Borçlu vekili tarafından icra mahkemesine sunulan 21.06.2006 tarihli dilekçede çekteki keşideci imzasına karşı çıkılmadığı sadece itirazın keşide tarihindeki paraf imzasına yönelik olduğu ifade edilerek bilirkişi raporuna itiraz edilmiştir.
Borçlu vekilinin 09.01.2008 tarihli dilekçesi üzerine Dairemizdeki notlar getirtilerek yapılan inceleme sonunda yukarıdaki itiraz nedeni esas alınarak itiraz nedenlerinin değerlendirildiği, bu arada C. Ç..tarafından düzenlenen 01.06.2006 tarihli rapora itibar edilip Adli Tıp’ça düzenlenen 20.04.2007 tarihli kanaat bildirmeyen raporun çelişki oluşturmadığı nedeni ile o rapora üstünlük tanınamayacağı için sonucu doğru mahkeme kararının ONANDIĞI saptanmıştır.
Getirilip incelenen notlardaki Dairemizin karar metninin (….nın açıklandığı görülmektedir.) sözcüklerinden sonra gelmek üzere (Adli Tıp Raporunda paraf imzasının borçluya ait olup olmadığı konusunda belirlemede bulunulmadığına göre iki rapor arasında çelişki bulunduğu kabul edilemez. İlk bilirkişi raporu Dairemizin ve HGK.nun benimsediği ilkelere uygun olmakla hüküm kurmaya elverişlidir. İkinci raporun Adli Tıp Kurumundan alınmış ve heyetçe düzenlenmiş olması Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre ona üstünlük sağlamaz.
Bu durumda çekin keşide tarihinde yapılan düzeltmeye ilişkin paraf imzasının keşideci borçluya ait olması karşısında HUMK.nun 298. maddesi hükmüne göre anılan düzeltme geçerlidir. Borçlu, borca itirazını da İİK.nun 169/a maddesinde yazılı belgelerle ispatlayamamıştır. Borçlunun itirazının bu nedenlerle reddi gerekir.
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. (HGK.nun 26.04.2006 tarih ve 2006/12-259 E. 2006/231 Sayılı kararı). Mahkemece yukarıda yapılan açıklamalara aykırı olarak Adli Tıp Raporuna üstünlük verilerek davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de sonuçta istem ret edildiğinden sonucu doğru kararın ONANMASI gerekmiştir. Şeklinde olduğu tespit edilmiştir. Hal böyle iken kararın bilgisayarda yazımı sırasında maddi hata sonucu oluşan karışıklık nedeniyle metinin hatalı yazıldığı saptanmıştır.
Bu nedenle:
1- Dairemizin 04.12.2007 tarih ve 2007/20275 E. 2007/22741 K. Sayılı kararındaki maddi hatanın yukarıda belirtilen şekilde giderilmesine
HUMK. 459. maddesi gereğince kararın yeni metninin önceki karar altına yeniden yazılmasına
2- Borçlu vekilinin sair istemlerinin reddine
3- Adı geçenin karar düzeltme isteminde bulunma hakkının saklı tutulmasına 03.04.2008 oybirliğiyle karar verildi.