmün tefhim edilmesi gerektiği ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 24/04/2018 tarihli ve 2017/6-1027 esas, 2018/183 karar sayılı ilâmı da nazara alınarak, sanık hakkında diğer suçlar bakımından da hükmün tefhim edildiği son celsede zorunlu müdafiinin bulunmamasının usul hukuku yönünden savunma hakkının kısıtlanmasına sebebiyet verecek olduğu gözetilmeden; kararın tefhim edildiği oturumda zorunlu müdafii tayini sağlanmadan hükümler kurulması suretiyle savunma hakkının kısıtlanması hukuka uygun bulunmamıştır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Şanlıurfa 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 16/10/2014 tarihli ve 2014/99 esas, 2014/341 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Savunma hakkının kısıtlanmasına yönelik bozma kararı doğrultusunda, anılan Kanun maddesinin 4-b fıkrası uyarınca yeniden yargılama yapılmak üzere, dosyanın Adalet Bakanlığı'na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 07/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.