Hukuk Genel Kurulu 2013/2119 E. , 2015/1248 K.- YOKSULLUK NAFAKASININ ARTTIRILMASI
- DİRENME KARARI
- YENİ GEREKÇEYLE DİRENME
- TEMYİZ İNCELEMESİ
- TÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 176
- YARGI HİZMETLERİNİN HIZLANDIRILMASI AMACIYLA BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN (6217) Madde 30
- HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (HMK) (6100) Geçici Madde 3
- HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) (1086) Madde 429
"İçtihat Metni"Taraflar arasındaki “yoksulluk nafakasının artırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kayseri 1. Aile Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 09.11.2012 gün ve 2012/298 E., 2012/859 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 21.02.2013 gün ve 2013/1274 E., 2013/2779 K. sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili dilekçesinde; boşanma davasında hüküm altına alınan aylık 500 TL yoksulluk nafakasının yetersiz kaldığını ileri sürerek 1300 TL"ye artırılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı cevabında, aylık 1774 TL maaş aldığını, kirada oturduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile hüküm altına alınan yoksulluk nafakasının 750 TL"ye artırılmasına karar verilmiştir.
TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir.
Yargıtayın yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu ileri sürülmemiştir.
O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, yoksulluk nafakasının artırılması istemine ilişkindir.
Yerel mahkemece; davanın kısmen kabulü ile yoksulluk nafakasının 250 TL artırılarak 750 TL ye çıkartılmasına dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiştir.
Hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi). Başka bir anlatımla; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez (Hukuk Genel Kurulu’nun 26.06.2013 gün ve E:2012/9-1892, K:2013/881 sayılı ilamı).
Somut olayda ise; yerel mahkeme, temyize konu kararında, ilk kararının gerekçesinde yer vermediği “Türkiye İstatistik Kurumu internet sitesinden yıllara göre ÜFE artış oranlarının incelendiği, artış oranının önceki davanın açıldığı Eylül 2006"dan Aralık ayına kadar 0,39, 2007 yılında 5,94, 2008 yılında 8,11, 2009 yılında 5,93, 2010 yılında 8,87, 2011 yılında 11,33, Nisan 2012 ayına kadar 7,65 olduğu, ÜFE de toplam % 50 oranında artışın meydana geldiği önceki hükümde olduğu gibi 500 TL yoksulluk nafakasının 250 TL artırılmasına hükmedilmesinin yanlış olmadığı, önceki hükümde de ÜFE de ki bu artış oranları nazara alınarak artış yapılmış olduğu” gerekçesine yer vererek, yeni bir hukuki gerekçeye dayalı olarak "direnme" olarak adlandırdığı kararı vermiştir.
Mahkemenin "direnme" olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 22.04.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.