Esas No: 2022/6895
Karar No: 2022/14710
Karar Tarihi: 09.06.2022
Yargıtay 4. Ceza Dairesi 2022/6895 Esas 2022/14710 Karar Sayılı İlamı
4. Ceza Dairesi 2022/6895 E. , 2022/14710 K."İçtihat Metni"
KARAR
Hakaret suçundan sanık ...'nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/3-a maddeleri gereğince 1 yıl hapis cezası cezalandırılmasına dair, ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/10/2015 tarihli ve 2014/162 esas, 2015/276 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
"5237 sayılı Kanun'un 125. maddesinde yer alan, "(1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir... (3) Hakaret suçunun; a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı, ... İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz." şeklindeki düzenleme nazara alındığında, hüküm fıkrasında sanığın cezasına ilişkin olarak alt sınırdan ve adli para cezası tercih edildiği belirtildiği halde, hükmün devamında anılan Kanun'un 125/1. maddesi uyarınca hapis cezası tercih edilerek ve alt sınırdan uzaklaşılarak 5 ay hapis cezasına ve devamında aynı Kanun'un 125/3-a maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezasına hükmedilmek suretiyle hükümde çelişki yaratılmasında isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 25/01/2022 gün ve 94660652-105-46-25373-2021-Kyb sayılı yazılı istemlerine müsteniden ihbar ve mevcut evrak tebliğ olunur." denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca, hakim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese tebligat çıkarılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilip, aynı Kanun'un 21/2. maddesi uyarınca bu adrese tebligat yapılması gerekmektedir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun "Kararların Açıklanması Ve Tebliği" başlıklı 35. maddesi;
"1) İlgili tarafın yüzüne karşı verilen karar kendisine açıklanır ve isterse kararın bir örneği de verilir.
2) Koruma tedbirlerine ilişkin olanlar hariç, aleyhine kanun yoluna başvurulabilecek hâkim veya mahkeme kararları, (…) (1) hazır bulunamayan ilgilisine tebliğ olunur. (1)
3) İlgili taraf serbest olmayan bir kişi veya tutuklu ise tebliğ edilen karar, kendisine okunup anlatılır." biçimindedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık ... hakkında hakaret suçundan hapis cezasına hükmedildiği, Anayasanın 40/2, CMK’nın 232/6 ve 34/2 ile 1412 sayılı CMUK’nın 310. maddeleri gereğince, kararda başvurulacak kanun yolu, süresi, mercii ve şeklinin kuşkuya yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerektiği halde, yoklukta kurulan hükümde, adı geçen sanığın farklı yer ceza infaz kurumunda başka bir suçtan hükümlü olarak bulunması sebebiyle, temyiz dilekçesinin cezaevi idaresine başvuru aracılığıyla da gönderilebileceğinin belirtilmemesi ve ceza infaz kurumunda bulunan sanığa yapılan tebligat sırasında, 5271 sayılı CMK'nın 35/3. maddesine göre, kararın kendisine okunup anlatılması gerektiği halde, sadece “almak suretiyle tebellüğ ettim” şeklinde yapılan tebliğ işleminin usulsüz olduğu, dolayısıyla kanun yararına bozma talebine konu edilen ... 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 22/10/2015 tarihli ve 2014/162 esas, 2015/276 sayılı kararının usulünce kesinleştirilmediği anlaşıldığından, bu aşamada kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi olanaklı görülmemiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma yoluna konu edilebilecek kesinleşmiş hüküm bulunmaması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN BU AŞAMADA REDDİNE,
2-Dosyanın, sanık ...'ye kararın usulünce tebliğ edilip, süresinde başvuruda bulunması halinde temyiz sürecinin işletilmesi, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09/06/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.