Abaküs Yazılım
11. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/2285
Karar No: 2019/4361

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2018/2285 Esas 2019/4361 Karar Sayılı İlamı

11. Hukuk Dairesi         2018/2285 E.  ,  2019/4361 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
    SANAYİ VE TİCARET A.Ş.

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Taraflar arasında görülen davada Ankara 3. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 28/12/2016 tarih ve 2015/196 E- 2016/485 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi"nce verilen 15/03/2018 tarih ve 2017/1379 E- 2018/296 K. sayılı kararın Yargıtay"ca incelenmesi davalı şirket vekili ve davalı kurum vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
    Davacı vekili, davacının 2005/29321, 2010/42095, 2009/71844, 2011/55581, 2010/33481, 2010/43198 sayılı ve "ÖZYURTLAR", "ÖZYURTLAR GAYRİMENKUL A.Ş.+şekil", "ÖZYURTLAR KENTSEL GAYRİMENKUL A.Ş.+şekil", "ÖZYURTLAR RESİDENCE", "ÖZYURTLAR+şekil", "ÖZYURTLAR+şekil" ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, davalının 2011/74788 sayılı "ÖZYURT" ibareli marka tescil başvurusuna davacı tarafından itiraz edildiğini, itirazın nihai olarak davalı TPMK YİDK tarafından reddedildiğini, oysa davalı marka tescil başvurusunun davacının tescilli markalarıyla benzer olup karıştırma ihtimali bulunduğunu, davacının ibare üzerinde eskiye dayanan kullanım hakkı bulunduğunu ve davacının gerçek hak sahibi bulunduğunu, başvurunun kötü niyetli olduğunu ileri sürerek TPMK YİDK’nın 2015-M-1838 sayılı kararının iptaline, tescil edilmiş olması halinde diğer davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini istemiştir.
    Davalı kurum vekili, YİDK kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Diğer davalı şirket vekili, davalı şirketin 1992 yılında ticaret odasına “özyurt” ibareli ticaret unvanıyla kayıt olduğunu, davalı şirketin “özyurt” ibaresi üzerinde gerçek hak sahibi olduğunu, TPMK nezdinde çok sayıda tescilli markasının bulunduğunu, ilk marka tescilinin 2005 yılına ait olduğunu, taraf markaları arasında benzerlik ve iltibasın söz konusu olmadığını, davacı markasının tanınmış marka olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, taraf markalarını oluşturan ibareler 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olsa da tarafların markalarını kullanacakları mal ve hizmetler yönünden, anılan hüküm uyarınca iltibas oluşmadığı, davacının “özyurtlar” esas ibareli markalarının 556 Sayılı KHK’nın 8/4 maddesi anlamında tanınmış olduğu ve dava konusu markanın davacı markalarının ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurabileceği, bu nedenle dava konusu marka hakkında 556 Sayılı KHK’nın 8/4. maddesi gereği iptal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı TPMK YİDK"nın 2015/M-1838 sayılı kararının iptaline, diğer davalının 2011/74788 sayılı markasının tescil edilmediğinden hükümsüzlüğüne ilişkin karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, taraf vekilleri istinaf etmiştir.
    Ankara Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacının 37. sınıf "inşaat hizmetlerinde" tescilli markasının bulunmadığı, ancak bu sektörde "ÖZYURTLAR” markasını tescilsiz şekilde kullandığı, davalının ise "ÖZYURT" esas unsurlu ve benzer ibareli markalarının 37. sınıf "inşaat hizmetlerinde" tescilli olduğu, tarafların "inşaat hizmetleri" sektöründe 2005 yılından itibaren birbirleriyle ticari ilişki içinde bulunduğu, birbirlerine mal/hizmet alıp sattıkları, hatta davacının "ÖZYURTLAR" markasını 37. sınıf "inşaat hizmetlerinde" tescil ettirme girişimlerinin, taraflar arasındaki önceki yargılamaların konusunu oluşturan davalı itirazları nedeniyle sonuçsuz kaldığının anlaşıldığı, davalının işbu davadaki "ÖZYURT" ibareli marka tescil başvurusunu kötü niyetle yaptığının kabulü gerektiği, bu nedenle davacı markasının tanınmış olup olmadığı ve 556 sayılı KHK."nın 8/4 maddesi koşullarının davacı yararına oluşup oluşmadığı konusunda herhangi bir inceleme ve değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği, mahkemece, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu, emtianın ise benzer olmadığı, ancak davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğu, bu nedenle de tüm sınıflar yönünden başvurunun reddinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulü doğru olmadığı gerekçesiyle davalı kurum vekili ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurularının esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın yukarıda açıklanan gerekçeyle kabulüne, davalı TPMK YİDK’nın 2015/M-1838 sayılı kararının iptaline, davalı şirketin 2011/74788 sayılı markasının tescil edilmediğinden, hükümsüzlüğüne ilişkin bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
    Kararı, davalı şirket vekili ve davalı kurum vekili temyiz etmiştir.
    Dava, TPMK YİDK kararının iptali ile hükümsüzlük istemine ilişkindir.
    Davacı, davalı başvuru markasının davacının tescilli markalarıyla benzer olup karıştırma ihtimali bulunduğunu ileri sürmüştür.
    Bölge Adliye Mahkemesince, yukarıda özetlendiği şekilde, tarafların marka olarak kullanmak istedikleri ibarelerin 556 sayılı KHK"nın 8/1-b maddesi anlamında benzer olduğu, emtianın ise benzer olmadığı, ancak davalı şirket başvurusunun kötü niyetli olduğu, bu nedenle de tüm sınıflar yönünden başvurunun reddinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Bir markanın kötü niyetle tescil ettirilmesi hali, mülga 556 sayılı KHK’da açıkça bir hükümsüzlük sebebi olarak sayılmamış ise de, MK 2. maddesinden hareketle, Dairemizin yerleşik uygulamaları doğrultusunda kötü niyetle marka başvurusu bir hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmektedir. Hangi hallerde kötü niyetli olarak marka başvurusunda bulunulmuş sayılacağına ilişkin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, genel olarak markayı kullanmaktan ziyade şantaj veya başkasından haksız para elde etmek veya başkalarının ticaretine engel olmak gibi amaçlarla yapılan marka başvuruları kötü niyetle yapılmış başvuru olarak kabul edilmektedir. Kanunun ayrıca müeyyideye bağladığı hususlar da tek başına kötü niyet emaresi olarak kabul edilmez. Zira Kanun tarafından zaten müeyyidesi gösterilmiş marka başvuruları için ayrıca kötü niyeti de sebep göstermek doğru değildir. Ayrıca buna gerek ve ihtiyaç da bulunmamaktadır. Bu bağlamda, KHK’nın 8/3 maddesi uyarınca önceye dayalı hakkın ihlali, KHK’nın 8/4.maddesi veya Paris Sözleşmesi anlamında tanınmış markanın aynısı veya benzerinin tescil ettirilmesi gibi hususlar tek başına kötü niyetli başvuru olarak görülemez. (Dairemiz’in 13/02/2019 tarih 2017/3943-2019/115 sayılı kararı)
    Bu nedenle, Bölge Adliye Mahkemesince kötüniyet gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değil ise de, davacının 19, 36 ve 37. sınıflarda önceden tescilli 2010 33481 sayılı “ÖZYURTLAR+şekil” ibareli markası kapsamındaki “inşaat, yol yapımı, tamirat, kaplama, amaçlarıyla kullanılan kum, çakıl, mıcır, asfalt, zift, çimento, alçı gibi malzemeler” ile davalı başvuru markasındaki “inşaat hizmetleri, inşaat araç-gereçlerinin kiralanması hizmetleri” arasında ilişkilendirilebilecek ölçüde benzerlik ve KHK 8/1-b kapsamında karıştırılma ihtimali bulunmasına göre, bu gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle kabulü hatalı ise de sonucu itibariyle doğru olan kararın, açıklanan bu gerekçeyle onanmasına karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı şirket ve davalı kurum vekilinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK"nın 370/4. maddesi uyarınca yukarda açıklanan şekilde değiştirilen gerekçeyle ONANMASINA, HMK"nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8,50 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan ayrı ayrı alınmasına, 12/06/2019 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi