Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1329
Karar No: 2021/3407
Karar Tarihi: 21.06.2021

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2021/1329 Esas 2021/3407 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2021/1329 E.  ,  2021/3407 K.
"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TAZMİNAT
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil-tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, ehliyetsizlik ve vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.
Davacılar, kanser hastası olan mirasbırakan ..."nin, ehliyetsiz olduğu dönemde davalı kardeşi ..."ın arazi ve hastane işlemlerini takip edeceğini söyleyerek hile ile aldığı vekaletnameyi kullanarak, tevkil yetkisi ile vekil tayin ettiği dava dışı ... aracılığı ile mirasbırakanın 121 parsel sayılı taşınmazdaki payını kendi adına, 118 parsel sayılı taşınmazı ise diğer davalı oğlu ... adına satış suretiyle devrini sağlayarak, vekalet görevini kötüye kullandığını, davalıların kötüniyetli olduğunu, temliklerin muvazaalı olup, satış bedellerinin de ödenmediğini ileri sürerek, tapu iptali ve tescile, mümkün olmadığı takdirde tazminata karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı ..., mirasbırakan ... ...’in bir çok borcu olduğunu, ayrıca hastalığı nedeni ile de hastane masraflarının bulunduğunu,bu nedenle kendisine taşınmazları satmak istediğini bildirdiğini,kardeşi ...’nin ısrarı üzerine dava konusu taşınmazları satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, mirasbırakanın ehliyetli olduğu ve kendi isteği ile vekaletname verdiği gerekçesi ile davanın reddine dair verilen karar Dairece ‘’...hukuki ehliyetsizliğin kamu düzeni ile ilgili olduğu da göz önüne alınarak önemine binaen öncelikle incelenmesi...akit ve vekâletin veriliş tarihlerinde miras bırakanın ehliyetli olup olmadığı yönünde rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer hukuki sebepler yönünden gerekli araştırmanın yapılması ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek karar verilmesi isabetsizdir. Kabule göre de, küçükler ... adına dava açan ..."ın velayet görevinin ve buna bağlı olarak avukata verdiği vekaletin son bulacağı, bu küçükler yönünden velayet yetkisinin gerçek anne olan ..."de olacağı kuşkusuzdur. O halde; gerçek anne olan ..."e tebligat yapılarak davada yeralması ve davaya icazet verildiği takdirde dava şartının gerçekleştirildiği gözetilerek davaya onun huzuru ile devam edilmesi veya onun vereceği vekaletname üzerine davanın takip edilmesi gerekirken bu hususun da gözardı edilmesi doğru değildir.’’ gerekçesi ile bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın reddine ilişkin karar Dairece ‘’mirasbırakan ... ...’e teb’an eldeki davanın açıldığı, terekenin elbirliği ile mülkiyete tabi olduğu gözetildiğinde; mirasçıların iştirakinin sağlanması gerektiği, ne var ki yaşı küçük davacılar ...’ı velayeti altında bulunduran ...’in 22.09.2011 havale tarihli dilekçesinde davaya katılmak istemediğini ve açılan davaya icazette vermediğini beyan ettiği gözetildiğinde, iştirakin sağlanması bakımından terekeye temsilci atanması, bu şekilde davanın görülebilirlik koşulu sağlandıktan sonra bozma ilamı doğrultusunda işin esasının incelenmesi gerektiği " gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak tereke temsilcisi davaya dahil edilmek suretiyle yapılan yargılama neticesinde mahkemece davanın reddine dair verilen karar bu kez Dairece; “mirasbırakanın işlem tarihinde ehliyetli olduğu Adli Tıp Kurumu raporuyla saptanmak suretiyle ehliyetsizlik iddiası yönünden davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Ne var ki, mahkemece vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından bir değerlendirme yapılmadan sadece ehliyetsizlik iddiası yönünden karar verilmiştir.Hâl böyle olunca; vekalet görevinin kötüye kullanıldığı iddiası bakımından yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılarak elde edilecek olguların neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş,bozmaya uyularak tamamlanan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; mirasbırakan ... ...’in 27.03.2009 tarihinde öldüğü, geride eski eşi ...’dan olma kızı ...ile bir dönem fiilen birlikte yaşadığı ...’den olma çocukları ...’ın mirasçı olarak kaldıkları, mirasbırakanın dava konusu taşınmazları satış yetkisi içeren 13.02.2009 ve 23.02.2009 tarihli vekaletnameler ile davalı kardeşi ...’i vekil tayin ettiği, davalı ...’ın vekaletnamelerdeki tevkil yetkisi ile 24.02.2009 tarihinde vekil tayin ettiği dava dışı ...’ın mirasbırakanın 142 ada 118 parsel sayılı taşınmazdaki payının tamamını davalı ...’e,142 ada 121 parsel sayılı taşınmazını ise davalı ...’e 24.02.2009 tarhinde satış suretiyle devrettiği anlaşılmaktadır.
Borçlar Kanununun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
Üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda; mirasbırakan ... ‘nin dava konusu taşınmazların satışı için davalı kardeşi ...’ı özel yetkili vekaletnameler ile vekil tayin ettiği,dinlenen tüm tanık beyanları ile mirasbırakanın borçlarının ... tarafından ödendiği,ayrıca davacılardan ...’ın anneleri ...’in mahkemeye sunduğu 14.11.2011 tarihli dilekçesi ile satışların gerçek olduğunu, bu nedenle çocukları adına davaya katılmak istemediğini ve davaya icazet vermediğini belirttiği, tüm bu hususlar yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde vekil edenin iradesine uygun işlem yapıldığı ve vekalet görevinin kötüye kullanılmadığı sonucuna varılmaktadır.
Hâl böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21/06/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi