16. Hukuk Dairesi 2016/138 E. , 2019/54 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucunda, ...Köyü çalışma alanında bulunan 130 ada 37 parsel sayılı 16.459,09 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ve hibeye dayanılarak davalılar ... ve müşterekleri adına, 130 ada 39 parsel sayılı 6.045,91 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., vergi kaydına, önceki tarihli kesinleşmiş mahkeme ilamına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli 130 ada 37 parsel sayılı taşınmazın bir bölümü, 130 ada 39 parsel sayılı taşınmazın ise tamamı hakkında tapu iptali ve tescil istemiyle dava açmıştır. Yargılama sırasında davacı ...’ın vefat etmesi nedeniyle mirasçıları davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların evveliyatında orman vasfında oldukları gibi, davacı tarafça davalılara satıldıkları, bu nedenle de davacı taraf yararına zilyetlikle iktisap koşullarının gerçekleşmediği kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Şöyle ki, eldeki dava, gerçek kişiler arasında görülen tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Genel mahkemede görülen bu nitelikteki davalarda, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde inceleme yapılarak karar verilmesi zorunludur. Taraflarca ileri sürülmeyen ve dava şartları arasında da yer almayan hususların Mahkemece resen nazara alınması mümkün değildir. Ne var ki somut olayda, davalı tarafın çekişmeli taşınmazların orman olduğuna yönelik herhangi bir iddia ve savunması bulunmadığı halde, Mahkeme hakimince re"sen hareket edilmiş; çekişmeli taşınmazların evveliyatları itibariyle orman vasfında oldukları ve bu nitelikteki yerlerde sürdürülen zilyetliğe değer verilemeyeceği kabul edilerek davacının davasının reddine karar verilmiştir. Davalı tarafça ileri sürülmeyen bir hususun Mahkeme hakimince re"sen nazara alınarak yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Öte yandan, davacı ..., davalı taraf ile arasında daha önce görülüp kesinleşen mahkeme ilamına ve asli zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Davalı tarafın tutunduğu ... Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09.12.1987 tarih ve 1978/341 Esas, 1987/822 Karar sayılı kararında, ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölümün davacı ...’nun kullanımında olduğu belirtilmiş ve bu husus kararın gerekçe kısmında gösterilmiştir. Ne var ki bu bölüm hakkında yöntemince açılmış bir dava bulunmadığından olumlu ya da olumsuz herhangi bir hüküm kurulmamıştır. Bu nedenle, sözü edilen ilamın, ekli krokide (B) harfi ile gösterilen bölüm yönünden taraflar arasında kesin hüküm oluşturma ve bağlayıcı olma durumu yoktur. Ancak; aynı krokide (A) harfi ile gösterilen ve davalıların müdahalelerinin önlenmesine karar verilen bölüm yönünden sözü edilen ilam taraflar açısından bağlayıcı olup, kesin hüküm oluşturur. Ne var ki, anılan kararın kesinleşmesinden sonra taraflar arasında “feragat sözleşmesi” başlıklı belge düzenlenmiş ve davacı ..., karara ekli krokide (A) harfi ile gösterilen bölüm üzerindeki tüm haklarını davalılar ..., ... ve ...’ya devretmiştir. Hal böyle olunca, öncelikle kesinleşen ilama ekli kroki fen bilirkişisi eliyle ve yöntemine uygun şekilde mahalline uygulanarak çekişmeli taşınmazların bu krokide (A) harfi ile gösterilen bölümün kapsamında kalıp kalmadıkları kesin olarak belirlenmeli, çekişmeli taşınmazların bu bölümün kapsamında kaldığının tespiti halinde davacının davasının yukarıda değinilen sözleşme gereğince reddine karar verilmeli, çekişmeli taşınmazların kısmen veya tamamen bu bölümün dışında kaldığının belirlenmesi halinde ise tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde 3402 sayılı Yasa’nın 14. maddesindeki zilyetlikle iktisap koşullarının davacı taraf yararına gerçekleşip gerçekleşmediği ve çekişmeli taşınmazların davacı tarafça davalılara satılıp satılmadığı ayrıntılı şekilde araştırılmalı, bundan sonra da toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözardı edilerek ve eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 21.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.