Hukuk Genel Kurulu 2013/2077 E. , 2015/1236 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Gölbaşı(Ankara) Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/06/2013
NUMARASI : 2013/345-2013/498
Taraflar arasındaki “ortaklığın giderilmesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gölbaşı (Ankara) Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 12.07.2012 gün ve 2010/437 E, 2012/555 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 21.01.2013 gün ve 2012/16772 E., 2013/546 K. sayılı ilamı ile;
“...Dava, bir adet taşınmazdaki paydaşlığın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ortaklığın giderilmesi istemi konusuz kaldığından davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, 112275 ada 4 parsel sayılı taşınmaza davalı ile birlikte malik olduklarını, aralarında anlaşarak aynen taksimi mümkün olmadığından taşınmazın satılarak paydaşlığın giderilmesini istemiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki imar planı ve parselasyon planının idare mahkemesi kararı ile iptal edildiğini, iptal kararı ile birlikte eski hal kadastral hak durumuna geri dönüldüğünü, ortada paydaşlığın giderilmesine konu olacak parsel kalmadığından davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, imar sonucu oluşan tapu kaydına dayanak teşkil eden imar planının idare mahkemesi kararları ile iptal edildiği, bu kararların kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmediği gerekçesiyle konusuz kalan davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara 2. İdare Mahkemesi"nin 2009/1648-2011/321 sayılı, Ankara 15. İdare Mahkemesi"nin 2009/1374-2011/380 sayılı ve Ankara 9. İdare Mahkemesi"nin 2009/2192-2011/508 sayılı kararları ile, davalı taşınmazı kapsayan alanda yapılan parselasyon planı ve bu planın dayanağını oluşturan uygulama imar planının iptaline karar verildiği anlaşılmaktadır. Ancak, söz konusu idare mahkemesi kararları henüz temyiz aşamasında olup kesinleşmemiştir. Bu kararın bozulması ve durumun eski hale dönüşmesi mümkündür. Ayrıca imar planının iptali halinde taşınmazlardaki pay ve paydaş durumu değişebileceğinden bu davaların sonucunun bekletici mesele yapılması gerekir. Parselasyon planı ve dayanağını oluşturan imar planının iptaline ilişkin yargı kararlarının kesinleşmesinin beklenmesi ve sonrasında davaya konu Ankara ili Gölbaşı İlçesi Gaziosmanpaşa mahallesindeki 112275 ada 4 parsel sayılı taşınmazın imar planında değişiklik bulunup bulunmadığının ilgili belediyeden sorularak varsa değişikliğe dayanak işlem ve kararın getirtilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken idare mahkemesi kararlarının kesinleşmesi beklenmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava 112275 ada 4 parsel sayılı taşınmazdaki ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Davalı vekili; dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgedeki imar planı ve parselasyon planının idare mahkemesi kararı ile iptal edildiğini, ortada paydaşlığın giderilmesine konu olacak parsel kalmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Yerel mahkemece, “... İmar sonucu oluşan tapu kaydına dayanak teşkil eden imar planının idare mahkemesi kararları ile iptal edildiği, bu kararların kesinleşmesinin beklenmesine gerek görülmediği imarla oluşan parselde ortaklığın giderilmesi istenildiğinde davanın konusuz kaldığı…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile karar bozulmuş, mahkemece davanın reddine ilişkin hükümde direnilmiştir.
Hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılmıştır.
Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).
Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda ise; yerel mahkemece bozma sonrasında 06.06.2013 tarihli oturumda davalı vekilinin sunmuş olduğu Ankara 9. İdare Mahkemesi’nin 2010/179 E, 2010/375 K sayılı kesinleşmiş kararı gerekçe gösterilerek direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir
Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozma sonrası yeni delil olarak sunulup Özel Daire incelenmeyen İdare Mahkemesinin kesinleşmiş kararına istinaden karar verilmiş olması karşısında; yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç : Yukarıda gösterilen nedenlerle davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 17.04.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.