10. Hukuk Dairesi 2014/24186 E. , 2014/25707 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Burhaniye 1. Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
Tarihi :24.06.2014
No :2014/51-2014/218
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği şekilde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86/9. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Somut olay incelendiğinde, davacı, davalı işyerinde 04/07/2012 tarihinde işe başlamasına rağmen, 04.11.2012 tarihinde bildiriminin yapıldığından bahisle 04/07/2012-04/11/2012 tarihleri arasındaki hizmetinin tespitini talep etmiş, mahkemece, davalı ... Mimarlık Mühendislik İnş. Taahhüt. Gıda Taş. San ve Tic. Ltd Şti. tarafından davacıya ilişkin olarak düzenlenen 2012 yılına ait bir işe giriş bildirgesi bulunmadığından, husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş ise de; 04/11/2012 tarihli işe giriş bildirgesinde işveren olarak yeralan dava dışı S.S. Sahil Kayra Yalıevleri Konut Yapı Kooperatifi ünvanlı tüzel kişilik ile davalı ... Mimarlık Mühendislik İnş. Taahhüt. Gıda Taş. San ve Tic. Ltd Şti. arasındaki ilişki açısından, davalı Kurumdan, sicil numaraları da yazılmak suretiyle davalı ve dava dışı işyerine ait işyeri kayıtları celbedilmeli, işyeri devri, ya da, işverenler arasında organik bağ bulunup bulunmadığı tespit edilmeli, ticaret sicil kayıtları istenilmek suretiyle, unvan değişikliği hususu araştırılmalı, araştırma sonucuna göre, husumet HMK 124 madde gereği, gerçek işveren şirkete yöneltilmelidir.
Öte yandan, maddi hukuka göre, bir hakkın birden fazla kimse tarafından birlikte kullanılması veya birden fazla kimseye karşı birlikte ileri sürülmesi ve tamamı hakkında tek hüküm verilmesi gereken hallerde, mecburi dava arkadaşlığı vardır (6100 sayılı HMK m.59). Başka bir anlatımla, bir hakkın birden fazla kişi tarafından birlikte veya birden fazla kişiye karşı kullanılmasının zorunlu olduğu hallerde, bu hak dava konusu edildiği zaman o hakla ilgili birden fazla kişi zorunlu dava arkadaşı durumundadır.
Davalılar arasında (pasif) mecburi dava arkadaşlığı bulunması halinde, davacı, bütün davalılara karşı birlikte dava açmak zorundadır. Bu yön, 6100 sayılı HMK’nun 60. maddesinde; “mecburi dava arkadaşları … aleyhine birlikte dava açılabilir” denilerek norma bağlanmıştır. Davalı sıfatı mecburi dava arkadaşlarının tümüne aittir. Davanın bütün mecburi dava arkadaşlarına karşı değil de bunlardan birine veya birkaçına karşı açılmış olması halinde davada sıfat sorunu ortaya çıkacaktır. Ancak bu halde, dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK’nun 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer mecburi dava arkadaşına da teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir.
Diğer taraftan hizmet tespiti davalarında 6552 sayılı Kanun ile 5521 sayılı Kanunun 7. Maddesinde; “Hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talebi ile işveren aleyhine açılan davalarda, dava Kuruma resen ihbar edilir. İhbar üzerine davaya davalı yanında ferî müdahil olarak katılan Kurum, yanında katıldığı taraf başvurmasa dâhi kanun yoluna başvurabilir. Kurum, yargılama sonucu verilecek kararı kesinleştikten sonra uygulamakla yükümlüdür.” şeklindeki usulde yapılan değişiklik de göz önünde bulundurulmalıdır.
O halde, Mahkemece, işveren ile birlikte Sosyal Güvenlik Kurumunun anılan düzenlemeler çerçevesinde davaya katılımı sağlanarak, sunması halinde göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istem halinde davacıya iadesine, 05.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.