17. Hukuk Dairesi 2016/17771 E. , 2019/4667 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davacının alacaklı olarak elinde bulundurduğu 31.12.2012 vade tarihli 200.000,00 TL bedelli senedin borçlularının ... Ltd. ... ve ... olduğunu ancak senet bedelini tahsil edemediğini, bu nedenle 22.01.2014 tarihinde ... ve diğer borçlular aleyhine İcra Müdürlüğü"nün 2014/2304 sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını ve kesinleştiğini, icra dosyasında haciz talep edildiğinde borçlu davalı ..."ın ... mah, 68 ada, 125 parsel sayılı taşınmazını eşi ..."a sattığını, muvazaalı satış ve mal kaçırma nedeni ile takip alacak miktarı üzerinden yapılan tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, taraflar arasındaki satışın gerçek olup muvazaanın söz konusu olmadığını, taşınmazın hacizden kaçırılmasının mümkün olmadığını, mal kaçırma kastı bulunmadığını, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre; davanın kabulüne, dava konusu edilen ... mahallesi, 68 ada, 125 parselde kayıtlı A2 blok 10 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın satışına ilişkin tasarrufun iptaline, davacının alacağı ile sınırlı olmak üzere davalı ... adına olan kaydın iptali ile ... adına tesciline, karar verilmiş; hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava İİK’nın 277 vd maddelerine dayalı olarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötüniyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Somut olayda dava konusu taşınmaz, davalı borçlu ... tarafından diğer davalı olan eşi ...’a satılmıştır. ... İcra Müdürlüğünün 2014/2304 E. Sayılı dosyasından yapılan 21/04/2014 tarihli haciz sırasında, davalı borçlunun oğlu olduğunu söyleyen kişi, babasının Alzheimer hastası olduğunu ileri sürmüştür. Yine davalılar vekilinin 21/12/2015 tarihli mazeret dilekçesinin ekinde dosya arasına giren Kamu Hastaneleri raporuna göre, davalı borçlu Osman’ la ilgili Alzheimer tanısıyla 02/04/2014-02/04/2015 tarihlerini kapsayan ilaç kullanım raporunun düzenlendiği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK"nun 114/d maddesi hükmünde; tarafların taraf ve dava ehliyetine sahip olması dava şartı olarak düzenlenmiş olup, mahkemece istek olmaksızın re’sen gözetileceği açıktır. Bu durumda; davalı borçlu Osman hakkında kısıtlanmasına ilişkin açılan davanın sonucunun eldeki davada davalının taraf ehliyetini etkileyeceği ortadır.
Mahkemece, davalı borçlu Osman hakkında, vesayet altına alınmasını gerektiren bir rahatsızlığının olup olmadığı yönünde araştırma yapılıp vesayet altına alınmasını sağlamak üzere Sulh Hukuk mahkemesine ihbarda bulunarak, sonucunda davalı borçlu Osman’ a vasi atanması yönünde karar verilmesi halinde vasinin mahkemeye çağırılıp taraf teşkilinin sağlanarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
2-Bozma neden ve şekline göre, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir,
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine 11/04/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.